12.) Kıskançlık

646 82 26
                                    

Yemekler yiyildikten sonra erkekler ve kadınlar ayrı odalarda oturarak sohbet etmeye basladılar. Şükran ve köyün diğer kızları ise harlayan sobanın üzerinde duran güğümün kaynayan suyundan çay hazırlamış bardaklara koyuyorlardı.

"Şükran kız! senin ki de gelmiş mi?"

Kulağına eğilmiş fısıldayarak soruyu soran kişi Şükran'ın en yakın arkadaşı Hatice'ydi.

Şükran bir an utanarak arkadaşına döndü. Yanıtlamak için konuşmadan başını sallamakla yetinip önüne döndü. Hatice bunu sesli duymak istediği için elini Şükran'ın koluna götürüp hafiften çimdik atarak kollarını birbirine bağlayarak tezgaha yaslandı.

Şükran arkadaşının inadını bildiğinden biraz eğilerek sessizce "Evet geldi. Samet abiyle oturmuş, sohbet ediyor" diye karşılık verdi

"Deme...Ee ben niye göremedim kendisini kız!" deyip elini ağzına götürdü ve kıkırdadı. Bu şekil birkaç dakika kendi aralarında şakalaşıp arkadaş arkadaş cilveleştiler.

Çaylar hazır olduktan sonra, Nezif'in kardeşi Fatma sırtını sıcak tutsun diye giydiği kalın montun önünü iyice kapatarak mutfağa teşrif edip kuzeninin yanına yürüdü ve arkadan Şükran'a sarıldı. Heyecanlı olduğu için Şükran'ın her iki yanağından öpüverdi. "Kız! Ne fısır fısır konuşuyorsunuz? Bana da deyin hele!" gülümseyerek ricada bulununca Hatice, Fatma'nın bu hareketini çok çocukça buldu.

Fatma'dan bir yaş küçüktü. Ama aralarında yaş mevsuzu asla geçmezdi. Bu yüzden Fatma'ya dönerek  yalandan burun kıvırdı. Fatma'yı da seviyordu elbette ama Şükran'ın yeri onda çok başkaydı. "Birşey konuşmuyorduk Kara Fatoş! Sen git Nezif'le Azat'ı çağır gelsin çayları götürsünler"

Fatma Şükran'a sardığı kollarını gevşeterek asık bir ifadeyle geriye çekildi. Bu lakapa uyuz oluyordu. Bu yüzden tek kaşını kaldırıp Hatice'ye baktı. Bir an gözü Hatice'nin başındaki oyalı yazmaya takıldı. Geçen yıl kaç kez istemesine rağmen Hatice inat edip vermemişti.

Hatice'nin koluna bir çimdik atarak "Kız benim nerem kara!! Bu lafta iyice ağzına sakız oldu gitti. En son kızacağım sana o olacak!" sinirlenmişti Hatice'ye. Çünkü arkadaşı, fırsatını buldukça şaka adı altında, sürekli Kendisine 'Kara Fatma' diyerek bir nevi moralini bozuyordu.

Diğer yandan da Hatice'nin yalandan buruşan yüzüne gözlerini devirdi. Şimdilik Hatice'nin damdan düşer gibi laflarına takılacağını düşünmüyordu. Zira sevdiği adamı ne kadar çok görürse o kadar kâr sayıyordu kendine.

Şükran çayların üstüne sıcak suyu dökeceği vakit gülümseyen yüzünü sol tarafına çevirdi ve güzel ses tonuyla "Fatma'm hadi sen bizimkileri çağırda gelsinler çayları götürsünler" diye ricada bulundu. Fatma'yı radarına alan Hatice ise sırtını arkasındaki soğuk duvara yasladı.

Fatma'da yüzüne kondurduğu sıcacık gülümsemeyle dudaklarını oynattı "Tamam gülüm!" deyip mutfağın kapı kolunu aşağı indirerek aralık kapıdan çıktı. Sonra da delikanlı gençlerin olduğu odaya doğru adımladı. Güzel gözleri Osman'ın duvara asılı siyah beyaz çerçeveli fotoğrafa kaydığında adımlarını durdurup iç çeke çeke saniyelerce baktı.

"Fatma!! Ne arıyorsun kız burada?" abisi Nezif'in hafif kızgın sorusuyla yerinden sıçradı. Abisine dönerek "Abi çaylar hazır. Haber vermek için geliyordum bende" heyecanına korku bulaşan sesiyle konuştuğunda Nezif karagözleriyle bir kardeşine birde duvardaki çerçeveli fotoğraftaki abisine bakarak mekik dokudu. Ağzının kenarıyla sabır çekip "İyi sen mutfağa git. Ben geliyorum" dedi.

Kardeşi mutfağa doğru yürüdüğünde Nezif az önce çıktığı odanın kapı koluna elini tekrar götürüp kapıyı açtı ve kendisinden üç yaş küçük kuzeni Azat'ı ve kardeş bellediği Efkan'ı çağırarak mutfağa doğru gittiler.

Kurtuluş Son    |BxB|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin