39. Zalım Kurşunlar

181 40 52
                                    

Oy vermeyi unutmayın
arkadaşlar ❤️

🍂

Charles, Halil ile dışarı çıkarken öfkeli bir kalabalık ile karşılaştı. Ne olduğunu anlamaz bakışlarla etrafı süzerken köyün yaşlılardan olan Şaban amca iki adım kadar herkesin önüne gelerek "Kerim'in hesabını vereceksin alçak köpek!" diye sert bir üslupla bağırdı.

Charles ise elini tüfeğine götürürken çok da mülayim olmayan bir hareketle tüfeği yerinden aldığı gibi öfke akan mesnetsiz yüzüyle tüfeği hedefine doğrultup, Şaban amcanın kolundan vurdu.

Şaban amca refleksle elini koluna götürürken arkaya doğru sendeliyip birilerinin kucağına düştü. İşte ne olduysa o anlarda oldu. Halk sesine lüzumsuzluk katarak bağırırken, köyün girişinden gelen silah sesleri herkesin kulağına ilişti. Ve Halil hiç beklenilmediği bir anda öne doğru çekiştirilerek askerlerin kolları arasından sıyrılarak kurtularıldı ve köy ahalisinin arasına karıştırıldı. Halil her ne kadar bu durumdan memnun olmasa da herhangi bir açık da vermedi.

Charles ise sinirden seğiren kaşlarıyla tüfeği havaya sıkarak herkesin bir tarafa dağılmasına sebep oldu. Çok geçmeden merdivenleri tekrar basamak basamak aşarak askerlere savaşın başladığını ve derhâl bir kısım askerin karargahın etrafına konuşlanmasını emretti.

Asker yanından giderken dönüp etrafa koşuşturan herkese alayla baktı. Yüzünü ise zehirli bir tebessüm kaplamıştı. Zaten bu topraklarda ne işimiz varsa artık diyordu kendi kendine. Ama bir yandan da kader diyordu içinden. Eğer buraya gelmeseydi sevdiği delikanlıyı nereden görecekti ki? Yirmi sekiz yıllık mutsuz hayatına ilaç gibi gelmişti o kumral genç...Kalbinin derinlerinde yerleşen bir saadet gibiydi. Sevdiği delikanlıya erişemediği her dakika ona daha çok heves edip yanıp kül oluyordu.

En son oflayarak başını önüne alıp  karargaha girdi. Girer girmezde adımları kendisini abisinin odasına taşımıştı. Kafası sinirden zonkluyordu.

Abisi Saco'nun kaldığı odanın kapısını ardına kadar açınca, abisini bir kızla halvet halindeyken gördü. Kıza derhâl kendilerini yalnız bırakmasını emrettiğinde, kız üzerine örttüğü çarsafla diğer odaya doğru koşar adım yürüdü. Saco ise yatağın üzerinde duran donunu eline alarak bacaklarından geçirdi. Herhangi bir utanma emaresi göstermeden kardeşinin gözünün önünde aletini donuna saklayarak yataktan sıyrılıp ayağa kalktı. Bedenini saran öfkeyle elini kaldırıp, hadsiz kardeşine tokat atmak istedi. Fakat başarısız olup Charles tarafından bilekleri sertçe sıkıldı.

Charles diri gözlerine biraz daha ciddiyet artırarak abisine yaklaştırdı yüzünü.

"Il y a la guerre dehors. Tu baises la fille"
( Dışarda savaş var. Sense burada kız sikiyorsun )

Abisi kocaman büyüyen gözlerini saklamayarak dudaklarını açıp açıp kapattı. Kaşları ise hayretle bitişerek uzaklaşıyordu.

"Quelle guerre ?"
(Ne savaşı?" diye sordu anlamayarak.

"Je le jure, les gens ne pouvaient plus supporter votre ridicule cruauté. Je te l'ai dit mille fois. Pour irriter le public !"
( Halk senin saçma sapan zulmüne daha fazla dayanamadı amına koyayım. Sana bin defa dedim. Halkın üzerine çok gitme diye! )

Abisi elini ağzına götürürken nihayet kulakları silah seslerini işitti. Kardeşine derhâl odadan çıkmasını ve askerlere komutanlık yapmasını emrederek geri kalan kıyafetlerini üzerine teker teker geçirdi. Charles ise binbir düşünceye bulanan adımlarıyla merdivenlerden aşağı inerek kendilerine özel olarak ayrılan salona doğru yürüdü. Ne de olsa Halil'i çözmüştü. Altınlara sahip olmak için bizzat kendisine tıpış tıpış geleceğini biliyordu.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 24 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Kurtuluş Son    |BxB|Where stories live. Discover now