32. Bölüm

12.5K 801 58
                                    

Çiftliğe gidişimizin üzerinden bir hafta geçmişti. Göksu ailesi aklımdan çıkmazken bir yandan da Emir Asaf'ın itirafı sonrası ne istesem diye düşünüyordum. Şu ana kadar aklıma hiçbir şey gelmemişti. Ben de nasılsa bulurum diyerek fazla acele etmiyordum. Bugünse doktor kontrolümüz vardı. Bu kontrole Yusuf'la birlikte gidecektik. Zira bugün cinsiyeti de öğrenecektik ve bu anda Yusuf'un da bizimle olmasını istemiştik. "Hâlâ hazır değil misin sen?" Söylenerek odaya giren Asaf'a sert olduğunu düşündüğüm bakışlarımı attım. "Keyfimden hazır değilim sanki! Karar veremedim napayım yani?" Uzunca bir süre kıyafetlerle bakışıp sonunda karar vermiştim giyeceğime. Kasım ayının getirdiği soğuk, karar vermemde zorluk yaşatmıştı. (Kitaba ara verdiğim için tam olarak hangi zamanda bıraktığımdan emin değilim fakat şu an Kasım sonu olarak düşünebilirsiniz.)

(Ayakkabıyı daha  farklı düşünebilirsiniz)

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

(Ayakkabıyı daha  farklı düşünebilirsiniz)

"Tamam, hazırım. Yusuf nerde?" Yaslandığı kapıdan cevap verdi. "Aşağıda, Dilek ilacını içiriyor." Kafamı salladığımda çantamı alıp yanına adımladım. Uzattığı elini tuttuğumda birlikte odadan çıkarak aşağıya indik. "Sen çık, ben Yusuf'u alıp geliyorum." Cevap vermesini beklemeden mutfağa girdim. "Bebeğim hadi çıkıyoruz." Dilek'in yardımıyla sandalyeden inerek yanıma geldi. Elimi tutarken konuşmayı da ihmal etmemişti. "Kaydeşime mi gidiyoyuz?"

"Evet annecim."

"O jaman hemen gidelim gücel annem. Göyüşüyüz ablalayımm!" Mutfaktakilere el salladıktan sonra beni de sürükleyerek evden çıkmıştı. Biz çıktığımızda Emir Asaf da Mustafa'yla konuşmaktaydı. Yanlarına yaklaştığımızda ne konuştuklarını artık duyabiliyordum. "Efendim istirham ediyorum, ben bırakırım sizi."

"Hayır demedim mi Mustafa?"

"Ama-" Emir Asaf sinirle sözünü böldü. "Ulan bir de ama diyor! Gel de bu sefer de tüm aileyi hastanede buluruz. Otur oturduğun yerde Mustafa!" Mustafa mahcubiyetle başını eğmişti. Onun bu davranışı hormonlarımı meydana çıkarmış ve gözlerim dolmuştu bile. "Asaf, niye kızıyorsun çocuğa?" Emir Asaf bir dolmuş gözlerime bir de kırgın çıkan sesime karşılık hayretle bana bakmıştı. "Yavrum ciddi misin?"

Dolu gözlerimle kafamı salladığımda sabır çekerek yüzünü sıvazlamıştı. "Ne var Mustafa da gelse?" Derin bir nefes verdi. "Sakinsin Emir Asaf..." Kendi kendine konuşması güldürürken ağzımdan çıkan kıkırtıya engel olamamıştım. Gözlerini kısarak baktığında ürkmedim desem yalan olurdu. "Geç Mustafa, geç!" Mustafa sevinçle bana bakıp kapımı açmıştı. Sevinci bana da bulaşırken gülümseyerek arabaya bindim. Emir Asaf da Yusuf'la birlikte bindiğinde yola çıkmıştık. "Mutafa abi?"

"Efendim küçük beyim?"

"Sen niye Dilek ablama sayılıyosun?" Mustafa'yı öksürük tutarken, benim gözlerim şokla büyümüştü. "Mustafa?!"

"E-efendim Hira hanım?" Emir Asaf'a baktığımda yandan yandan gülüyordu. Şaşırmamıştı bile! Tabii çünkü kesin biliyordu beyimiz. "Bana ne zaman söyleyecektiniz acaba?"

Bî- misâl HayatWhere stories live. Discover now