22. Bölüm

17.7K 862 32
                                    

Bu sıralar Emir Asaf oldukça yoğun çalışıyordu. Sabah yine erkenden işe gitmişti. Ben de kahvaltıdan sonra yetiştirmem gereken dosyaların editini halletmiş ve mail olarak göndermiştim iş yerime. Şimdi ise Hülya'nın hazırladığı meyve suyunu içiyordum bahçede. Yusuf da içmiş ve oyun oynuyordu. "Yenge." Mustafa'nın sesiyle ona döndüm. "Efendim Mustafa." Elindeki zarfı uzatarak konuştu. "Kargo bunu sana getirdi. İş yerindenmiş herhalde." Çalıştağım şirketle daima mail yoluyla haberleşirdik. Bu durum garip gelirken çatılmış kaşlarımla aldım zarfı. "Sağ ol Mustafa. Sen işine dönebilirsin." Kafasıyla selam vererek gitmişti.

Merakla zarfı açmıştım. İçinden çıkan kağıt bir hastane raporuydu. Kaşlarım okuduklarımla mümkünmüşcesine daha da çatılmıştı. Hira Dağlı, %99,9 oranıyla Tarık Sancar'ın kızıdır...

Titreyen ellerimle öylece kağıda bakıyordum. "Hira hanım iyi misiniz?" Bakışlarım Dilek'e çarparken zor bulduğum sesimle konuştum. "D-Dilek Yusuf'a bakar mısın?" Zorlukla ayağa kalktığımda bir an başımın döndüğünü hissettim. "Hira hanım!" Son hissettiğimde, kağıdın elimden düşüşüydü...

~~~~~~~~~

Gözlerimi açtığımda tanıdık hastane odasındaydım. Bir an duraksarken, ardından zihnime doldu elimdeki kağıt. "Hira hanım, nasıl hissediyorsunuz?"

"İyiyim..." Hemşire serumumu kontrol edip, stresten bayıldığımı söyleyerek çıkmıştı. Kapının hızla açılmasıyla bakışlarım oraya döndü. Emir Asaf yanıma gelerek kolları arasına aldığında bakışlarımın tek odağı arkasında bulunan Sancar erkekleriydi. "Güzelim, iyi misin? Nasıl oldu bu? Sabah da iyiydin-" Bakışlarım her nasılsa lafını keserek susmuştu. Bakışlarım hâlâ Sancar erkeklerindeyken dolan gözlerimle kafamı Emir Asaf'ın göğsüne yasladım. "Asaf..."

"Söyle güzelim." Bir şey olduğunu anlamıştı. "Gitsinler..." Sırtımı okşayan eli dururken, benim için en acısı da onun da biliyor olduğunu anlamak olmuştu...

"Hira-" Uraz adımı söyleyerek yaklaşırken bağırdım. "Gidin!" Ardından Emir Asaf'a döndüm. "Söyle gitsinler! Benim ailem yok! Söyle onlara!" Deli gibi bağırıyor ve hıçkırarak ağlıyordum. Emir Asaf kolları arasına sıkıştırdığı zaman kapının da kapanma sesini duydum. Bir süre hıçkırıklarım dinene kadar göğsünde ağlamaya devam ettim. En azından hıçkırıklarım dinmiş olduğunda ise doğrularak göz göze geldim. "Söylemedin..." Sesimden hayal kırıklığı akıyordu.

"Hira yemin ederim söyleyecektim, onca şeyden sonra bile isteye saklar mıyım?"

"Ama söylemedin..."

"Yavrum yapma yalvarırım... Düşük tehliken varken nasıl yapsaydım?" Ağlamaya devam ederken bakışlarım ellerime düştü. Çenemden hafifçe tutup kaldırmıştı. "Konuşmayacak mısın benimle?..." Haklıydı, düşük tehlikem varken bir de bunu söylemesi olmazdı. Yine de bilip de defalarca onlarla aynı ortamda bulunmama şahit olmuştu. Fakat sırf bunun için tek ailemi silip atmayacaktım. Bir çocuk gibi kucağına sığındım. "Yapamam, bir kez daha ailemden ayrılmak istemiyorum..." Kolları sımsıkı sararken saçlarımı defalarca kez öpmüştü.

YAZARDAN

Kollarında ağlayarak uyuyakalan karısını usulca yatağa yatırdı. Odadan çıktığında ne ara geldiğini bilmediği Mine Sancar bile etrafına toplanan kalabalığa dahildi. "Nasıl öğrendi Emir Asaf?!" Adeta kükreyen Tarık Sancar'a çatılan kaşlarıyla baktı. "Önce o sesinizi alçaltın, şimdi uyudu. Nasıl öğrendiğini de bilmiyorum. Tek bildiğim, karımın şu anda sizi görmeyi istemediği ve o aksini söyleyene kadar da görmeyecek." Hira'ya en yakın kişi olması zaten sinirlerini bozarken, söyledikleri iyice kızdırmıştı Poyraz'ı. "Buna sen karar veremezsin Emir Asaf!"

Bî- misâl HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin