50. Bölüm

5.1K 505 46
                                    

Evimize döneli bir hafta oluyordu. Bugünse kendimi toparlanmış hissediyordum ve kızlarla birlikte mutfakta kahvaltıyı hazırlıyordum. "Hira hanım daha yeni yeni toparlıyorsunuz. Dinlenseydiniz keşke. Biz yapardık."

"Olsun Emine abla. İyiyim ben, biraz evimle ilgilenmek istiyorum." Gülümseyerek işine devam etti. "Hira hanım ya kızınız çok tatlı bir şey!" Gülerek Hülya'ya döndüm. "Evet Hülya'cım fakat biraz daha sesli konuşursan o tatlı kız uykusundan uyanacak."

"Ayy doğru. Özür dilerim düşünemedim bir an."

"Olsun canım benim. Fırını kontrol eder misin rica etsem?" Kafasını sallayarak fırını kontrol etmişti. Üşenmeyip börek de yapmıştık. Ve mis gibi kokmaya başlamıştı. Duyduğum minik ayak sesleriyle kapıya dönmüştüm. Uykudan yeni uyanmış miniğim, gözlerini kaşıyarak mutfağa girmişti. "Güyandın heykese." Mırıldanmış ve yanıma gelerek bacağıma yaslanmıştı. "Günaydın annecim ama hâlâ uykun var gibi sanki."

"Yok gücel annem. Sadece uyku tatlış geldi."

"Oyy yerim seni paşam!" Emine abla sevgiyle konuşurken gülerek Yusuf'u kucağıma aldım ve tezgaha oturttum. "Yüzünü yıkadın mı küçük bey?"

"Hıhımm, yıkadım gücel annem. Kaydeşime de baktım öyle geldim." Oğlumun abiliğine bayıldığımı söylemiş miydim? "Aferin benim oğluma. Kahvaltı hazır olana kadar süt içmek ister misin?" Kafasını salladığında Dilek ısıtmak üzere dolaptan sütü çıkarmıştı. "Güzelim bir gelir misin?" Yukarıdan seslenen Emir Asaf ile birlikte doğradığım salatalığı bırakmıştım. "Siz bakın Hira hanım, ben devam ederim."

"Sağ ol Hülya." Elimi yıkayıp yukarıya, odaya çıkmıştım. Ecrin uyanmış ve babasının kucağında ağlıyordu. "Acıkmış, durmadı." Kafamı sallayarak kucağıma aldım. "Güzelliğim acıkmış mı? Geldim annecim, geldim meleğim." Yatağa oturduğumda göğsümü açarak emmesine izin verdim. Ağlayışı son bulduğunda eğilip saçını öptüm. Eş zamanlı olarak Emir Asaf da benim saçımı öptü. "Nasıl bir mucizesiniz acaba?" Gülerek ona baktığımda eğilip dudağımı öpmüştü. "Hadi giyin sen de. Kahvaltı hazır olmak üzere."

"Tamam yavrum." Giyinme odasına gitmişti. Ben de kızımın karnını doyurmasını bekledim. Doyduğunu belli ederek kafasını uzaklaştırdığında ikimizin de üzerini düzelttim. Emir Asaf da hazırlanmış, bizi bekliyordu. "Doydu mu prensesim?"

"Doydu babası. Alabilirsin." Ecrin'i kucağına aldığında burnunu öpmüştü. Ardından da koklayarak boynunu öptü. "Ohh! Ölürüm size."

Birlikte aşağıya inmiş ve kahvaltıya geçmiştik. "Baba bij bugün anneanneme gidicej biliyoy musun?"

"Biliyorum aslanım. Kardeşin sana emanet tamam mı?"

"Ben koyuyum ki kaydeşimi. Ama ben dedemle oyun oynayken annem koyusun oluy mu?" Emir Asaf gülerek Yusuf'un saçını karıştırdı. "Tamam annen korusun. Çok yorulma sen de. Anlaştık mı küçük bey?" Gülümseyerek kafasını sallamıştı. Emir Asaf da yüzünden silmediği gülümsemeyle eğilip saçını öpmüştü. "Aferin benim oğluma." Bu adamı iyice aile babası yapmıştık. Değişimine hayretle bakıyordum doğrusu. Ama durumdan hiç olmadığım kadar memnundum. "Poyrazlar evde olacaklar mı?"

"Bilmiyorum hayatım. Annemin de haberi yok zaten gideceğimizden. Sürpriz yapacağız."

"Tamam güzelim. Akşam ben de oraya gelirim."

"Yayın da Adnan dedemleye gidelim mi gücel annem?"

"Olabilir birtanem. Eğer müsaitlerse gideriz olur mu?"

"Onlaya da süpij yapalım."

"Tamam annecim öyle yaparız." Aklıma gelenle tekrar konuştum. "Bebeğim onu başka bir gün yapsak olur mu? Dilek ablanla bir işimiz vardı, unutmuşum." Yüzü bir an düşse de tekrar düzelmişti. "Tamam öyle olsun gücel annem."

Bî- misâl HayatDonde viven las historias. Descúbrelo ahora