46. Bölüm

6.3K 526 34
                                    

"Hazır mısın bakalım?" Heyecandan titreyen ellerimi görmezden gelerek kafamı salladım. Büyük bir camın önüne geldiğimizde içeride birkaç bebek vardı. Sağ tarafta kalan bir bebeği eliyle göstererek konuştu. "İşte bizim dünya güzelimiz..." Gördüğüm minik bedenin güzelliğiyle gözlerim anında dolmuştu. "Asaf bu, bu çok güzel..."

"Evet, tıpkı sen değil mi? Oğlumla haklıymışız." Gülerek kafa salladım. Gerçekten de yüzü beni andırıyordu. Küvezde oluşuna içim gidiyordu. Neyse ki Pınar durumunun kötü olmadığını sadece önlem amaçlı küvezde olduğunu söylemişti. Ah benim miniğim, nasıl da güzeldi...

"Ya ben de bakıcaamm! Babaa kucaaakk!" Yusuf koridorun başından koşarak yanımıza gelmişti. Uğur'la oyun oynuyordu en son. "Gel bakalım aslanım." Emir Asaf Yusuf'u kucağına almış ve onun da bakmasını sağlamıştı. "Anne kaydeşim hepsinden daha gücel, göydün mü? En gücel benim kaydeşim."

"Gördüm birtanem. Kızım da abisi gibi çok tatlı." Ona da tatlı diyişim hoşuna gitmiş ve kıkırdamıştı. "Ama o kutudan ne jaman çıkacak ki? Ben ona dokunmak istiyoyuum."

"Birazcık daha kalması gerekiyor orada annecim. Daha sonra istediğin kadar dokunursun olur mu?" Kafa salladığında üçümüz sessizce bu güzelliği izlemeye dalmıştık. Saatlerce bu şekilde kalabilirdik sanırım.

~~~~~~~~~~

"Allah'ımmm! Şunun tipe bak! Kız sen bizi belaya sokarsın hee." Yaman Anıl'dan yediği darbeyle gülüşünü keserek abisine baktı. "Ne vuruyon abi?"

"Küçücük bebeğe aşıladığın şeye bak it!"

"Aman Anıl'cığım, yobaz mısın sen?" Anıl sinirle bir kez daha vururken Yaman kahkaha atmıştı. Bence bu çocuğun kafasına vura vura dengesini şaşırttılar. Dayak yiyip gülmesi hiç hayra alamet değildi zira.

"Ulan ayrılın kızımın başından!"

"Evet! Ayyılın kaydeşimin başından!" Babasının kucağında tıpkı babası gibi ahkam kesen oğlum herkesi güldürmüştü. Hep birlikte kızımı görmeye gelmiştik. Kızımı gören herkes cama üşüşmüştü.  Tabii bu durumdan kocam ve oğlum hiç memnun değildi. İkisi de çatık kaşlarıyla bakıyordu. "Baba gitsin bunlay ya!"

"Duydunuz oğlumu." Aras gidip Yusuf'un burnuna vurmuştu. "Bana bak küçük Dağlı, babana değil dayına benzeyeceksin." Dayısının eline vurarak konuştu. "Dayıı! Buynuma vuyma kaydeşimin yanında. Abiyim ben!" Herkes yine ona gülmüştü. "Kızım sen fazla ayakta kaldın. Hadi odaya geçelim artık." Annem söylediğinde fark etmiştim ben de. Kızımı izlerken vaktin nasıl geçtiğini anlamıyordum. Kokusunu içime çekemediğimden bakmaya doyamıyordum ben de. Diğer herkes de annemi onaylayan mırıltılar çıkardığında son bir kez kızıma bakarak odaya doğru hareketlendim. Onlar da benimle geliyordu. Yusuf önden koşarak gitmiş ve odaya girmişti. Son yaşanandan beri gözüm sürekli oğlumdaydı. Başına bir şey gelecek korkusu sarmıştı dört bir yanımı.

Odaya geldiğimizde Asaf kapıyı açarak geçmeme müsaade etmişti. Girdiğim anda gördüğüm manzara ise şaşkınlıkla kalmamı sağlamıştı. "İYİ Kİ DOYDUN GÜCEL ANNEMM!" Yusuf, Tarık dedesinin kucağında birlikte pastayla dikiliyorlardı. Oda ise süslenmişti. Doğru ya bugün 27 Nisan ve benim doğum günümdü. "Gel hadi anne mumlaya üfle." Gülümseyerek yanlarına yaklaştım. "Birlikte üfleyelim mi?" Hevesle kafasını salladığında birlikte eğilerek mumlara üflemiştik. Herkes alkışlarken Yusuf dedesinin kucağından uzanarak boynuma sarılmıştı. "Sen çok gücel biy annesin. Seni çok seviyoyum gücel annem!" Ben de kollarımı ona sarmıştım. Hâlâ ağrılarım olduğundan kucağıma alamamak üzmüştü. "Ben de seni çok seviyorum birtanem..." Yanağımı da öptüğünde geri çekilmişti.

Bî- misâl HayatWhere stories live. Discover now