15. Bölüm

22.1K 1K 66
                                    

"YUSUF!" Hızla yerimden kalkarak bahçeye çıkmıştım. Gözüm başka hiçbir şeyi görmezken oğlumu kucakladım. "Yusuf! Annecim aç gözlerini! Yusuf nolur aç annecim..." Omzuma dokunan elle hıçkırıklarım arasında oğlumdan gözümü ayırmadım. "Hira bırak bir Uraz baksın canım hadi." (Bu arada ilk başta Yusuf'un doktoruna Uraz demiştim fakat değiştirdim ve Uğur yaptım. Yani şu an bakan kişi doktoru değil.) Mine hanım konuşurken yanımıza tanımadığım bir adam çökmüştü. Hızla Yusuf'u kucağımdan çekerek kontrol ediyordu.

Ben ağlamaya devam ederken Feride anne kollarını sarmıştı. "Böyle olmayacak Barlas arabayı aç!" Oğlumu kucaklayıp kalktığında ben de peşlerinden kalktım. Fakat attığım bir iki adım sonrası gözlerim kararırken son kez oğlumun adını sayıkladım. "Yusuf..."

YAZARDAN

Poyraz, bayılacağını anladığı kıza koşmuş ve son anda tutmuştu. Kucakladığı kızla birlikte diğer arabaya binmişti. Kısa sürede vardıkları hastanede Yusuf bir odaya, Hira bir odaya alınmıştı. Feride hanım torunu ve gelini için ağlarken, Mine hanım da torunu ve kızı için ağlıyordu...

Sancar ailesinin öldü bildikleri kızlarının aslında Hira olduğunu iki gün önce öğrenmişlerdi. O günden beri Mine hanım kızıyla bir araya gelmek için can atıyordu. Bilseydi böyle olacağını, ister miydi hiç bugünün gelmesini?

Mine hanım kızını ilk defa görmemişti, daha önce davette Emir Asaf'ın karısı olarak tanımıştı. Fakat Sancar erkekleri kız kardeşlerini ilk defa görmüşlerdi. O da oğlu başında ağlarken olmuştu. Poyraz, yol boyunca izlemişti baygın haldeki kardeşini. Tıpkı annesi gibiydi.

Hepsi ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı. Bu esnada Hira uyanmıştı. Yanında bulunan Feride hanımın desteği ile kalkarak oğlunun bulunduğu koridora gelmişti. Doktor muayene etmek istese de oğlundan bir haber almadan kabul etmemişti.

Sessiz göz yaşları içinde oğlundan bir haber beklerken koridorun başında Emir Asaf Dağlı göründü. Peşinde de Miraç, Anıl ve Yaman.

Hira gördüğü kocasının kolları arasına girerken hıçkırarak ağlamaya başladı. "Asaf, oğlum..." Canından can koptuğunu hisseden Emir Asaf karısının saçlarını öptü. "Şştt. Oğlumuz gayet iyi olacak." Yaşlı gözleriyle kocasına baktı. "Olacak..."

"Başka türlüsüne izin vermem."

Onları izleyen Sancar üyeleri ise Hira'nın Emir Asaf'a sığınışını kıskanmışlardı. O sırada onlar da kardeşlerine sarılmak istemişlerdi. Aynı zamanda Tarık Sancar, Hira'nın gerçek babası da teşrif etmişti. Ağlayan karısını sararken, bir o kadar kızına da sarılmak istemişti.

HİRA

"Sen de bayılmışsın. Doktor baktı mı?" Gözlerimi kaçırırken Emir Asaf'ın sıkıntılı nefesini duydum. "Hira..."

"Hmm?" Asla gözlerine bakmazken çenemden hafifçe tutarak ona bakmamı sağladı. "Söz veriyorum Yusuf'tan gelen en ufak haberi sana söyleyeceğim. Şimdi sen Yaman'la birlikte gidiyorsun ve muayene oluyorsun."

"Asaf hayır-" Çatılan kaşları ile konuştu. "Hira illa hamile olduğunu hatırlatmam mı lazım güzelim?" Doğru, hamileydim. Bir evladımı düşünürken diğerini riske atamazdım. Kendime kızarak kafamı salladım usulca. Bu sefer de alnımı öpmüştü. "Yaman, yengene dikkat et."

"Merak etme abi. Hadi gel yenge." Yaman'la birlikte doktorun yanına gitmiştik. Kontrol ettiğinde şimdilik pek bir şey dememiş ve daha ayrıntılı inceleme yapacağını söylemişti. Doktorun sonraya bırakışı aslında kötü bir şey olduğundandı, anlamıştım. Nasıl bir anneydim ben? İki bebeğim de hayat mücadelesi veriyordu.

Bî- misâl HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin