4. Bölüm

35K 1.4K 85
                                    

Kızlar gittikten sonra gece uyumamış ve eşyaları toplamaya başlamıştım. Emir Asaf'ın sağı solu belli olmazdı. Sabahın nurunda kapıma dikilip hadi gidiyoruz da diyebilirdi. Dolayısıyla acele etmeden rahat kafayla topluyordum eşyalarımı. İpek'le biraz ağlayıp duygusallaşmıştık. Birlikte adım attığımız bu evden birimiz eksiliyordu. Alıştığımız düzenimizi değiştirmek ikimiz hatta Yusuf için de zor olacaktı. Yeni hayatımda beni nelerin beklediğini bilmeden toparlamıştım eşyalarımı.

Sabah kahvaltımızı ettikten sonra önce Yusuf'u hazırlamış ardından da ben hazırlanmıştım. Yine vazgeçemediğim elbiselerimden birini giymiştim.

Saçlarımı bu sefer aşağıdan dağınık bir topuz yapmıştım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Saçlarımı bu sefer aşağıdan dağınık bir topuz yapmıştım. Zil çalarken ben de aşağıya indim. Gelen tahmin edildiği üzere Emir Asaf'tı. Kucağına koşan Yusuf'u alırken, gözleri merdivenden inmekte olan beni de baştan aşağıya süzmüştü. Gözün çıksın Emir Asaf!

"Hazır mısınız?" "Hıhım." "Çıkalım, çocuklar alır bavulları." Ona göz devirip İpek ile vedalaştım. En kısa zamanda uğrayacağıma söz verip evden ayrıldık. Hayır yani sanki yangından mal kaçırıyorduk!

Arabaya binerken arka koltuktaki çocuk koltuğu şaşırmama sebep olmuştu. Babalığa çabuk mu adapte olmuştu o? Madem bu kadar kolaydı, üç sene niye her şeyle tek başımıza savaşmıştık? Doğrular canımı yakarken yutkunup arabaya bindim. O da Yusuf'u yerleştirip binmişti. "Şimdi bir eve gidelim, yerleşin. Akşam annemlerle tanışacaksınız."

"Bu kadar çabuk mu?" Gözleri dikiz aynasından Yusuf'a bakıp tekrar yola döndü. "Bence ne kadar çabuk o kadar iyi." Tamam bunları Yusuf için yapıyorduk fakat pekâlâ ailesi ile tanışmadan da hamile kalabilirdim. Ahh! Her şey neden bu kadar zordu ki?!

Sessiz kalıp yol boyunca yolu izlemiştim. Arada Yusuf'u kontrol etmeyi de ihmal etmemiştim. Ne sebeplerle geldiğim evin şimdi hayatımın geri kalanını geçireceğim yer olduğunu bilmek garipti. Her şey peş peşe gelişiyordu ve ben asla müdahale edemiyordum. Bundan korkmalı mıydım, bilmiyorum...

Eve geldiğimizde Yusuf bazı şeylerin farkına varmaya başlarken oldukça çekingendi. Huysuzluk yapıyor ve asla kucağımdan inmek istemiyordu. Bavullarımız ise odaya çıkarılmış ve yerleştirilmek üzere bekliyorlardı. Önüme konulan limonatadan bir yudum alıp tekrar sehpaya bıraktım. "İstersen kızlar yerleştirsinler eşyalarınızı." Kucağımdaki umutsuz vakaya bakıp çaresizce Emir Asaf'a döndüm. "Olur.."
Kafa sallayıp içeriye seslendi. Dünkü kız değildi bu sefer gelen. "Buyrun Emir Asaf bey." "Yusuf'un eşyaları hazırlatılan odaya, Hira'nın eşyaları ise benim odama yerleştirilsin." Kız bana kaçamak bir bakış atıp onaylayarak çıkmıştı salondan. Bir dakika ben neden Emir Asaf'ın odasında kalıyordum ki?! Gerçi çocuk yapıp ayrı odada yatmak da saçma olurdu. Afakanlar basarken elimle kendime yelpaze yaptım. "Yusuf kalksan mı artık hı annecim? Bak çok bunaldım." Omuz silkip tekrar göğsüme yatmıştı. Emir Asaf elindeki tableti yanına bırakırken bize döndü. "Yusuf. Gel yanıma." Kafasını olumsuz yönde sallayıp yatmaya devam etmişti. "O zaman atlara bakmaya anneyi götüreyim." Tek kaşını kaldırmış ve Yusuf'a bakıyordu. Yusuf ise at lafını duyar duymaz kafasını kaldırmıştı. Atları sevdiğini biliyor olabilir miydi? Yok canım, nerden bilecek!

Bî- misâl HayatWhere stories live. Discover now