39. Bölüm

8.1K 609 44
                                    

Melis'le konuşmak adına odasına gelmiştim. Kapıyı tıklatıp girdiğimde ağlarken bulmuştum onu. Yaşlarını silmeye çalışsa da zaten görmüştüm göreceğimi. "İstersen çıkayım..."

"Yok hayır, buyur lütfen." Kapıyı kapatarak yanına ilerledim ve odada bulunan tekli koltuğa oturdum. "Bir sorun mu var?" Histerik bir gülüş sundu. "Sence yok mu?" Hayatımız gözümün önüne gelirken kendimi de aynı şekilde güler bulmuştum. "Doğru, fakat sanki yeni bir durum olmuş gibi. Ondan sordum." Omuz silkerek camdan dışarıya baktı. Ardından tekrar bana döndü. "Neden hiç sormuyorsun?" Kaşlarım çatılırken konuştum. "Neyi?"

"Senin Göksuların gerçek kızı olmadığını biliyordum sonuçta. Fakat buna rağmen hiçbir şey yapmadım. Ne sebeple yapmadığımı neden hiç sormuyorsun?" Bu sefer omuz silken bendim. "Soruların peşinden koşmak istemiyorum. En azından kızımı sağlıkla kucağıma alana kadar."

"Sormadın ama anlatmak istiyorum. Kendimi açıklamaya ihtiyacım var... Evet, senin Göksuların kızı olmadığını biliyordum. Fakat gerçek ailenin kimler olduğunu sonradan öğrendim. Öğrendiğimde de sen zaten Göksulardan ayrılmış ve kendine bir hayat kurmuştun. Hiç tanımadığın bir kızın senin ailen başkaları demesine inanmazdın belki de. Ama kendine yeni bir hayat kurduğun için gelip de altüst etmek istemedim. En azından birimiz yolunu bulmuş dedim... Beni satmaya kalktığında ilk aklıma gelen ailen oldu. Tanıdığım başka kimse yoktu ki. Mecbur onlara sığındım. Biraz da güçlerinin yeteceğini düşündüğümden. İşler nasıl buraya geldi, hiç bilmiyorum..."

"Ben seni suçlamıyorum Melis. Sadece kimsin, nesin tanımaya çalışıyorum. Ve sen bu konuda hiç yardımcı olmuyorsun."

"Ne anlatmamı istiyorsun?"

"Ben gelmeden önce niye ağlıyordun Melis?" Bakışlarını kaçırırken tahmin ettiğim gibi sebebinin Meriç olduğunu anlamıştım. "Meriç'le aranızda ne geçti?"

"Sen, nasıl?.." Yusuf'tan öğrendiğim kısmını geçebiliriz bence. "Nasıl öğrendiğimi boşver. Aranızda ne geçti?" Kendimden emin duruşum onu anlatmaya itmişti. "E-eski sevgilim... Yani, bütün bunlar olmadan önce, babamın beni rahat bıraktığı zaman. Anlatamadım ona... Babamın nasıl biri olduğunu, neler yaptığını anlatamadım. Üzerimde yeniden hakimiyet kurduğunda da ayrıldım Meriç'ten sessiz sedasız. Bıraktım onu... Sancarlara sığındığımda onu görmek... Asla beklediğim bir şey değildi. Meğer tanışıyorlarmış." Konuşurken ağlaması yeniden başlamıştı. "Çok sevdim ben onu Hira... Hâlâ çok seviyorum... İlk gördüğünde öyle bir baktı ki bana... Yemin ederim babama rağmen kendimden hiç bu kadar nefret etmemiştim..."

Birkaç kere Meriç'le lafı geçmişti sevgililiğin. Demek bu yüzden hiç sesini çıkarmıyordu bu konuda. "Ne diyeceğimi bilmiyorum Melis... Ama keşke madem bu kadar seviyorsun, sessiz sedasız ayrılmak yerine anlatsaydın ve birlikte bir çözüm bulsaydınız. Ki eminim Meriç seni yargılayacak veya sana sırtını dönecek biri değildi. Buna rağmen ayrılığı seçmiş olman, senin kolaya kaçışın olmuş kusura bakma. Belki sen ne biliyorsun da ne konuşuyorsun diyebilirsin. Fakat şunu unutma, sen o ailenin kızı olabilirsin. Ama onlar seni bu zamana kadar kendilerinden uzak tuttular. Bense birkaç sene öncesine kadar onlarla yaşıyordum. Yani belki de senden daha fazla konuşma hakkına sahibim." Kızımın tekmesini hissederken elim karnıma gitti. Soluğumu verirken konuşmaya devam ettim. "Her neyse, seninle kimin daha fazla konuşacağını tartışacak değilim. İkimiz de bir şeyler yaşadık."

Yerimden kalktığımda seslenişi ile ona döndüm. "Hira, Emir Asaf veya diğerleriyle konuşur musun? Beni yurtdışına göndereceklerini söylemişlerdi. Artık gidemez miyim?"

"Baban onları bu kadar zorlarken mümkün mü sence?! Herkes senin için uğraşırken sırf Meriç yüzünden bu kadar bencil olma..." Tekrar konuşmasını beklemeden çıkmıştım odadan. Belki hormonlarım sebebiyle çıkışmıştım fakat haksız da değildim. Herkes onu korumaya çalışıyordu ve o sırf Meriç'le arasında olanlardan dolayı gitmek istiyordu. Bu bencillikten başka bir şey değildi.

Bî- misâl HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin