5. BÖLÜM: Davetsiz Misafirler

16.9K 1.3K 150
                                    

🔥(Düzenlendi)

Media/ Linkin Park- Burn It Down

Keyifli Okumalar. 💕

~~~~

~~~~

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

~~~~

Acının artık hissedilemez olduğu vakitlerde, teninize işlenen acının odak noktası duygularınız olur. Sahip olduğunuz bütün şeytanlar duygularınıza saldırır ve bu da genellikle en ağır hasarı meydana getirir.

Onun yerine kanamayı yeğlersiniz. Ruhsal acıdan dolayı kirpiğinizi sıyıran bir damla göz yaşındansa, acıyla harmanlanmış kanın kaşınızdan süzülüp kirpiğinize tutunması daha hafif gelir.

Misal ateşi hissedemiyor olmam, bana acı vermediği anlamına gelmiyordu; fiziksel acının hiçbir türlüsü hatıralarımın bana verdiği hasara meydan dahi okuyamazdı.

Ateşi görmek bile, ona dukunmaktan kat ve kat acı vericiydi benim için.

"Esin, gitme!" Dışarıya tereddütsüz attığım ilk adımla Kübra'nın arkamdan sızlanması bir oldu.

"Eve gir, ve beni bekle." diyerek adımlarımı hızlandırırken, hedefim yanan o eve ulaşmaktı.

"Hayır!" Gözlerimi devirmemek için direnirken adımlarım yavaşladı ve gözlerim ona döndü. "Ben de geliyorum!"

Bir kere de söz dinlesen ben de tutuşurdum zaten.

Kafam tekrar alev topuna dönmüş eve çevrilirken adımlarım koşar hale gelmişti. Evin önüne geldiğimde, alevlerin yüzüme yansıttığı kızıl karanlıkta bir süre kaybolmuştum.

Polis ve küçük kızı hala evin içinde miydi? Eğer öyleyse, bir an için çektikleri acıyı düşünmeden edemedim, yanarak ölmek ölümlerin en acı vereni olmalıydı. Önce yanan etin kokusunu alır sonra acıyla kavrulurken ölümün kokusu gelirdi burnunuza, yanık et kokusu...

Sonra kendimi düşündüm o kızgın alevlerin içinde. Bedenime eşlik eden mavi dumanının kızıl aleve kafa tutuşu ancak bu kadar benzeyebilirdi bana.

Beynim, daha ben ne olduğunu kavramadan bacaklarıma emir gönderdiğinde süper novaya dönmüş eve girmek üzere ilk adımımı atmıştım bile.

"Ne yapıyorsun?!"

Kübra tşörtümden tutup beni geri çekelerken hala yanan eve bakıyordum.

"İçeri girmeliyim. Birileri varsa kurtarılması gerek."

"Hayır," diyerek bir adım gerileyince, sıkı sıkıya tuttuğu tişörtüm sayesinde ben de ona uymak zorunda kaldım. "Hiçbir şey yapmak zorunda değilsin!" Evet, zorunda değildim. Bunu istediğim için yapıyordum.

MUTANT: Küllerinden Doğan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin