21- 'Sakın Uyuma'

9.3K 842 116
                                    

8K olmuşuz canım Ankalarıım. Mutluluğum kat be kat artarken uzun bir bölümle hem kendimi hem de sizi ödüllendireyim istedim. Felaket ekşınlı bir bölüm oldu... :D

Keyifli Okumalarr.. :))





"Dışarı çıkın"
Bağırmakla karışık konuşan, Kaçık oldu. Teklife kızacağımı düşünüyordu ve haklı olarak bizi Oktay'dan uzaklaştırıyordu.

"Çıkın ve dışarıda tartışın." Bir yandan beni, bir yandan Rüzgar'ı dışarı ittirirken son bir kez Oktay' a göz attım. Suratı alayla bakmanın tavanına vurmuştu.

Kaçık, Rüzgar'la beni resmen laboratuvardan atmıştı. Biz de bilgisayar odasına inmiştik. Arkamı dönmeden Rüzgar'ın yüzüne bakmayarak,

"Demek beni öldürme planları yapıyordunuz." dedim. Sözümün ardından yüzünde şok dalgası geçtiğine eminim.

"Esin, yemin ederim doğru değil."

Şuan alayla sırıtmalıydım ama sinirim buna izin vermiyordu. Bu teklifi nereden bildiğimi bile sormamıştı.

"Böyle bir şeyi asla-" derken dayanamayıp ona döndüm ve sözünü kestim.

"Biliyorum." dedim net bir şekilde. Şaşkınlıkla kısılan anlamamış gözlerle bana baktı.

"Nasıl?" dedi şaşkınlığının ardından.

"Olanları gördüm." diyerek şaşkınlığını dizginlemesine izin verdim.

Evet, Oktay'ın Rüzgar'a sunduğu teklifi ve Rüzgar'ın tepkisini, asıl nokta; Oktay'ın yardım çağrılarını zihnimde çok net görmüş ve işitmiştim. İşaret parmağımla kafatasımı işaret edip,

"Sanırım bu şey, arada sırada işe yarıyor." diye devam ettiğimde, gözlerini kapatıp yavaşca, rahatlamış bir nefes verdi.

"Orada şaşırman-"

"Şaşırmam gerekiyordu çünkü bunun inandırıcı olması lazımdı. Kimse birisinin, senin hakkında ölüm planının yapıldığını duyunca rahat davranmaz."

"Yani-"

"Yani Oktay, benim bağışık olduğumu ve böyle bir yeteneğe sahip olduğumu bilmemeli."

3 kez Rüzgar'ın sözünü kesiyordum. Pek rahatsız olmaması hatta yüzünün rahat bir ifadeye bürünmesi, az önceki halinden kat be kat daha güzeldi.

"Bu arada, sözünü tutmadın." dediğimde pek de mutsuz gözükmedi gözüme. İstediğini almıştı, Oktay'ın yüzünü dağıtarak.

"Üzgün değilim. İnsanlar hak ettiklerini alır." dedi ve sağ elini yumruk yapıp havaya kaldırdı ve diğer eliyle kurumuş kanı silmeye başladı. Bunu üzerine sadece,

"Tamam." diyebildim. Eli diğer elinin üzerinde şaşkınlıkla donup,

"Ne yani azar çekmeyecek misin?" diye sordu. Bıkkınlıkla omuz silkip,

"Umrumda değil. İnsanlar sözlerini tutmazlar bazen. Kimse masum değildir." dedim ve tekrar laboratuvara gitmek için merdivenlere yöneldim.

"Bu arada, bir daha buraya yaklaşacaksan kabadayılığını şuraya koy." dedim ve masayı işaret ettim.

***

Laboratuvara tekrar girdiğimde Kaçık Oktay'ı tekrar bayıltmıştı bile. Biz öldürmesek bile uyuşturucudan ölecekti çocuk. Herneyse, en azından vicdan azabı çekmezdik.

MUTANT: Küllerinden Doğan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin