44- Operasyon: Zümrüd-ü Anka

5.3K 629 72
                                    


Selamm ANKALAR! Niye bağararak giriş yaptım bilmiyorum ama size final hakkında bilgi vermek istedim. Biliyorsunuz bölümleri yazıp yazıp paylaştığım için final şuan hazırda değil. Ama kaba taslak düşünürsek, hikaye muhtemelen 48. Bölümde final olacak.

Son yaklaşıyor, görüyor musunuz Ankalar?

Bu arada bu bölümle birlikte umarım 10K oya ulaşmış olacağız ve ben bunun için çok heyecanlıyım. Daha fazla uzatmadan,

Keyifli Okumalar. 💕

Multi: Baby Blue- Bump

~~~~

Bu ikilemden hiç çıkamayacak gibiydim. Bir insan, başka bir insanın ölümüne sevinir miydi? Ya da ölen kişi, dünyadaki en büyük günahı işlemiş olsaydı bile, ölümü hak eder miydi? Ölmek ne zaman bu kadar basitleşmişti?

O zaman sevdiklerimiz neden ölüyor diye sorardı insan. Ölüm kötülere cezaysa, iyi insanlara ne o zaman?

Daha beteri olsun isterdim. Hem İDGM hemde Temelli Çözüm projesine imza atan herkesin, ölümden nasibini almadan evvel, kendi şeytanlarıyla boğuşmasını isterdim.
İşte o zaman ödeşirdik.

"Ne demek öldürüldü?'" diye sorduğumda, karşı taraftan bir süre ses seda çıkmadı.

"Moralinizi bozmak istemem Esin, ama burada da işler hiç de iyiye gitmiyor.
Bir yere gitmeyin. Yarın sabah ondan önce, benimle buradan tekrar iletişime geçin." diyerek son noktayı koydu ve gitti.

"İşte bu kötü oldu." dedi Luke, sakallarını sıvazlayarak. Bana baktığında,
"Şimdi sen bu adama güveniyor musun?" diye sordu. Kafamı iki yana sallarken,

"Kimseye güvendiğim yok. Ama adamın doğruları söylediğine eminim." dedim. Luke başıyla beni onayladığında Rüzgar'a döndü.

"Kampa haber verin, işler kesinleşene kadar hiçbir yere gitmiyoruz."

Rüzgar'la göz göze geldik. Rüzgar gözlerimden anlamış olacak ki,

"Hiç kimseye bu konu hakkında bir şey söylemeyeceğiz. " dedi. Luke şaşkınlıkla Rüzgar'a bakarken.

"Esin'in kampta güvenmediği bazı kişiler var." diye devam etti. Luke kafasını hızla bana çevirdiğinde vereceği tepkiyi az çok tahmin ediyordum.

"Nasıl? Kimler?"

Gözlerimi devirip kalktığım sandalyeye tekrar oturdum ve, "Kilimcinin kör oğlu." diye mırıldandım. Luke mırıltıdan başka bir şey duymadığı için kaşlarını çattı.

"Sana bunu söyleyecek değilim." diye çıkıştığımda kaşları daha da çatıldı.

"Her neyse, ben revire gidiyorum." diyerek Luke'un açılan ağzını kapattığımda, yeni oturduğum sandalyeden hızla kalktım ve kapıya doğru yürüdüm. Ardından aklıma gelen başka bir şeyle Rüzgar'a döndüm.

"Bu arada Rüzgar, Oktay buraya biri kızıl diğeri kel, iki mutant yolluyor. Ellerinden öperler." dedim ve Rüzgar'ın gülüşünden bana ne diyerek odadan ayrıldım.

Gri koridoru geçtikten sonra kalabalık ama sakin ortak salona geldiğimde karşılaştığım adam, beni anlık şaşkına çevirmişti. Yine de soğukça gülümsemiştim.

"Demek oda hapsi bitti ha?" diye sorduğumda Çetin, dikleşti ve ceketini kenara atarak elini beline koydu.

"Seni çok özlediğimi söylediğimde beni çıkarttılar." dedi alayla.

MUTANT: Küllerinden Doğan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin