20- Teklif

8.6K 831 54
                                    

Merhaba Ankalarım. Bölüm geç geldi biliyorum, çünkü biraz yoruldum. Lise son sınıf olmam beynimi yaktı galiba. Ama tabii ki kitabı bırakmak yok. Sadece biraz geç olabilir. Neyse daha fazla uzatmadan,

Keyifli Okumalar...





"Ne yaptığını bana da açıklamak ister misin?" dedi Rüzgar, kaşlarını kaldırmış bir vaziyette yanımda dururken. Ama ben sorusuna cevap vermeden önüme bakıyordum.
Şırıngadan, damarlarına akan açık yeşili sıvı uyuşturucu bittiğinde Oktay ,

"Bu da neydi?" diye bağırdı. İlacın hemen etki göstermesini beklemiyordum zaten. Otay'ın sorusuna cevap vermemiştim ama zaten sorduğu sorunun ardından ilaç yavaş yavaş etkisini göstermeye başlamıştı.

"Esin bu zehir mi?" dedi. Sesi uyuştuğundan o kadar titrek ve korkak çıkmıştı ki,

"Cesaretine ne oldu, cesur yürek?" diye sormadan edememiştim. Söylediğimi bir yerden hatırlamış olacaktı ki, bayılmadan önce attığı son bakışlarını anlatamazdım bile.

"Ne yaptığını bana da açıklamak ister misin?" diye yineledi Rüzgar sorusunu. Aslınla süslü bir şekilde emrediyordu.

"Onu Kaçığın binasına götürüp bildiklerini anlatmasını sağlayacağız." deyince sinirli bir şekilde,

"Hangi bildiklerini? Ne bildiğini sanıyorsun?" dedi. Bıkkın bir şekilde yerimde Rüzgar'a dönüp.

"Oktay buraya boşu boşuna ya da oyun olsun diye gelmemiştir. Bir şeyler bildiği, bir şeyler planladığı çok açık. Oktay bu Rüzgar, her şey olabilir." dediğimde kafasını benden o kadar hızlı çevirdi ki boynundan 'çıt' sesi duyduğumdan eminim.

"Ve onu öylece binamıza mı götürmeye karar verdin? Düşüncesiz davranma Esin." dedi.
Söylediğine o kadar sinirlemiştim ki.

"Daha bir gün önce onu öldürmemem için çırpınıyordun Rüzgar. Ne oldu? Ne değişti de şimdi onu öldürmek için can atıyorsun?" dedim. Gerçekten kararını değiştiren ne olmuştu?
Sorumun ardından yüzünü benden kaçırıp ellerini kumral saçlarına daldırdı.

"Bu çok tehlikeli Esin. Size yaptığı onca şeyden sonra onu tekrar yanında bir yerlerde tutamayız. Onun psikopat biri olduğunu sen söyledin ve az önce olanlarsa bunun kanıtı. Kusura bakma ama onu, bir mutantı Kenan abinin binasına sokacağımı sanmıyorum." dedi.

"Neden? 2 tane mutant var ya zaten, 3.sü neden olmasın?" dediğimde kafasını yavaşça sağa sola sallayıp bana döndü,

"Sorun mutant olup olmaması değil Esin. Hatta, zaten ben onu insandan bile saymıyorum artık. Sorun..." bir an duraksayıp tekrar devam etti,
"Sorun size yaptıkları ve yapacak olacağı şeyler. Buraya onun boşuna gelmediğini bende biliyorum elbette. Ama eğer onu başından durdurursak, planlarını kökten ortadan kaldırmış oluruz." dedi.

"Durdurmak? " diye sorduğumda cevap gelmedi.
Durmak derken öldürmekten bahsediyordu. Bir gün önce bende tamamen bunu düşünüyordum. Ama yapabilir miydim? Silahı Oktay'ın başına dayasam bile, tetiği çekebilir miydim ki? Biliyorum şuana kadar bir çok mutant öldürdüm ve hepsinde de vicdan azabı çektim. İnsanlığını tamamen yitirmiş, şeytani bir yaratık olan mutantları öldürdüğümde bile vicdan azabı çeken ben, bir insanı nasıl öldürecektim?
Peki babam, birini soğuk kanlılıkla öldürmemi ister miydi? Asla. Ne yapmış olursa olsun kim ölmeyi hâk eder ki? derdi. İşte ben böyle bir adamı kaybettim ve yerine Oktay gibi bir insan düşmanı kazandım. Ama babamın yolundan şaşmayıp, dümdüz yürümeye kararlıydım.

MUTANT: Küllerinden Doğan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin