47- Ölümcül Serap

5.2K 663 152
                                    

Süprüz! Malum okullar yaklaşıyor, bende bölümleri erkenden yayınlayayım dedim Ankalar. Böylelikle Finallere girmiş bulunmaktayız. Umarım beğenirsiniz. ❤

Keyifli Okumalar. 💕

Multi: Evanescene- My Immortal

Linkin Park- Castle Of Glass ile de okuyabilirsiniz.
(LPSoldiar'ların gözü yaşlı 😢💔 )

~~~~

Final: Part 1

Beni nehrin kıvrımına götür,
Beni kavganın sona erdiği yere götür,
Bedenimdeki zehri yıka,
Tekrar nasıl bir bütün olacağımı göster.

Gümüş kanatlarla uçur beni,
Sirenlerin çaldığı karanlık geçmişi es geç.
Nova'nın parıltısında ısıt beni,
Ve aşağıdaki kanala damlat.

Çünkü ben sadece, bu camdan kaledeki çatlağım,
Senin görmen için nerdeyse hicbirşey kalmamış.

.

Kirpiklerim gözlerime batarken, yoğun bir terleme hissediyordum. Aynı zamanda etraf buz gibi soğuktu. Zihnim ağrıyor, nefes almakta zorluk çekiyordum.

Göz kapaklarıma sonunda sözümü dinletip, aralamaya çalıştım. Etraf çok aydınlıktı ve bu, gözlerimi birkaç kez açıp kapamama sebebiyet vermişti.
Sonunda ağır göz kapaklarımı araladığımda, gözlerim sulanmıştı. Etrafa endişeli, aynı zamanda meraklı gözlerle bakıyordum.

Sırtım ve kafam, yumuşak rahat bir yere değiyordu. Oldukça rahat ve temiz kokan bir yerdeydim. Ve bu koku bana o kadar tanıdıktı ki, heyecanla doğrulmaya çalıştım. Bunun üzerine kulaklarımda bir adam sesi yankılandı.

"Demek uyandın, güzelim."

Baba?

Hızlıca nerede olduğuma bakındım. Evimdeydim, her şey eskisi gibi yerli yerindeydi. Rahat kanepeler, televizyon, babamın saatlerce başından kalkmadığı kitap köşesi...

Ve babam, yaşıyordu. O kadar hızlı bir şekilde babama dönmüştüm ki, başım uğuldamıştı. O da, benimkiyle aynı okyanus mavisi gözleriyle, tebessüm ederek hafif şaşkınlıkla beni izliyordu.

"Sorun ne, kızım?" Elindeki ıslak bezi, alnıma koyduktan sonra, bir saniye bile sevgiyle bakan gözlerini gözlerimden çekmedi.

"Neler oluyor? Nasıl buradayız?"

En son neler olduğunu hatırlamaya çalıştıkça gözlerim patlayacak gibi oluyordu. Babam, elindeki ıslak bezle alnımdaki sıcak teri silerken,

"Ateşlendin," dedi ve gözleri üzüntüyle gözlerimden çekildikten sonra, elindeki beze takıldı. "Biliyorsun, hastalığın yüzünden. Sonra da bayıldın." Daha sonra derin bir nefes alıp gülerek bana döndü,
"Ama şimdi iyisin. Ateşin düşüyor ve baban sana bol vitaminli bir çorba yaptı."

Alnımı silen eli durdu, ıslak soğuk bezi kafama koydu ve salonla birleşik mutfağa yöneldi.

Gözlerimle şaşkınca onu izlerken, alnımdan bezi çektim, yattığım yerden doğruldum ve ayaklarımı, henüz kül ve köze bulanmamış zemine indirdim.

Olanlar zihnime yıldırım gibi inerken, dudaklarımı zorla birbirine bastırdım. Kim derdi ki, Esin Dizdar ağlamamak için kendini tutarken çenesi titrer?

MUTANT: Küllerinden Doğan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin