19- 'Ayaklarına İhtiyacın Olmayacak'

8.1K 887 43
                                    

Canım Ankalarımm. Bir yb ile daha karşınızdayım. Bölüm sınavlardan dolayı biraz aceleye geldi ama umarım beğenirsiniz. Daha fazla konuşursam spoi vermeye başlayacağım o yüzden size,

Keyifli Okumalar... :)

İçimi yine nefret ve öfke bulutu sardı. Yaklaşık 7 yıldır uzak kalmış ben yerine, Oktay o pis elleriyle evime, anılarımın merkezine giriyordu. Ve ben buna katlanamıyordum.
Yangında olanlardan sonra, hiç bir değişiklik olmamıştı eski evimde. Yangının alt katta çıkması ve zamanından biraz geç müdahale edilmesi üst katında sadece birazının yanmasına sebep olmuştu. Ve bunca yıldır, kimse el atmamıştı. Gerçi resmi olarak burası benimdi. 18 yaşımdan sonra yetimhaneden çıkıp burada yaşayacaktım. Tak başıma... Ne olursa olsun. Gerçi şimdi bu hayalim de buz gibi suya düşüp beni tamamen ıslatıp, üşümeme sebep olmuştu.
Kollarımdan sarsılıp, sahibini göremediğim seslenmeler sayesinde görümden sıyrılmıştım.

"Esin?" Kübra gözlerini fal taşı gibi açmış endişeyle bana bakıyordu.

"Gene görü mü?" Bu sefer soriu soran, tepemde duran Kaçıktı. Benim durduğum basamağın bir üstünde duruyordu. Buraya ne zaman gelmişti? Doğal olarak görememiştim.

"Evimde... Yani eski evimde." dedim sinirle dişlerimin arasından. Sonra kaşlarımı kaldırıp,

"Ne yapıyor ki orada?" dedim. Sesim titremişti ve şuan bunun beni zayıf gösterdiğine eminim. Ardından Rüzgar,

"Gidip öğrenelim." dediğinde şaşkınlıktan irileşen gözlerimle ona baktım. Rüzgar'a öylece bakakaldıktan sonra,

"Anlamadım?" dedim. Cidden ne yapmaya çalıştığını anlamamıştım.

"Orada ne yaptığını sordun az önce. Bende derim ki gidip öğrenelim." Ciddi olup olmadığını hala çözememiştim.
Kolumu tutan elini çözüp merdivenin son basamağından atlarcasına inip, bilgisayar sandalyesinde asılı olan ceketini aldı.

"Evin buradan ne kadar uzakta?" deyince gerçekten ciddi olduğunu anladım. Şaşkınlığım geçmemişti ama şöyle bir düşünüp,

"Düz anayol üzerinde, 20 dakikalık yoldan daha az." dedim sonunda.

"Pekala. Şimdi hareket etmezsen onu kaçırabiliriz, yeniden." Çenesini sıkarak cevap vermemi bekliyordu.

Bunu neden yapıyordu? Eğer son olaydan sonra kendini suçlu hissediyor ve bana acıyorsa, acımasın.

"Dinle Rüzgar, bunu yapmak zorunda değilsin. Senden bir şey beklemiyorum ben." dediğimde bıkkınlıkla kollarını iki yana düşürdü.

"Zararsız iki kıza yaptıkları anlattıklarınsa eğer, bize neler yapacağı bilinmez. En iyisi önlemimizi almak. Ve Esin, senin de dediğin gibi, yerimizi biliyor ve savaşı eninde sonunda başlatacak. Asker kaybetmeden, hazırlıksız yakalamalıyız." dedi düşünceli hali bir kez daha şaşırmama neden oldu.

"Biz asker değiliz." dediğimde kızgınlıkla,

"Bu durumda artık öyleyiz ve daha fazla kaybedecek vaktimiz yok. Gelmiyorsan tek başıma da gidebilirim." dedi. Normalde böyle konuşan hep ben olurdum ama bu aralar bu huyumu ona devretmiş gibiydim. Derin bir nefes alıp,

"Bensiz hiçbir yere gidemezsin." deyince biraz yumuşar gibi olmuştu.

***

Yatakhanede Rüzgar' ın bana verdiği ceketi giyerken- cekete resmen çökmüş durumdaydım- Kübra başımın etini yemeye devam ediyordu.

MUTANT: Küllerinden Doğan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin