48- Geceye Son Atış

6.1K 699 195
                                    

Merhaba Ankalar! Bu bölümü böyle yazar yazmaz yayınlayasım vardı ama elim bir türlü yayınlaya gitmedi. Defalarca kez kontrol ettim, silip silip yazdım. Bu bölüm için hem dehşet heyecanlıyım hem de korkuyorum. Umarım, benim yazarken hissettiklerim satırlara yansımıştır, ve umarım siz de yansıtmaya çalıştıklarımı hissetmişsinizdir.

Bir de şu hayalet okuyucularım, bari şu son 2 bölüm Casper'lıktan çıksalar çok muhterika olur. 😍 Oy ve özellikle Yorumlarınızı dört gözle bekliyorum. Fazla uzatmadan,

Keyifli Okumalar. 💕

Multi: Jason Walker ft. Molly Reed

~~~~

Final: Part 2

.

Beni karmakarışık bir rüyada evime götür,
Gördüğüm sırlar boyunca,
Vücudumdaki üzüntüyü yıka,
Ve bana nasıl tekrar bir bütün olacağımı göster,

Çünkü ben sadece, bu camdan kalede bir çatlağım,
Olmak istediğim neredeyse hiçbir şey kalmamış.

Esin

Son alev kırıntısını daha yuttuktan sonra, sivri gözlerini kor kırmızı gözlerime itaatkarca bakan mutantların yanında dikildim. Önümde, tek dizinin üzerinde çökmüş, korku dolu gözlerle bana bakan Oktay'ı göz hapsine alarak sorusuna yanıt verdim,

"Çünkü ben onlara yapmamalarını emrediyorum."

Oktay tek dizi üzerinde geri gitmeye çalışırken, yere kapaklandı. Neredeyse her yeri yanmış yüzünde seçebildiğim tek ifade, korkuydu. Yüzüne sinen korku, ses tonuna da bulaşmıştı.

"Sen?" Gözleri göğsümdeki kana bulanmış yara izine kaydı, oradan çıplak boynum ve omuzumdaki ısırık izlerine. Son olarak da yüzümü tırmanıp gözlerime çıktı bakışları. Onun bu halini alayla izleyen gözlerime.

"Sendin o." dedi tek nefeste. "İkinci lanet bağışık hep sendin."

"Sonunda anladın. Geç olsun, güç olmasın." diyerek güldüm. "Gerçi seninki güç de oldu."

Oktay sinirle dişlerini sıkıp, "Ne duruyorsun o zaman?" diye sorduğunda tek kaşımı kaldırdım. "Öldürsene beni Esin."

Havaya kalkan kaşım, huysuzca geri indi.

"Neden?" Ellerimi iki yana açıp bizi izleyen kalabalık çevreyi gösterdim,

"Bombalar bizi es geçiyor, bütün insanlık kurtuldu, hemde hiç hasar almadan, elde avuçta sayılı kalan mutantlar desen şimdi bana itaat ediyor." Elimle kendisini işaret ettim, "E sen ise hak ettiğini buldun. Neden ellerimi kana bulayıp, bir gram bile değmeyecek kişi için katil olayım?"

Yanık yüzüne doğru ilerleyip tam tepesinde durdum,

"Sipahi nerede, Oktay? İttifakınız ağır betonların altında mı kaldı?" diye sordum, metroyu göstererek. Taner Sipahi'nin şeytanlarıyla saklandığı yeri, bombalar ona mezar etmişti. Hakkettiğini mi bulmuştu, yoksa bulduğunu mu hak etmişti?

"Durma Dizdar, öldür beni." diye sızlanmaya başladı Oktay, "Sende annen gibi katil ol."

Gülerek çevresinde birkaç adım attım.

"Biliyor musun, beni göğsümde bir okla o odada bıraktığında, ölümün mükemmel yüzüyle tanıştım. Sana bunu tattırır mıyım sanıyorsun?" Kafamı yaramaz bir şekilde iki yana salladım,

MUTANT: Küllerinden Doğan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin