14- Kandırmaca

10.4K 1.1K 103
                                    

Fazla bir şey söyleyip hikayenin ciddiyetini bozmak istemiyorum. Ama bölüm bayağı uzun oldu. :D

Keyifli Okumalar... :) :)

"Bunu nasıl yaptın?" Rüzgar hala aynı yerinde, bana bakıyordu.

Elindekini, bana getirdiği yiyecek olduğunu düşündüğüm şeyi elinden bırakıp bana yaklaştı.

"Bilmiyorum." diye yanıtladım onu. Tekrar elimdeki çakmağa bakıp,
"Bunu daha önce hiç yapmamıştım." dedim. Sonra söylediğimin ne kadar saçma olduğunu fark edip devam ettim.

"Zaten ne tür bir psikopat bunu yapmak ister ki?"

Elimdeki çakmağı umursamazca en yakınımdaki yatağın üstüne fırlattım. Rüzgar gözleriyle çakmağın yatağın üzerine düşüşünü hayranlıkla izledi. Ne, çakmağı sihirli falan mı sanıyordu?

"O psikopat sen de değilsin Rüzgar." deyip uzanıp çakmağı tekrar yatağın üzerinden aldım.
Rüzgar silkinip kendine geldi.

"Zaten öyle bir şey düşünmüyordum." dedi. Tek kaşımı kaldırıp yarım ağızla güldüm.

"Öyle mi dersin?" dedim.

"Ben böyle bir şey yapacak kadar çatlak değ..." derken sözünü keserek,

"Evet öylesin. Bak gerçekten denemek istersen seni durdurmaya çalışmam." dedim.

"Hayır Esin, yapmayacağım." dedi hayretle.
İmalı imalı gülümseyip,

"Peki o zaman." dedim. Gıcıklığına yapmış olduğumu anladı ki,

"Biliyor musun? Gıcıklığına değil mi? Yapacağım." dedi. Hızlı adımlarla yanıma gelip, elimdeki çakmağı hızlıca alırken pis sırıtışını yaptı. Kesik ve çizik dolu sağ elini benim görebileceğim şekilde öne uzattı. Diğer eliyle çakmağı sağ eline yanaştırdı.

Açıkçası, işe yarayıp yaramayacağını bende çok merak ediyordum. Yoksa buda sadece benim bir özelliğim miydi?
Rüzgar eline ateşi yaklaştırdığında ilk 5 saniye hiç bir tepki vermedi.  İşe yaradığını sanmıştım. Ama daha sonra Rüzgar, bir küfür savurup elini aşağı yukarı sallayıp, üfleyince hiç bir işe yaramadığını anladım. Tırsma, üzüntü ve hayal kırıklığı...
Ve evet, zaten hızlı olan iyileşme yeteneğimin, ateşle iyileşme süresinin saniyeler aldığı bir gerçekti.. Şimdi bu iyi bir şey miydi yoksa kötü mü? Bana bir parça korkunç geliyordu. Üstelik yaratık mutantların ateşten korkmalarına kıyasla. Onlar ölümüne korkuyorlardı, bense ateşi bir merhem gibi kullanıyor, ve de yanmıyordum. Bunun neresi tırsınç değil ki?

"O kadar acıdı mı yani?"
Rüzgar hala elini sallayıp duruyordu. Bir yandan bana ters bir bakış atıp,

"Sen ciddi misin? Hayır yani hiç mi küçükken elin yanmadı?" dedi alaycı ve yakışıklı sesiyle.

Bir süre düşündükten sonra geçmişimden pek fazla şey hatırlamadığımı fark ettim.

"Hatırlamıyorum. Ama muhtemelen elimi ateşe tutacak kadar sıyırık değilimdir." deyince yerinde suçlu suçlu kıpırdandı.

"Tamam kabul ediyorum. Bir an gerçekten çakmakta bir şey olduğunu düşündüm." dedi çakmağı bana geri uzatırken.

"Üzgünüm, Superman' in düşürdüğü bir oyuncak değil bu. Sıradan bir çakmak sadece." dedim çakmağı elinden alırken.

"Al, en azından sende işe yarıyor, Anka." dedi ve göz kırptı.
Anka? Bana mı öyle hitap etmişti yoksa çakmağı mı öyle taktim etmişti çözemedim. Ben bunu düşünürken, o tekrar konuştu,

MUTANT: Küllerinden Doğan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin