20. Bölüm: Limonlu Kek

200 13 0
                                    

Bir insanı anlamak ne kadar zaman alıyor? Bence kısa sürüyor. Birisini anlamak için; Kendini onun yerine koyup, onun Baktı pencereden bakmaktır. Önemli olan bakmak değil doğru baktığını ve onu anladın önemlidir...

Ben hiç bir zaman annemi anlamak için, Kendimi onun yerine koymadım. Yada onu anlamayı hiç bir zaman denemedim. Hep onu suçladım, Hep ön yargıda bulundum. O da çok şey kaybetmişti . Oysa sadece beni sahipti... Ne kadar suçluyum ben?

Parktan Çıkıp annemin Yanına geldik. Hiç sorgulamadan benimle geldi. Kendini benim yerime koyup anlıyor. Ben birisini anlamak için hiç denedim mi? Sıla'yı bile anlamaya çalışmadım, Gereksiz dertlerim yüzünden. Onlar gereksiz değildi. Parmaklarımla oynayıp durdum. İçimde belirsiz bir korku var. Daha önce bu kadar korktuğumu sanmıyorum. Sanki suçlu benmişim gibi. Onun karşısına çıkabileceğim bir yüzüm yok. Ama ben suçlu değilim ki. Kafamın içinde tonlarca cevapsız soru var. Elini elimin üzerine koyup,

" Bu gün konuşmak için Hazır olduğundan emin mısın?" Hazır değilim. Gene kaçıp gitmek istiyorum, Haftalarca kaçtım gibi. Ama artık kaçamam, annemin bana ihtiyacı var. Ben de ona...

Elini tutup ona gülümsedim. " Evet Hazırım. Artık kaçamam." Bana gülümseyip elimin üzerine bir öpücük kondurdu. İşte bu bana güven veren, Beni rahatlatan şey. Yüzümde içten bir gülümseme oluştu.

Arabadan inip Evin kapısına doğru ilerledim. Arkamı dönüp Yağıza baktım. Arabadan inmiş ön kapıya yaslandı. "Ben burada bekliyorum." Dedi. Başımla onaylayıp içeriye girdim. Gene boş olan, sessizlikle bürünen Evin içine baktım. Büyüdüm ev. Çocukluğum iyi geçmemiş olabilir ama Azda olsa altın değerinde anılarım var. Annemle geçirdim zaman. Onunla yaptığımız limonlu kekin tadı hala damağımda.

"Anne ben büyünce pastane açacağım. Senin gibi Limonlu kek yapacağım."

"Sadece limonlu kek mi yapacağın?"

"Hayır tabi ki. Kocaman pastalar yapacağım, Oyuncaklı kurabiye. Hatta çikolatadan şato yapacağım."

" Çikolatadan şato mu?"

"Evet anne. Çok güzel değil mi?"

Bu ev niye bu sefer bu kadar farklı? Neden iyi anılar bu kadar canımı yakıyor?

Kalbim; geçmişle geleceğin arasındaki yaşanmış iyi anıların arasında sıkışmış. Kötü anılardan daha fazla canımı yakıyor...

Geçmişin tozlarını alma zamanı gelmiş sanırım. Büyük ihtimalle üst kattadır. Merdivenlere ağır adımlarla çıktım. Daha önce direk girerdim ama şimdi öyle olmuyor. Kapısının önüne geldim. İçerden ses geliyordu. Telefonda konuşuyordu sanırım. Sesi de pek iyi değildi. Derin nefes alıp kapıyı tıklayıp içeriye girdim. Üzerin de mavi bir takım vardı. Kır düşmüş saçlarını düzleştirmişti. Hafif makyaj yapmıştı. Yüzündeki yara izlerini kapatıcıyla kapatmıştı, ama hala belirgindi. Yaralarını iyi saklayamadı. İstemsiz adımlarla yanına yaklaştım.

"Emir ben seni sonra ararım." Deyip telefonu kapattı. Bir adım atıp tam karşımda durdu. İçimde bir korku vardı. Ne diyecektim? Nasıl yapacaktım? Niye bu kadar suçlu hissediyorum? Suçlu değilsin kiraz. Ellerini kollarıma koyup. "Kızım." Dedi. Ona sarıldım sım sıkı sarıldım. Göz yaşlarım yanaklarımı ıslattı. Ağlamak istemiyorum, ama beni rahatlatıyor. Ona her şeyi anlatmak istiyorum. O gece pis parmakların izleri üzerimde olduğunu. Tanımadım birinin düşmanlığı yüzünden ölümden dönene kadar dayak yediğimi ve benden çalınmış o çocukluğumu anlatmak istiyorum. Anne Beni bağrını basıp dünyanın bütün kötülüklerinden korumanı istiyorum. Beni bu sefer koruya bilir misin anne? En son ne zaman böyle anneme sarılmıştım?

Umut'lu Vaka ( Düzenlenip Devam ediyor.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin