32. Bölüm: Dans

300 13 13
                                    

Hayatın bir girdaptan ibaret olduğunu yeni fark etmişim gibi. Her şeyi içine alıp karıştırıyor, Neyin neyle çarpıştığını fark edilmeden. Bazen o girdabın boşluğuna düşmüş gibi hissedersin, Seni derine çekiyor ama sen umursamazsın. Kimsin? Nesin? Neredesin? Hatta zaman dilimini bile unutmuşsun... 

Hayat: İçi kağıtlarla dolu bir kutu gibidir. Zamanı geldiğinde elini sokup bir tane kağıt  alırsın. Sana kaderini belirleyecek bir kağıttır bu. Neyi, Nasıl, Ne biçimde olacağını belirler, Sen sadece oyuncusun ve şuan oynaman gereken bir perde var... 

Vücudumdaki bütün kan dolaşımları durmuş gibi. Her an her şey olabilir. Düşünmeden yaptığım bu seçim ne kadar doğru olabilir? Gerçekten intikam almak istiyor muyum? 

Anıl'ın, belimdeki elin sıcaklıyla kendime geldim. Soğuk vücudumu ısıtmıştı. Bu elin Anıl'ın değilde Yağızın olmasını isterdim, Tıpkı Yağmurun altında kaldım gece gibi; Yağızı beklerken Anıl gelmişti yada o ormanın içinde vuruldum anda Yağız'ın olmasını isterdim ama hayat bunu asla izin vermedi.

Bizimkilerin Olduğu masaya doğru ilerledik, Ne kadar korksam da dışa vurmadım, Anlamamaları lazım. 

Tam karşılarına durup yüzümde kocaman bir gülümseme kondurdum. "İyi akşamlar." Dedim.  Bora'nın ağızı hala açıktı. Sofiya'yla Ela hiç beklemiyorlardı. Cem'e bakılırsa hiç hoş karşılamayacağına yüzündeki ifade belli ediyor. 

Bora ağızını kapatarak, "Rezil! Yeni sevgilin bu olduğunu söyleme sakın!" Şuan ki yüz ifadeleri bir nevide güldürüyordu beni. Anıl araya girip,

"Bora bey neden olmasın? Benim ne eksiğim var?" Bora sert bir yüz ifadesini takınıp,

" Masum olduğunu mu düşünüyorsun? Gene ne planın varsa artık." Elini kaldırıp işaret parmağını Anıl'a doğru sağladı. "Gene oyunlarının kurbanı yapmayı düşünüyorsan, Şimdiden unut! Asla izin vermem." Bora'nın tepkisi çok serti. Neden bu kadar sinirlendi? Anıl'dan neden bu kadar nefret ediyorlar? Zamanında kardeş gibi olduklarını söylemişti Yağız. 

Anıl sırıtıp bana doğru döndü, "Canım ben ailemin yanına gideceğim sen anlatırsın." Gülümseyip başımı sağladım. "Ha, Bu arada birazdan bizimkilerle tanışırsın." Arkasını dönüp gitti. Başımı bizimkilerin olduğu tarafa çevirdim şimdi bittim ben. 

Sofiya derin nefes alıp," Hemen ayrılıyorsun bu mendeburdan!" Gülmemek için zor tutuyordum kendimi. Üzerindeki Mor elbiseyi yırtarcasına yakasını çekti. "Ay bayılacağım şimdi."  O kadar kötü bir şey mi yaptığım? 

Ela başını sağ sola sağlayıp, "Sana doğru birini bul dedim. Sen ne yaptığın peki?" Gözlerimi kaçırdım, pişmanlık duyacağım gibi hissetmeye başladım. 

 Bora İçeceğini tekleyip, "Rezil. Anlıyorum nasıl bir durumdan geçtiğini, Nasıl hissetini... Başkasını seve bilirsin ama bu. " Elini Anıl'ın olduğu tarafa uzattı. "Bu piçle de çıkmazsın be gülüm." Gerçekten Yanlış yaptığımı hissetim. Bir şey diyemiyordum ağızım mühürlenmiş gibi. 

Cem'e Baktım o ne diyecek diye sadece başını sağ sola sağladı, "Ben bir şey demeyeceğim. Diye bileceğim bir şey yok çünkü, Evet Yağız bir şerefsizlik yaptı ama bu gidip düşmanıyla çık anlamın gelmiyordu." Gözlerim dolmak üzereydi, Kendimi zor tutuyordum. Benle Yağız'ın arasında geçenleri bir ben birde Allah biliyor. Nasıl bana gökkuşağı gösterip kara dileği atını bilemezsiniz ki. 

Yutkunup, "Öyle gelişti. Hem Anıl o kadar kötü biri değil siz biraz abartmış olabilirsiniz yada herkese farklı biçimde davranmıştır. Benim sevgilim bu. ister beni onunla kabul edersiniz ister bana sırtınızı çevirirsiniz." Adeta seçim yapmalarını söylemiştim ama ben bunu istemiyordum, Ben onları kaybetmek istemiyorum keşke öyle bir şey söylemeseydim. 

Umut'lu Vaka ( Düzenlenip Devam ediyor.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin