24. Bölüm: Dönüşü olmayan tren

193 16 2
                                    

Sabır. Hangi deliktesin. Neredeyse iki gün olacak. Çok acı çekti, Söz verdim ona hep yanında olacağım. Şuan nerede olduğunu bile bilmiyorum, ne halde olduğunu hiç düşünemiyorum. Umarım kendine zarar vermez. Yıllar sonra tekrar onu bulmuşken şimdi tekrar kaybedemem bu sefer olmaz. 

 "Tın tıntın tı..." Telefonumun çalmasıyla bütün düşüncelerimden kurtuldum yada kurtulmadım... 

"Efendim Arda?" 

"Yağız bey evden 40 kilometre uzaklıkta; Adamın yüzü görünecek bir kamera kaydı bulduk!"

"Amına koyduklarım Şimdimi buluyorsunuz!." Gözlerimi kapatıp sakin olmayı çalışıyordum ama pek mümkün olmuyordu. 

" Ama yağız be-" 

"HEMEN KAYDI AT BANA!"  

"Tınk" Telefonu kapatıp attı videoyu açtım. Simsiyah giyinmişti. Taktı şapkayla yüzü görünmüyordu. Biraz ilerledikçe bu kameranın olduğu yöne baktı. Hayır! bunun imkanı yok. bu o olamaz. Fotoğrafa donup kalmıştım. Bu murat değil...

Rehber kısmına girip cemin numarasını tuşladım. Açmıyor anasını satayım. ikinci aramada açtı.

"Efendim?"

"Cem..."

"Noldu? Niye sesin tedirgin? Kirazla mı ilgili?"

"Cem. Kirazı kaçıran kişi murat." 

"Evet sen söylemiştin adı murat diye. Ne olmuş? Buldun mu yoksa!"

"CEM! Murat; Fırat'ın oğlu murattan bahsediyorum. Video kaydında yüzü görünmüş. Kirazı kaçıran murat. cem!"

"Adam ölmüş, yanlış görmüş olmalısın."

"Cem! Herkesin yüzünü unuturum ama o pisliğinkine asla! Eminim."

" Neden kirazı kaçırsın ki?" 

"Daha önce tanışıyorlardı. Benim yanımda görünce intikam almak için gelmiş olabilir." 

"Ne! Nasıl daha önce tanışıyorlar?"

"Boş ver." 

"Ama yağız..." Telefonu kapatıp  videoyu daha detaylı bakmaya başladım. Neden uzun aradan sonra karşısına çıktı. Eğer niyeti benden intikam almak değilse, o zaman neden daha erken gelmedi. Bir bulsam onu kendi ellerimle öldüreceğim. 

Ekrana Bir arama düştü, "Bilinmeyen numara arıyor" Hemen açtım

"Efendim?"

"Selam kardeşim." 

"Anıl?" Neden beni arıyor ki? Şimdi bunu çekemem.

"Bir sorunun varsa sonra ulaş bana şimdi senle uğraşacak bir durumda değilim. " Kulağımdan Çekip tam kapatacakken,

"Eğer kapatırsan kiraz ölecek." Donup kaldım. Nasıl? Kiraz anılın yanında mı? 

"Nasıl?  Nerede şimdi? iyi mi? ne olduğu ona? Eğer saçının telini dokunduysan seni iki cihanda yaşatmam!"

"Hey sakin ol. Ben ona dokunmadım. bu sefer suçlu ben değilim." 

"Amına kodum kiraz nerede?"  

"Of ya yanımda. Hastaneye doğru gidiyorum."  gözlerimi yumdum.

"Hangi hastane?" Arabaya doğru koştum.

"Sanırım özle güney hastanesi." Bir an durakladım. Şuan bulunduğum hastane zaten.

"Ne zamana kadar gelirsiniz? Kiraza ne olduğu!"

Umut'lu Vaka ( Düzenlenip Devam ediyor.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin