30. Bölüm : Sorgusuz

274 16 6
                                    

Koşarak merdivenlerden indim. Annemin yanağına küçük bir öpücük kondurup," Anne ben çıkıyorum." Annem şaşkın bakışlarla bakıyordu bana." Alel acele nereye böyle? Görende piyango kazandın." Gülüp Kapıya doğru ilerledim Bağırarak," Evet anne piyango kazandım!" Bir hafta boyunca o kadar kötü geçmişti ki hiç bir şey yapmak gelmiyordu içimden. Yağızla geçirdim onca zaman o kadar güzeldi ki. Resmen ilaç gibi geldi bana. Dün onu görmem rağmen gene özledim. Hele o kokusun.

Bana attı konumun üzerine tıkladım. Buraya yakındı. Yürüyerek on beş dakika yol vardı. Ellerimi hırkamın ceplerine sokup başımı gökyüzüne çevirdim Gülümseyerek derin nefes aldım. Sonbahara girdiğimiz için havalar serinlemeye başladı. Üstümde giydim Pantolonla hırkamın olmasına rağmen üşüyorum. Tabi içinde ince badi giyince sonuç bu oluyor. Işıklardan karşıya geçtim. Caddenin başındaydı zaten. Kadıköy'de böyle güzel bir yer olmasına rağmen pek kalabalık değildi. Benim için böyle olması gerçekten çok iyi bir şey.

İçeriye girdim. Etraf gayet güzeldi ilerde oturan yağıza el sağladım. Beni görmemişti. Ona doğru ilerleyip pat diye önüne atladım. "Selam!" Bürük bir şekilde gülümsedi. Çok yorgun görünüyordu, Gözleri çökmüş vaziyetteydi. Dün ki Yağızdan hiç bir eser yoktu. Onun tam karşısına geçip oturdum. Bana sadece bakıyordu. Saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırıp," İyi misin?" Dedim. Biraz önceki bürük tebessüme yüzüne kondurdu. İçimde çok kötü bir his oluştu. Elimi uzatıp elini tam tutacaktım ki geri çekti. Anlam veremedim bu hareketini. Kaşları mı çatıp," Ne oldu?" Dedim. Hala aynı durumda. Böyle yapması sinirlenmemi sebep oluyor. Konuşmama andı içmiş gibiydi. Neden böyle yada niye böyle davranıyor anlamıyorum. Derin nefes alıp Yutkundu. "Kiraz..." Ne diyeceğini bekliyorum. Ama kendinden hiç taviz vermiyordu.

"Efendim?"

"Ayrılalım." Aman ne komik. Gülmeye başladım. Bu vaziyete böyle şaka yapabiliyorsa.

"Aynen canım. Geç buraya. Ee anlat bakayım ne olduğu?" Yüzüme bakıyordu. Yüzündeki hiç bir Memik oynamadı. Ciddi bir yüze takınmıştı. Başımı yan yatırıp," Şaka kaldırabilecek durumda değilim. Hadi anlat artık." Ruhsuzca bakıyordu. Bu Yağız değildi eminim.

"Şaka yapmıyorum ciddiyim." Alaycı bir şekilde sırıttım. Anlamıyorum. Kalbimle mantığım birbirine karıştı. Anlama algımı kaybettim.

Ellerime saçıma götürüp," Sen benden ayrılmazsın. B-bu şuan yaptığın şey ne? Ne yapmaya çalışıyorsun?" Sanki dün kollarıyla beni sarmalayan, Kokumu içine çekip yaşamak istercesine olan kişi değilmiş gibi. Bu bambaşka biri. Bir şey demiyordu. Sessizlik hakkını kullanıyormuş gibi ama hiç adil değil bu. Kabullenemiyor ne mantığım nede yüreğim. Sadece bakışıyorduk. Ani gözler çok şey ifade ediyor diyorlar ya tamda böyle bir durumdayız. Ama gözleri boş bakıyordu. Hiç bir şey yokmuş gibi, Küstahça! dalga geçiyormuş gibi...

Titrek sesimle "N-neden?" Dedim. Anlayamıyorum. Anlamakta istemiyorum.

Kendisini hiç bozuntuya vermeden," Söylemek istemiyorum. Sadece.."

"Sadece ne?" Bir an olsun bana böyle bakmasın. Bir saniye olsun gözlerini benden kaçırsın, Yalandır desin bir şey yapsın ama böyle bakmasın...

"Sana karşı sevgim bitti."

Ağlamaklı alaycı bir tavırla," Ama dün öyle değildin?" Bir şey demiyordu sadece boş bakıyordu. Buda daha da canımı yakmasını sebep olmuştu. "Hani beni asla bırakmayacağına dair söz vermiştin? Hani tek sevdiğin bendim? Hani beni yıllardır arıyordun?" Boğazımda katlanılmaz bir acı oluştu. Kalbim sıkışmaya başladı. Ben asla bu konuşmayı yapmayacağımdan emindim. Şimdi bu ne? " H-hani-i Bana sarılınca yaşıyordum demiştin." Yanağımın üzerine sıcak bir damla yaşla ıslandı. Ağlamak istemiyordum ama...

Umut'lu Vaka ( Düzenlenip Devam ediyor.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin