27. Bölüm: Gün Batımı Balıkçılığı

181 14 1
                                    

Ağızımın üzerinde bir el hissetim. Susturmayı çalışıyordu. Rahatlatıcı sesiyle, "Sakin ol." Dedi. Kollarıyla bütün vücudumu sarmaya başladı. Kendimi güvende hissetmemi sebep olduğu.

"Aç gözlerini bebeğim." Dedi. Elimi omuzuna koyup sıktım. Gözlerimi yavaşça açmaya başladım. Korku ve endişeli yüzüyle bana ne olduğunu sorarcasına bakıyordu. Boğazım kurumuştu, Yutkunup, Titrek parmağımı çadırın üst kısmını işaret ettim. Başını yukarı çevirip bakmaya başladı. Biraz önce gördüğüm şey şuan yok. Yüzünü bana çevirip, Elini yüzüme koydu, " Ne oldu?" Korkarak. Derin nefes aldım," Dışarıda biri var. Çadırın başındaydı." Korku öyle beni etkilemişti ki ne dediğimi bile farkında değilim.

Gülümseyip," Bebeğim rüya görmüş olabilir misin?" Ne yani bana inanmıyor mu. Atlattım onca şeyden sonra, Belki olabilir. Ama çok gerçekçiydi. Bunun rüya olmasının imkanı yok.

"Eminim rüya olmadığını." Sadece yüzüme bakıyordu. Buda kırılmamı sebep olmuştu.

"Bana inanmıyor musun?" İki elini de yüzüme koyup," Tabi ki de inanıyorum. Sadece rüya olabileceğinde söyledim. Her neyse, Dışarı çıkıp bakacağım. Sen burada kal." Çoktan sakinleşmiştim. "Bende geleceğim." Ayağı kalkıp Yağızın hırkasını üzerime çektim. Tam çadırdan çıkacakken elini önüme koyup gitmemi engelledi.

"Nereye küçük hanım?" Başımı sağ yatırıp, İşaret parmağımla dışarıya gösterdim. Kaşları havalanıp," Ya dışarıya mı çıkacağın." Dalga geçmesi hiç hoş değil. Hem bu vaziyetteyken.

"Tabi canım. Başka nereye gidebilirim ki. Uzay boşluğuna ışınlanma gibi bir özelliğim olmadığı için. Mecburen dışarıya çıkacağım." Başını sağ sola sağlayıp," Sen burada kalacağın. Ben dışarıya bakıp, Geleceğim." Bende onun yaptığı gibi başımı sağ sola sağlayıp," Hadi düş önüme. "Dedim.

"Ah Kiraz ah Bir kez olsun beni dinlesen ne olacak." Sinirle dışarıya çıktı. peşinden bende çıkıp koluna yapıştım. Sımsıkı tutunmuştum hatta tırnaklarımı bile batırdığımı diye bilirim. Bana bakıp gülmeye başladı. "Korkak kedi." Gözlerimi kısıp. Parmağımla kendimi işaret ettim, " Ben mi?" Etrafı bakıp, "Senden başka biri var mı ki burada?" Dişlerimi sıkıp," Sinir bozucu öküz." Dedim. Kolunu bırakıp hızlıca ondan uzaklaşmaya başladım. "Dursana. Ne sinirleniyorsun?" Hızlı adımlarla arkamdan gelmeye başladı. Tabi ya sorun bende var. Ne yani güzel bir uyku alsaydım. Gecenin bir yarısında kalkıp arıyoruz. "Neyi aradığımızı bile bilmiyo-" "Ruz." Kekeleyerek "Ya-yağız." Nasıl olur. Arkamdan elini belime sarıp kendisine çekti. "Bunun ne işi var? Elindeki balta mı? bismillah." Ona yaklaşmaya çalıştım. Elindeki baltayı üzerime fırlattı. Bağırmaya başladım. Yağız kolumdan tutup kendi tarafına çekti." Bir kere dur yerinde!" Bana bağırmasıyla gözlerim dolmaya başladı. En nefret ettiğim şey.

Cem," Ne oluyor. Bağıran kimdi?" Herkes uyanmıştı. Sofiya gözlerini ovalayıp bana kızgın bir şekilde bakıyordu. Sanki suçlu benmişim.

Bora," Siktiğimin şeye bak. Niye gecenin bu saatinde bağırıyorsunuz?" Kollarımı göğsüme birleştirip," Bende keyfimden bağırmadım Boracım." Başımla ağacın arkasını gösterdim. Boranın rengi attı. Gözlerini kapatıp sakin olmaya çalışıyordu. Sofiya cemin arkasına saklanıp kolundan tutundu.

Sofiya," Ela niye bu kadar korkutucu görünüyor?"

Yağız," Sanırım uyurgezer." Sofiya'ya dönüp," Belki de cin çarpmıştır." Dedim. Gerilmeye başladı. Cinlerden çok korkuyor, normal.

Cem," Kirazcım biliyorsun korktuğunu, Hem ormanın içindeyken böyle bir şey denir mi." Cemin sofiya'ya düşünüyor olmasını inanmasaydım. Onunda cinlerden korktuğunu var sayardım.

Umut'lu Vaka ( Düzenlenip Devam ediyor.)जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें