36. Bölüm: Frezya çiçeği

168 8 4
                                    

Bütün vücudum buz kesti. " Seni seviyorum." Diye tekrarladı. Bunların olmasını ben mi sebep oldum? 

Çenemdeki ellerini daha fazla sıktı. Yüzümdeki acı canımı yakmaya başladı. Korkmaya başladım. Yağız'ın dışında başka erkeğin dokunuşlarından nefret ediyorum. 

Kalbim hızlı çarpmaya başladı. "Seni seviyorum çilekli turtam." Murat'tın dokundu gibi dokunuyor. Gözyaşlarım akmaya başladı. Ellerini tutup çektim. Hızlıca geri çekildim. Elimi kalbimin üzerine koydum. Nefes almaya çalışıyordum ama bütün oksijen yok olmuş gibi. 

Kan çanağına dönmüş gözleriyle bana baktı. Bu Anıl değildi çok iyi biliyorum. Bana doğru Korkak bir adım attı." Gamze'm. Benim güneşim niye benden uzak duruyorsun?" Kaşlarım havalandı. 

Anıl beni Gamze'nin yerine koymuştu. Beni Gamze sanmıştı. Bu beni incitmedi elbette ama yaptı davranış incitti. Onun kokusunu, Sevgisini bende arıyor ama ben Gamze değilim. 

Gözyaşlarımı silip sakin kalmaya çalıştım ama beceremiyordum. O pisliğin iğrenç dokunuşları benim adeta geleceğimi mahvetmişti. Şuan ne çok Yağız'ın kollarını ihtiyacım var...

Anıl'a baktım, Gözlerim fal taşı gibi açıldı. Ağlıyordu. Büyük örgütün başı olan Anıl Lavandula; Ağlıyordu. Neden şaşırdım ki? Oda insan sonuçta Ağlayamaz mı? Ağlamak sadece kadınlara mı mahsus? Bence değil. Erkeklerde ağlaya bilir. O da sevdiğini kaybederlerse... 

Onları güçsüz göstermezler ne kadar sevdiklerini göstergesidir. Kısacası gerçek Adamlar.

Burnumu çekip yanına gittim.  Ellerimi omuzlarına koyup kendime döndürdüm. Onu bu halde yalnız bırakamam, asla olmaz.  

Korkarcasına sağ elini yüzüme koyup incelemeye başladı. "Benim güneşim nerelerdeydin?" Kalbim sızlamaya başladı. Şuan ağlayamam. Diğer elini başımın arkasına koyup kendisine çekti. 

Yıllarca özlemini şimdi çekiyormuş gibi. Bana sımsıkı sarıldı yarın yokmuşçasına. Gamze'yi çok özlemişti bunu anladım. Bu gece Gamze'nin yerinde olabilirim herhalde. Bir kaç dakikalığına mutlu olmasını sebep olabilirim. Evet gerçek değil ama bir kaç dakikliğine gerçek olabilir.

Geri çekilip iki elini de yüzüme koydu. Yüzünde tarif edilemez bir mutluluk var bunu yarın olmayacağını bilmek içimi parçalıyor. 

"Seni asla unutmadım ben." Gözlerini çekip dudağını yaladı. "Sana benzeyen birini tanıdım. Senin gibi; Dimdik duran, Ne kadar acı çekse hep Umudun peşinden koşan birini." yutkunarak. "Adı kiraz." Dedi.

Söylediği her kelime beni mahvediyor. Elini saçımda gezdirdi. "Güneşim saçını mı boyattın? Senin kömür siyahı Saçlarını kumrala mı boyattın?" ışık yoktun. Nasıl görüyor. Daha önce gördü için mi?

Nazik dokunuşlarıyla yüzümü dokunmaya başladı. Beni incitecek gibi. Yutkundum, Ağlamamak için dudaklarımı birbirine bastırdım. Anıl bu acıların hiç birini hakketmediğini biliyorum. 

Zorla tutum gözyaşlarım yanağımın üstünü ıslattı. Nazik dokunuşuyla, bir damla yaşı sildi. "Niye ağlıyorsun güneşim?" Güneşim diyordu ona, Oysa güneşi söneli yıllar olmuştu.

Dilimi yutmuştum konuşmaya cesaret edemiyordum. Sanki konuşsam onu öldürecek gibi. Beni tekrar kendine çekip sımsıkı sarıldı. Gamze'yi kaybetmemek için ömür boyu kollarının arasında tutacak gibiydi. 

Yüzünü boynuma gömüp derince kokumu içine çekti. Ona ben Gamze değilim diyemedim, Bu koku Gamze'nin olmadığını söyleyemedim. 

Hızlıca geri çekilip Şaşkınlık ve öfkeyle yüzüme baktı. Sersemleyerek bir adım geriye attı. "Sen..." Tepki veremeyecek kadar donmuştum. "Sen Gamze değilsin!" Diye bağırdı. Şimdimi bunu fark ediyor? Yıkılmışçasına bir adım daha geriye attı. Gözlerini yere çevirip, "Benim Gamze'm Frezya çiçeği gibi kokardı." 

Umut'lu Vaka ( Düzenlenip Devam ediyor.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin