28. Bölüm: üye

219 17 1
                                    

" Sakin ol her şey iyi olacak." Gözleri çökmüştü. Ne söylesek hiç umursamıyordu. Aklı sonuçta. Bende onun yerinde olsaydım aynı durumda olurdum. 

Yağızın yanına gidip, oturdum. Başımı omuzuna koyup, Gözlerimi kapattım. " Her şey iyi olacak demi?" Ne kadar ceme, İyi olacak desem de, Ben kendim tatmin olmuyorum. 

Derin nefes alarak omuzu kalkıp, indi." Öyle ummuyoruz. İnşallah  ikisi de iyi olur." Hiçte söylemek istemediğim  ama düşünmeden duramadım bir şey bu. 

"Yağız." 

"Efendim?" Boğazım düğümlenmeye başladı. Eğer söylersem öyle olacak gibi geliyor. Ellerimi tutup, "Merak etme. Öyle bir şey olmayacak. İkisi de yaşayacak." Konuşmadan beni anlamasını bayılıyorum. Ona gülümseyip, Başımı göğsüne koydum. Kulağımda hala sofiya'nın çığlıkları var. Eğer ayağı kayıp göle düşmeseydi, Belki şuan burada değildik. Herkes evlerinde olup, Hatta düğün hazırlıklarını bile yapmaya başlamıştı. 

Yağız," Nereye gidiyorsun?" Başımı kaldırıp yana döndüm. Tam önümde Cem vardı. 

"Camiye gideceğim. Elimden bir şey gelmiyor. En azından dua ederek bir katkım olsun."  Yağız başını tamam anlamında sağladı. Bende hızlıca ayağı kalkıp," Bende geleceğim." Cem bana bakıp," Gel sende. Daha fazla dua olsun. İyi olur." Ona gülümseyip, Diğerlerine baktım.   

" Hadi sizde gelin." Yağızın kolundan tutup kendime doğru çektim. Aynı şekilde Ela'da Boranın kolunu tutup bize doğru geldiler. Bora şaşkınlıkla bize bakıyordu. 

Bora," Ela. Sen Müslüman değilsin. istersen sen gelmeye bilirsin." Ela gülümseyip, "Arkadaşım için her şey yaparım. Eğer dua etmem gerekiyorsa onu da yaparım." Onu kimsenin sevmemesi imkansız. Bu kadar düşünceli biri olduğunu asla tahmin etmezdim. 

Cem," Cami altıncı katta." Deyip asansöre doğru ilerledi Bizde arkasından onu takip etmeye başladık. Asansörün düğmesini basıp açıldı. Hepimiz binip altıncı katta çıktık. 

Bora," Siz kızlar karşıya geçin. Bizde bu tarafa." Ela anlamayıp," Neden ayrılıyoruz."  Bora bize doğru yaklaşıp," Kızların ve erkeklerin namaz kılma yerleri ayrıdır. Daha sonra sana anlatırım." Ela'nın koluna girip "Abdesthane " Yazılan odaya doğru ilerledik. İçeri girdiğimizde pek kalabalık değildi. İki tane teyze vardı sadece. Sol tarafta boş olan abdest alma yeri vardı. Oraya ilerleyip oturduk. Şimdi buraya geldiğim
Peki Nasıl abdest alacağım ki. Keşke bir gün daha kursa gitseydim. En azından abdest almayı öğrenirdim. Ela bana bakıp, Ne yapacağımı bakıyordu. Adı üstünde Müslümanım. Allah affetsin. 

Bana doğru eğilip, "Kiraz. Niye buraya geldik? ve ne yapacağız?" En az onun kadar bende bilmiyorum.

"Şey. Abdest alıyorlar öncelikle." 

"Ee nasıl alacağız?"

"Bende işte onu bilmiyorum." Şaşkınlıkla bana bakıyordu. 

"Ne yapacağız peki?" Derin nefes alıp," Elimizi yüzümüzü yıkayalım. En azından bunu yapalım." Kollarımı sıvayıp, Ellerimi yıkamaya başladım. Ela bana bakıp aynı şekilde oda yaptı. Farklı bir şey yapmamı bekliyordu. 

"Kuzum. Abdest almayı bilmiyor musunuz?" Sağı dönüp konuşan kişiye döndüm. Teyzelerden biriydi. Çok tatlıydı. Yanakları kıpkırmızı, Grimsi gözleri insanı büyülüyor gibiydi. Başındaki eşarp biraz gerideydi. ellerini sağlayıp kurutu. Ne diyeceğimi bilemedim. Sanırım ilk kezdir utanıyorum. Eskisi gibi çekiniyorum. Ellerimle oynayıp, "Şey..." Gözlerimi aşağı dikip," Evet. Bilmiyoruz." Çenemden tutup yukarı kaldırdı. Bana kocaman gülümseyip, "Kuzum bilmemek ayıp değildir sormamak ayıptır." Bende aynı şekilde ona gülümsedim. Ela elini omuzuma koyup, Teyzeye baktı. "Peki bize göstere bilir misiniz?" Sevinerek. "Tatbikîde kuzum." Elimi sıkıp," Utanmana gerekecek bir şey değil bu." Deyip geri çekildi. Burnum sızladı. İçimde tarif edilemez çok güzel bir duygu oluştu. Hayatımın bir döneminde utanmama gerek olmayan yerlerde kendimi bitirdim. Keşke o an bu teyze olsaydı bu şekilde bana deseydi. Belki o olayları yaşayamazdım. Belki farklı olurdum.

Umut'lu Vaka ( Düzenlenip Devam ediyor.)Where stories live. Discover now