31. Bölüm: Bordo

271 20 12
                                    

Yüzümdeki yaşları hızlıca Silip ayağı kalktım. Her yerde karşıma çıkması artık sinirlerimi dokunmaya başladı. Gülümseyip," İyi misin?" Dedi. Şuan dalga geçiyor resmen. Yanına yaklaşıp," Niye her yerde sen karşıma çıkıyorsun? Ayıptır söylemesi Anıl bey." Kaşlarını çatıp sırıttı, "Ben mi karşına çıkıyorum? Kızım bela gibi yolumun üzerine çıkan sensin. Seni burada bu halde görünce bir sorayım nasıl olduğun diye."

Kafamı sağlayıp," Tabi canım. Zamanında ben adam taktırmıştım peşine." Kahkaha atıp," Kızım manyak mısın nesin sen? Yanlış anlama gibi üstüne yok. Zamanında olan şey zamanında kaldı şimdi gelip hesabını sorma."

Ona biraz daha yaklaşıp," Senle uğraşacak bir durumda değilim. kaybol!" Yüzünde alaycı bir sırıtış belirdi. Bir adım daha atıp bana yaklaştı aramızda sadece bir kaç santim fark vardı. " Seni o gün kurtardım diye teşekkür edeceğine gelmiş hesap soruyor. Neyin hesabını kızım soruyorsun?" Karşısında bir çocukmuş gibi davranması sinirimi bozdu. Karşısında; Her şeyden korkan, Çekinen, Kendi içine kapanık olan kız durmuyor. Yakasından tutup, Bağırarak " Şeref yoksunu! Kendini temiz gösterme." Deyip Geri çekildim. Şaşkın bakışlarla bana bakıyordu. Neye uğradın kendisi de şaşırmış durumda. Geri, geri gidip ellerini kabanın ceplerine soktu." Sevdiğim." Dedi.

Şuan yüzünü dağıtasım var. Mendebur. "Neden Yağızın bundan uzak durmamı söylediğini bir kez daha analdım. " Gözlerim fal taşı gibi açıldı. "Anıl'dan uzak dur." Demişti. Anıl'ın peşinden koşup kolunu tutum. Başını döndürüp bıkkın bir ifadeyle bana baktı. Sakin olmayı çalıştım. Yaptım bu hareketimi, Anlam verememişti. Farkına varmışım gibi hızlıca elimi kolundan çektim. Derin nefes alıp " Evlen benle." Dedim. Bir mala bakıyormuş gibi baktı. " Deli misin?" Yaptım şey ne kadar doğru olacağını bende bilmiyorum. Ama tek yol bu olduğundan eminim eğer intikam almak istiyorsam bunu yapmam gerek.

Soğuk rüzgarın adeta yüzümü parçalıyordu gibi. Burnumu çekip," Ciddiyim ben." Dedim. Kaşlarını çatıp," Neden senle evleneyim?" İçimde tekrar ağlama isteği geldi. Hıçkırıklarımı yuttum. Adamın oğluna, Evlen benle diyorum. Beni soktun duruma keşke göre bilseydin Yağız.

Gözlerimi yüzüne sabitleyip," İntikam için." dedim. Verdiğim cevaba karşı şaşkın olduğu kadarda sevinmişti açıkça yüzünden okuna biliyordu. En az benim kadar oda kızgın Yağıza karşı. Elimi uzatıp," Evlenelim o zaman." Dedim. Dudağın kenarı kıvranıp elimi sıktı. "evlenelim."

🌸🌸🌸

"Dediğim gibi. Her şey çok gerçekçi olacak. Bizden başka kimse bilmeyecek hatta benim yakın arkadaşlarım bile." Üzerindeki kazağın kollarını sıvamıştı. Tam karşımda oturup bana bakıyordu.

Öne doğru doğrulup," Bana neden güveniyorsun? Benim evime gelince hiç korkmadın mı? Yada benim farklı planım olursa hiç düşünmedin mi?" Asla aklıma gelmemişti bile. İnsan kırılınca her şey yapmaya hazır durumda. Bu ne olursa olsun.

Tıpkı onun gibi öne doğru doğrulup dirseklerimi dizlerimin üzerine koydum avuç içlerimin içine çenemi sabitleyip sırıttım. "İnsan dostundan hançer yiyince düşmanına sığınıyormuş derlerdi. Doğruymuş. Korkmak diyorsun bayım En büyük korkum nedir diye hiç sormadın. Aldatılmaktan korkan biriydim. Aldatıldım. O yüzden artık korkmak gibi bir lüksüm yok." Kaşları havalanıp başını sağladı. Ayağa kalkıp cam bölmeli vitrinin yanına gitti. İçinden Eline şarap şişeni alıp bir bardağı döktü az denilmeyecek bir yudum alıp bana doğru döndü,

"İster misin?" Hayatımda içmedim. İğrenç bir şey bu demiştim hep. Yüzümü ekşitip, "Aman kalsın istemem." Omuzlarını kaldırıp indirdi, "Sen bilirsin. Petrus Şarabıydı. Yılda sadece 2.500' Tane üretiliyor Çok nadir olan şey bu. Hala içmek istemiyor musun?" Şuna bak. Bir yemek olsaydı asla hayır demezdim. Ayağı kalkıp yanına gittim. "Limonlu kek olsaydı severek yerdim. Asla bunu içmem bir limonlu kek kadar etmiyor." dedim.

Umut'lu Vaka ( Düzenlenip Devam ediyor.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin