Bölüm 14 - Vicdan azabı

21.4K 108 2
                                    

Hazırlığın son demlerine gelmiştim artık. Yaşadığım olayların üstünden de birkaç hafta geçmişti. Düne kadar her gün Esra'dan mesaj ve telefon aldım, hiçbirine dönüş yapmadım. Artık sabrımın sınırlarının aşılacağı vakit  geliyor diyordum ki bugün telefonum hiç çalmadı. Yine de erken sevinmek istemiyordum, çünkü bugüne kadar bana nefes aldırmayan kız birden neden suspus olsun ki ?

Yurttaydım, günlerden cumartesi. Tolga'nın saçmalıkları ve şaklabanlığı artık bana iyi geliyordu. En azından kafamı dağıtmama yardımcı oluyordu. Akşam olduğunda ise, Çılga'dan bir mesaj aldım.

Esra'nın çok kötü olduğunu, şuan yanında olduğunu ve son bir isteği olduğunu eğer yaparsam bundan sonra beni bir daha rahatsız etmeyeceğini yazmış. Cevap atıp atmamakta kararsız kaldım. Üzerinden 1 saate yakın bir zaman geçti ve dayanamadım. Madem beni bir daha rahatsız etmeyecekti bunu değerlendirebilirdim. Neymiş son isteği tarzında cevap attım ve anında mesaj geldi. Çılga'ya söylemiyormuş sadece bana söyleyebilirmiş. Ben de mesaj yerine bu sefer arayıp öğrenmek istedim.

"Merhaba Çılga, neymiş son isteği maden gelsin söylesin ben yurttayım."

"Şuan senin yurdunun önündeyiz zaten, aslında yarım saattir burdayız,arabadayız senden haber bekliyoruz" dediği an kapattım ve üzerime hırkamı geçirip aşağıya yollandım.

Yanlarına geldiğimde arabadan indiler ve Esra bana doğru bir hamle yaptı. Elimle uzak dur dercesine engelledim. 

"Neymiş son isteğin?"

"Şey, Çılga sen biraz arabada bekler misin? Özel olarak müsadesi olursa konuşalım Mert'le."

Çılga bana bir bakış attı ve onayladığımı görünce arabaya girdi. Esra yanıma geldi ve "Biraz yürüyelim mi ?" diye sordu. Onayladım ve yürümeye başladık. Uzun bir sessizlikten sonra konuşmaya başladı. 

"Bu zamana kadar, hep seni sevdim ve sana hiçbir zaman ihanet etmedim. Lakin hayatımda ilk defa böyle bir hata yaptım. Onu gerçekten de çok sevdim. Ama bu seni sevmediğim anlamına gelmiyor. Evet sana ihanet ettim bunu kabul ediyorum, ama bu ihanet beni ne kadar yaraladı bilemezsin. Hayatımda yapmam diyebileceğim birkaç şeyden birini yaptım ve bunun için utanıyorum. Seninle o kadar çok özel şeyler yaşadık, hiçbirinden pişman değilim, ama bunu yaptığım için pişman oldum. O insanı ne kadar çok sevdiysem de, sana bu ihaneti yaptığım için kendimi affedemedim ve bu durumu ona izah ettim. O da benim hatalı olduğumu ve hayatımda biri olduğunu bilseydi benimle bir ilişkiye asla başlamayacağını söyledi. Ve beni terk etti. Gerçekten adamın hası olduğunu bugün öğrendim ben. Seni aldattığım adam bugün beni aradı ve senin numaranı istedi. Bende neden olduğunu sordum. Bana seninle konuşmak istediğini ve senden helallik almak istediğini, çok üzgün olduğunu, herşeyden habersiz olduğunu ve bu veballe yaşamak istemediğini söyledi."

Biraz bekledikten sonra devam etti.

"Evet, benim gibi aşağılık bir insandan duymanın şaşırtıcı geleceğini düşündüğün şeyler söylüyor olabilirim fakat, benim senden son isteğim onunla görüşmen. Hiçbir şey demesen bile onu dinlemen. Beni affetmeni beklemiyorum ama belki o kadar yanlışın içinde iyi birşeye aracı olursam biraz olsun kalbim rahatlayacak Mert."

Duyduklarım beni şaşırtmadı dersem yalan olur. Biraz düşündüm yolda yürürken, biraz Çılga'dan uzaklaşmıştık ve geri dönüş yolundaydık. 

"Peki, ara gelsin söyleyeceklerini dinleyeceğim ve bir daha seni görmek istemiyorum. Adını duymaya bile razı değilim. Tamam mı ?"

Gözleri doldu, ilk defa onu bu şekilde görünce içim titremedi. Haline üzülmedim, canım yanmadı. 

"Peki." dedi sadece. 

Çılga'ya yaklaşmıştık ki telefon konuşmasını gerçekleştirdi. Çocuk 1 saate yanımızda olacağını söylemiş, adresi felan verdi. 

"Ben üstüme birşeyler giyeceğim" diyerek yurda çıktım. Mayıs olmasına rağmen rüzgar ürpertiyordu insanı. Tolga ne olduğunu sorduğunda söyledim. "Ben de geleyim mi senle?" diye sorduğunda şaşırdım, çünkü ondan böyle ince cümleler duymak imkansızdır. "Gerek yok" dedim ve indim aşağıya. Biraz bekledikten sonra da çocuk yolun karşı tarafından geliyordu. 

Yanımıza geldi ve kendini tanıttı. 

"Merhaba, ben Hakan." elini uzattı ve sıktım. 

"Kim olduğunu biliyorum, şu söyleyeceklerine geçelim vaktim az" dedim.

"Geçelim geçmesine de ben bu kızı görmek istemiyorum, mümkünse yalnız konuşalım olur mu ?" dedi. 

O an Esra yine göz yaşlarına boğuldu, ben de olur anlamında salladım kafamı ve biraz önce Esra ile yürüdüğümüz yoldan bu sefer Hakan'la yürüyorduk.

"Öncelikle yaşananların malum olduğunu düşünüyorum, o yüzden hepsini baştan anlatmayacağım. Lakin rahatsızım Mert. Seninle konuşmadan rahatlayamayacaktım ve belki bu hayatta en çok sevdiğim ve en çok nefret ettiğim insandan birşey istemek zorunda kaldım. Esra'nın başka bir insanla ilişkisi olduğunu bilsem, bırak bu kadar bağlanmayı onunla konuşmazdım bile. Belki bu hikayede en masum olan taraf benim, ama rahat değilim işte. Benim hakkımda neler düşündün bilemem, ama ben olsam her türlü şeyi düşünürdüm. Belki benim ayarttığımı, bile bile ona kendimi sevdirdiğimi düşünüyor olabilirsin. Ama hayır! Ben gerçekten böyle olsun istemezdim ve senden özür dilemeye geldim. Aldatılmanın ne demek olduğunu çok iyi bilirim ve yaşadığın hayal kırıklığını anlayabiliyorum." 

Tam ağzımı açacaktım ki eliyle beni durdurdu.

"Allah aşkına bitireyim izin ver. Konuyu öğrendiğim anda Esra ile olan ilişkimi kestim. Ben artık yuva yıkan biriydim çünkü. Ve ben böyle bir konumda olmak istemiyorum. Eğer istersen aranızı bile düzeltmeye çalışırım lakin istemezsin diye düşünüyorum. Lütfen, kendimi sana affettirebilmek için yapabileceğim birşey varsa söyle. Beni bu vicdan azabından kurtar" dedi ve gözleri dolmaya başladı. 

Karşımda koskoca bir adam, tanımadığım bir insan söyledikleriyle beni hayrete düşürüyordu. Adam ağladı ağlayacak neredeyse, böyle temiz insanlar kaldı mı Allah aşkına? 

"Hakan kardeşim seni tanımam etmem, lakin samimiyetine güvenmek istiyorum. Söylediğin herşeye inanmak istiyorum ki ben aldatılmış biri olarak artık kimseye güvenemem kolay kolay. Açıklamaların için teşekkür ederim ama olan oldu. Hem bana hem sana oldu. Burda ikimizde suçsuzuz. Ben çok sevdim, görüyorum ki sen de öyle. Ama bu saatten sonra benim hayatımda bırak Esra'yı, başka bir kız olamaz. En azından uzun bir süre olamaz. Ben yıldım artık anlıyor musun ? Esra'dan önce de aldatıldım, şimdi de. Sana tavsiyem dikkat et bundan sonra, kalbin kırılmasın. Söylediklerin için de teşekkür ederim. Şuan mutluyum inanır mısın ? Hem Esra'yı bir daha görmeyecek olduğum için, hem de hayal ettiğimden çok farklı bir Hakan ile konuştuğum için. Teşekkür ederim." dedim ve elimi uzattım. 

Tereddütsüz, sıktı elimi. 

"Hakkını helal et Mert kardeş, ben de burada öğrenciyim ve eğer sana bazı insanları hatırlatmayacaksa, seninle arkadaş olmak görüşmek isterim. En azından tanımak isterim. Konuşmayı kabul ettiğin için teşekkür ederim, Allah senden razı olsun" dedi ve yanımdan ayrılmaya yönelik arkasını döndü. 

"Numaranı bırak ki sana ulaşayım." dedim.

Sanki bir çocuğa ufacık bir hediye vermişim gibi, gözleri parladı bana döndüğünde. 

"Eyvallah kardeşim, söylüyorum yaz." 

Aldım numarayı ve tekrar tokalaşıp ayrıldık. Geldiği yoldan geri dönmek üzere yola koyuldu. 

Ben de arabanın yanına geldim ve Çılga'nın oturduğu tarafın camına tıklattım. Çılga camı açtı ve bana baktı, aynı şekilde Esra da. 

"Nasıl bu zamana kadar arkadaşımsan, bundan sonra da öylesin. Seninle bundan sonra da görüşmeyi çok isterim. Eğer sen de istersen zaten numaramı biliyorsun. Kendine dikkat et" dedim ve Esra konuşmaya yeltendi. Anında ayaklandım ve tek kelime etmeden, yüzüne bile bakmadan yurda çıktım. 

Şaşırtıcı derecede rahatlamıştım. Aylar sonra gelen huzurla doldurdum ciğerlerimi ve artık yeni hayatımı kucaklamaya hazırdım... 

Üniversite (+18)Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz