Bölüm 27 - Alt üst olmuş bir hayat.. (+18)

37.8K 122 29
                                    

Merhaba sevgili okurlar, bugün çok farklı bir bölümle karşınızdayım, bu bölümde bir kaç duyguyu aynı anda yaşayacağınızı tahmin ediyorum. Aslında bu bölümü yazarken de bir kişiden ilham almadım diyemeyeceğim, özellikle son bölüm için.. Her neyse, bu bölüm her zamanki bölümlerden çok çok daha uzun oldu, en azından bu bölüm sonunda kısa olmuş lafını duymayacağımdan eminim. Malesef her insan bizim istediğimiz karakterde olamayabiliyor. Okurken bunu da aklınızdan çıkartmayın. İyi okumalar, değerli yorumlarınızı bekliyorum..

Başım öylesine ağrıyordu ki, beni bu sabah uykumdan uyandıran o oldu. Dün gece arkadaşlarla toplanıp sadece ikişer bira içmiştik halbuki. Ve inanmazsınız belki ama içmemizin sebebi Tolga'ydı. İlk defa belki de Tolga'da kendimi görmüştüm, soru soruyoruz cevap vermiyor, neyi olduğunu söylemiyor ve sus pus oturuyor. Artık dün akşama doğru ben bunu ağlarken bulunca olayı ele almak zorunda kaldım. 

"Lan oğlum noluyor? Ailevi mesele felan mı? Anlatsana çıldırtma adamı!"

Belki bir saatlik çabalamamın sonunda ağzından kaçırıverdi. Sürekli "Ben şimdi napıcam"ların arkasından  dilinden döküldü. 

"Oğlum ben çok sevmiştim be!"

Saatlerce konuştuk, daha doğrusu o anlattı ben dinledim. Bölmek veya kesmek şu anda yanlış olurdu. Ne kadar duyduklarım karşısında şoke olsam da, aslında yaşam tarzını hiç tasvip etmediğim ve çoğunlukla pek de sevmediğim Tolga'nın neden bu halde olduğunu az çok anladım. 

Bizimkisi daha lisenin ikinci yılında kendi döneminden bir kıza tutulmuş. Lakin bu kız hani genelde liselerde olur ya adı çıkmış kızlardan bir tanesiymiş. Çok konuşkan olmayan güzel mi güzel olan popüler kızlardan.Arkadaşları ne kadar uyarsa da kan deli akıyor tabi o dönemlerde, bir gün cesaretini toplamış ve gitmiş kızla konuşmaya. O gün sakin ve hanım hanımcık görünen kız Tolga'yı baya aşağılamış. İşte sen kimsin de bana çıkma teklifi ediyorsunlar, bilmem neler. 

Tolga'nın kalbi o gün çok yaralanmış lakin alacağı en büyük yaranın yanında daha bu hiçbir şeymiş.  Neredeyse altı aya yakın bu kızın peşinden koşmuş, en sonunda ise kendini kabul ettirmiş. Ve anlatırken o kadar gözleri parlıyordu ki Tolga'nın, o kızın da bir süre sonra gerçekten onu sevdiğine inanmıştım. Uzun süren bir ilişkileri olmuş, lise son sınıfa kadar. Bu süre zarfında kızı tüm sözlere rağmen sevmeye devam etmiş, kötü söz söyleyenlerin hep karşısında durmuş. Onu sahiplenmiş, gelecek planları yapmaya bile başlamış. Ve bir gün,

Kızın kankası olan ve gerçekten sözüne itibar dahi edilmeyecek birisi olan kız, Tolga ile konuşmaya gelmiş. 

"Bu zamana kadar sana anlatmaya çalıştık, hepimize karşı geldin, onun öyle bir insan olmadığına kendini inandırdın. Şimdi git de gör gerçekleri!"

Kıza bağırmış çağırmış hatta küfretmiş ve yollamış yanından. Lakin içine düşen kurt onu kemirmeye devam ettikçe rahat edemeyecekmiş. Kızın söylediği yere gitmiş ve biricik aşkı, sevgilisini bir erkeğin yanında görmüş. Tamam olabilir demiş kendi kendine, belki arkadaşıdır demiş ve onları takip etmeye başlamış. Her zaman olduğu gibi bir kez daha yanılmayacağından eminmiş, kızı tekrar aklayacağından da. Bir pansiyon gibi bir yere gelmişler ve dışarıda bekleyip beklemeyeceğine karar verme aşamasında kalmaktansa ne olacaksa olsun demiş ve dalmış içeri. Pansiyon sahibinden zorlaya zorlaya içerideki kızın kardeşi olduğuna ikna etmeye çalışıp odasını öğrenmeye çalışmış. Sonunda parayla bu işi çözmüş ve odalarına kadar gitmiş. Sonrası kolaymış tabi, kapıyı çalması yetmiş. 

Kız kapıyı üzerinden sadece bir bornozla açınca, başından aşağı kaynar sular dökülmüş. Oğlan duşa girmiş, belli ki işini bitirmiş. Kız yalvar yakar etmiş ama artık neye yarar?

Üniversite (+18)Where stories live. Discover now