Üniversite (+18)

Bölüm 36 - Tek Beden. (+18)

Öncelikle 500k okunma ve görüntülenme sayısına ulaştığımız için herkese teşekkür ediyorum. Bu hikayeyi yazmak için izin aldığımda gerçekten böyle bir noktaya geleceğini düşünmemiştim. Hiç bir zaman aman hikayem şöyle okunsun, aman çok harika işler yapmalıyım gibi bir düşüncem olmadı. İçimden nasıl geliyorsa öyle yazmak istedim. İlginiz ve alakanız için teşekkür ederim. Biliyorum, hiç bir zaman iyi bir yazar olup bölümleri kısa aralıklarla yazamadım. Keşke uygun vakitlerim çok olsa da yazabilsem.. Belki de yavaş yavaş hikayemizi sonlandırmalıyım, böylece güzel okurlarımı da çok fazla bekletmemiş olurum. Düşüncelerinizi merak ediyorum, bana normal mesaj yoluyla aktarabilirsiniz. Zaten büyük bir kısmı yaşanmış olaylar olduğu için hikaye belli bir yere kadar gidebilecek. Şimdiden iyi okumalar, uzun zamandır sözünü verdiğim +18 bölüm ile karşınızdayım..

"Bak canım, ayın belli bir bölümünde, özellikle de adetinin bitmesine yakın resmen ruh halin değişiyor. Tamam, bu hoşuma gitmiyor değil, ben de sevdiğimle bir şeyler yaşamak isterim ama biliyorsun durumları, yani kötü şeyler yaşamışsın ve benimle ilk seferinin güzel olmasını istiyorum. Pişmanlığın olmadan..." dedim.

Gözlerimin içine baktı, beni anladığını hissedebiliyordum.

"Hadi o zaman yapalım ben hazırım." dedi ve üstüme çıktı. 

"Hooayyydaaaa, bon no dodom şomdo sono?" bu esnada dudaklarıma yumulmuştu. 

"Ama hayatım bilmiyorum, seninle uzun bir vakit geçirdikten sonra artık bazı şeyleri bastıramıyorum. Çikolata bile kesmiyor bir yerden sonra ne yapayım?" dedi Ayşen. 

"Kesmez tabi, çikolata yenir mi? Sırf enerji ya o herhalde azarsın." bu kelimeyi ilk defa kullanmıştım ona karşı. Yanaklarıma kan hücum ediyordu sanki. 

"Uuu, Mert bey azmak falan, ne biçim kelimeler öyle." ardından boynumdan öpmeye başladı. 

Uzun uğraşlar versem de ikna edemedim. Sonunda beni soymayı başarmıştı. Hızlıca kendi de soyundu, yangından mal kaçırıyorduk çünkü. Ben de moda girmedim dersem yalan olur. 

Daha sonra baktık ki, adeti tam olarak bitmemişti. Hala sevgi pıtırcığı kanalımız kan ağlıyordu. Ben de kesin bir şekilde olmaz deyip bitene kadar beklememizin gerektiğini söyledim. Büyük bir hayal kırıklığına uğramıştı. 

"Ama dün çok az gelmişti yaa, neden böyle yapıyorsun kukiciim ha ? Bak ne güzel şeyler düşünüyordum oysa.." dedi.

"Sen şeyinle mi konuşuyorsun canım?" diye sordum.

"Evet ne var yani konuşamam mı?" dudaklar büzüldü yine. 

"Allah muhabbetinizi arttırsın o zaman ne diyeyim." büzüşmüş dudaklarına ufacık bir buse kondurmayı ihmal etmedim. 

Biz de bir kaç gün sonrasını bekledik tabi. 

Bu zamana kadar birliktelik yaşadım elbet. Ayşen'in de her yerini görmüştüm sonuçta, ama nasıl desem yine de onu çok farklı bir şekilde arzuluyordum. Ona karşı olan arzum hiç bir zaman değişmemişti. Ama onun incinmesini ve üzülmesini istemiyordum. Çok kıymetliydi. Çok fazla. 

İki gün sonra yanıma geldiğinde,

"Mustafaları bu akşam dışarı göndersene, dün bitti galiba hiç bir şey gelmedi." dedi.