Bölüm 20 - Hayata Dönüş..

11.8K 93 10
                                    

2 gün sonra...

Neler yaşadım, kime ne yaptım ne söyledim bilmiyorum. Ruh gibi gezindim sadece. Ayşen bir yandan mesajlar atıyor, arıyor, bana ulaşmaya çalışıyor ama ben hiçbirşeyle ilgilenemiyorum. Tekrar ve tekrar psikolojim en alt seviyeye indi. 

Aslında herşeyin doğrusunu biliyorum. Düşünüyorum ve mantıklı kararlar alıyorum, sadece bunları uygulayamıyorum. Şuan iki gündür Ayşen'e yaptığımın hata olduğunu biliyorum. Kim bilir ne hale geldi ama cevap veremiyorum, hareket dahi edemiyorum. Annem hastalandığımdan şüphe etmeye başladı ama bu bile umrumda değil. 

Birşeyler yapmalıyım.. Her çaresiz ve acınası duruma düştüğümde böyle olacaksam ben çok uzun yaşamayacağım. Artık büyümeliyim, kontrolü ele alıp meydan okumalıyım. Bu hayat her zaman yüzüme gülmeyecek ve ben güçlü olmak zorundayım. Beni herşeyden çok seven bir ailem ve kız arkadaşım var, sağlığım yerinde ve ben şükretmiyorum. Yazık, bazen kendimi tanıyamıyorum. Ne halde olan, ne kadar çaresiz insanlar var ve benim çektiğim sıkıntılara, acılara bak. 

Bugün uyandım ve karar verdim, artık herşey çok farklı olacaktı. Baktım telefona yine sayısız mesaj ve cevapsız arama. Tek tek yazdıklarını okudum, beni o kadar merak etmiş ki, sonunda kızmış bana. Aptal Mert...

"Seninle konuşmam gerek, ama telefonda konuşmalıyız mesajla olmaz. Anlatacaklarım uzun." diye mesaj attım. Dakika geçmeden cevap geldi. 

"Dua et de anlatacakların kayda değer birşey olsun, yoksa seni hiç affetmeyeceğim. Müsait olduğumda ben seni ararım." 

Beklemeye başladım, vakit geçmiyordu odamda dolanıp duruyordum. Bir kaç arkadaşım sahile çağırdı, annem kolumdan tutup dışarı attı resmen beni. Herneyse, gittik oturduk kumların üstüne, onlar da endişe etmiş biraz tabi. Ben de onlara daha sonra anlatacağımı söyleyip geçiştirmek istedim. Elimde telefon bekliyordum.

Sonunda titremeye başladı, biraz zaman geçti açtım. Canımın sesini duydum, böyle boğazımdan mideme karnıma kadar bir sıcaklık yayılmaya başladı ki anlatamam. Nasıl özlemişim...

Sesi o kadar sakin geldi ki, sanki hiçbirşey olmamış gibi.. 

Yaklaşık bir buçuk saate yakın telefonda herşeyi ama herşeyi anlattım. Zaten geçmişimizi biliyoruz birbirimizin. Dinledi de dinledi. Sonunda konuşmaya başladı. 

"Seni tanıdığımdan beri sıradışı bir hayat yaşıyorum. Ve bu bundan sonra da bu şekilde olacağını gösteriyor. Senin orada olmanı istemiyordum, hem psikolojin hem de kendi bencilliğimden. Ama artık diyorsun ki eski sevgilin burada olacak. Bak Mert, bunun seni niye bu kadar etkilediğini anlamaya çalışıyorum. Biliyorum çok şeyler yaşadın, hazmetmesi zor olan şeyler. Ama şuan hayatında ben varım, her kimle ne kadar şey paylaşırsan paylaş, geçmiş artık geçmişte kaldı. Ben sana ne dedim? Seninleyim, her ne olursa olsun her koşulda her olayda. Bu kızın gelmesi burada olması benim için sorun değil ama sen de bu kadar kafana takma. Ne yani gezerken, mahalle mahalle adım atarken sağına soluna mı bakıcaksın? Her adımda huzursuz mu olacaksın? Okuldayken denk gelme korkusu mu yaşayacaksın? Sadece kendine eziyet edeceksin, sonra bana yansıtacaksın. Yansıt umrumda değil ama ben senin üzülmeni istemiyorum. Bu şekilde yaşamaya devam etmenin ne sana ne başka kimseye bir faydası yok. Ayrıca eski kız arkadaşınla görüşmene kızmadım dersem yalan söylemiş olurum. Ama bir yandan da tepkini çok açık bir şekilde koymana sevindim. 

Hasta oldun sandım, telaşlandım ya da birine birşey oldu yani aklımdan neler geçti biliyor musun gerizekalı? Bir daha bana böyle birşey yapma. Beni habersiz bırakma, nefessiz bırakma yemin ediyorum geldiğinde seni kendi ellerimle gebertirim."

"Özür dilerim, biliyorum yaptığım çok az şey hata değil. Ama oldu da denk geldik, ne olucak? Ya benimle tekrar iletişime geçerse? Ya canımızı sıkarsa? Lütfen ama, bu duruma gelmem de benim yüzümden değil, artık istemiyorum anlamıyor musun? Bana bunları yaşatanların adını duymak, yüzünü görmek, aynı havayı solumayı bile istemiyorum." 

"İyi gerizekalı, git öldür kendini de beni de. Azıcık beni düşün, iyi günde herkes iyi ben sana destek olmaya çalıştıkça hala bunlara kafanı tak. Alışacaksın orada da burada da onunla denk geleceksin ama göğsünü gere gere elimi tutacak ve bırakmayacaksın. Madem bu kadar çok bağlandın bana başkası olmayacak aklın, kalbin benimle mühürlendi madem bir başkası canını sıkmayacak. Ben her zaman senin yanında olacağım. Kendini toparla biraz ondan sonra görüşürüz. Ne kadar sürerse sürsün, ben bekleyeceğim." 

"Teşekkür ederim sevgilim, beni sensiz bırakma. İstemiyorum zaman felan, hatta nefret ediyorum. Senden ayrı geçirdiğim her zamandan nefret ediyorum. Seninle daha güçlü olacağımı biliyorsun, aşkınla sevginle o güzel bakışlarınla hayatıma hayat kattığını biliyorsun. Seni çok özledim. Akşam müsait olursan kamerada göreyim mi seni?" 

"Immmm, bir düşünmem lazım gerizekalı. Bakalım seni görmek istiyor muyum bunun bir çözümlemesini kendi içimde yapmalıyım." 

"Bana gerizekalı demekten vazgeç, seni çirkin suratlı."

"Ben miyim çirkin suratlı pisliiiiik? Demek böyle düşünüyorsun hakkımda haa? Sen benim o çirkin suratımı zor görürsün bundan sonra."

"Aşkııııım inat etmeee, özledik diyoruuuz."

"Eşşek kafalı! Ben de seni özledim, görüşürüz şimdi annemle pazara çıkıcaz, haberleşiriz olur mu?"

"Tamam sevgilim, iyi ki varsın."

"Tabiki iyi ki de varım."

"Tamam Ayşencim, şımarma hadi görüşürüz."

"Babaaaaay." 


Sonunda kendimi iyi hissediyordum, biraz daha iyi. Telefonu kapattığımda tekrar çaldı, hayret arayan Tolga'ydı. 

"Alo?"

"Napıyosun gerizekalı? Özledin mi beni?"

"Hayırdır ya? Bugün herkes gerizekalı diyor bana? Noluyor lan?"

"Sayın şapşik oda arkadaşım, senin gerizekalı olduğunu herkes biliyor, herneyse nasıl gidiyor?"

Bir süre de Tolga'yla konuştuk, onu bile özleyeceğim aklıma gelmezdi. Bu gün sanki herşeye yeniden başlıyordum. En azından bugünlük kimse umurumda olmayacaktı. 

"Beyler, akşam mekana geçiyor muyuz?"

"Geçeriz kardeşim, hayırdır döndün mü aramıza?"

"Akşam çok sapıtmamak kaydıyla içkiler benden!"

"Kardeşlerin hası - en hakiki kardeşim - adamın dibi" gibi naralar atan arkadaşlarımın eşliğinde sahilde dolaşmaya başladık. 

1 ay sonra..

Herşey hazırdı dönüş için.. Artık sevdiğime kavuşma vakti gelmişti. Valizimi arabaya koyduk bir iki ıvır zıvırı getiriyordu babam. 

"Oğlum niye erken gidiyorsun böyle anlamış değilim?" dedi annem. 

"Anne bu sene bölüme geçiyorum artık, biraz erken gidip hazırlık yapmam lazım. Bir sene rahat geçti, artık bazı şeyleri sıkı tutmam lazım değil mi ? "

"Aferin benim oğluma, kuzum benim. Her gün beni arayacaksın tamam mı ? Rapor vereceksin." 

"Anne her gün ne konuşacağız Allah aşkına?"

"Birtanecik oğlum var, kardeşini kaybetmeseydik o da olacaktı ama artık hayatımızda biriciğimiz herşeyimiz sen varsın. Konuşacağız diyorsam konuşacağız!"

Annem noktayı koymuştu, koyarken de gözleri dolmuştu. Emindim, bu okul ne kadar sürerse sürsün beni yolcu ederken hep ağlayacaktı. Ayrılık bana da dokunmuştu ama otobüs hareket edene kadar tuttum kendimi. Onlara el salladıktan sonra bıraktım kendimi. Ne kadar dönmek istesem de ailemden ayrılmak üzmüştü.. 

Geliyorum sevgilim, artık kollarına geliyorum...

Yazım hataları için özür diliyorum, çok yoğunum ama çok beklettim hemen yazıp işime geri dönüyorum. İyi okumalar. Artık kavuşma vakti. :)

Üniversite (+18)Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt