Bölüm 35 - Barış..

5.7K 48 14
                                    

Yaşadıklarımdan pişmanlık duymuyorum. İlk tanışıklığımızda evet, itiraf ediyorum ondan hoşlanmıştım. Ama onun sevgilisi vardı, hem de en yakın arkadaşlarımdan biri. Daha sonra ona karşı hissettiklerimi mecburen bastırmak zorunda kaldım. 

Aradan geçen uzun sürede zaten onunla iki iyi arkadaş olduk. İnkar etmiyorum; bazen bir gülümsemesi, bana yakın davranması, bana her konuda yardımcı olması, olmaması gereken veya son bulması gereken dürtülerimi ve hislerimi tetikliyordu. Ama artık olmazdı, oluru yoktu. Çünkü onun artık çok daha güzel bir ilişkisi vardı. Evet, dışarıdan bakıldığında herkesi kıskandıracak kadar güzel bir ikili olmuşlardı. Birbirlerini her konuda tamamlıyorlardı, hem dış güzellik olsun hem de iç güzellik. Ben onu artık arkadaşım, sırdaşım ve en yakınım olarak kabul ettim. 

Bu bende huy mu oldu bilemiyorum. Dışarıdan bakıldığı zaman insanların onaylamayacağı bir şey olduğu kesin. Ama insan kalbine çok zor söz geçiriyormuş. Bu sefer de arkadaşım dediğim insanın en yakınına tutuldum. Daha önceleri görmüştüm bir kaç kez. Beğenmiştim yalan yok, ama hala içimde arkadaşıma olan duygularım bazı şeyleri görmemi engelliyordu. Daha sonra bu duygularımı tamamen bastırdığımda yeni yollara girmenin zamanı gelmişti. Şansa bakar mısınız? Bu sefer tutulduğum kişinin de başı bağlı. Belki de hastalık oldu bende.. Sevgilisi olmayanlara değil de, sevgilisi olanlara bağlanıyordum. 

Ya da sadece şanssızlıktı benimkisi, kimi sevsem sıra bekliyordum sanki. Kaderim böyleydi belki de. Evet, hala kim olduğumu anlamamış olabilirsiniz. Ama birazdan her şey açığa kavuşacak. Hayatımda ilk defa gönül işlerim yolunda gidecek gibiydi. Son sefer yaşananlardan sonra bir türlü toparlayamadılar. Sürekli ayrılıp barıştılar ve sonları iyi olmadı. 

Tolga ve Eylül'den bahsediyorum. Ayrıldıklarını öğrendim elbet, ama bir türlü Tolga ile konuşacak cesareti bulamadım kendimde. En azından kısa bir süre için bu böyle oldu. Ayrıca sevgilisinden yeni ayrılmış birine hemen gitmek ne kadar mantıklı bilmiyorum. Ayrıca bir de Mert faktörü var. Tolga ile görüşmem onu ne şekilde etkiler bilemiyorum. Ama kalbimin sesini dinledim en sonunda. 

Onunla konuştum, duygularımı açıkladım ve tabiki bunu büyük bir mahçubiyet içinde yaptım. Beni terslemedi, hiç bir şekilde kalbimi kıracak bir şey söylemedi, aksine beni anlarmış gibi bir hali vardı. Güzel bir kız olduğumu biliyordum, en azından çirkin sayılmazdım. O da bana bunları güzel bir şekilde ifade etti. Ama böyle bir şey olacaksa bile zamana ihtiyacı olduğunu söyledi. Haklıydı, ben biraz beklesem bile biten güzel bir ilişkinin verdiği hasar kolay iyileşmiyor. 

Bu zaman zarfından birbirimizi tanımaya başladık, böyle konuşmuştuk. Anlaşamazsak zaten hiç bir şey başlamadığı için sorun olmayacaktı. Tabiki bu durumdan Mert'e söz edememiştim. Ayşen'le çok mutluydu ve vereceği tepkiyi kestiremiyordum. Ama öyle bir vakit geldi ve Tolga bana hiç beklemediğim bir anda çıkma teklifi etti. Çıkmamız işte bu şekilde başladı. 

Cicim aylarımız çok güzeldi, Tolga da en az Mert kadar kibar ve anlayışlıydı. Mert'in ilk başlarda anlattığı çocuktan eser yoktu sanki. Belki de onu bu şekilde iyileştiren Eylül olmuştu, bilemiyorum. Eğer öyleyse de Eylül'e minnettar kalmam gerekirdi.

Ne kadar yakışıklı veya güzel olursanız olun kalbiniz iyi olmadıkça ne bileyim bazı şeyler olmuyor. Bir ilişkinin yürümesi için fedakarlık, saygı ve güven olmazsa olmazlardır. Sevgi bunlardan sonra gelir ve hiç bir sıkıntısını da yaşamazsınız. İlişkide en azından bir kişinin alttan alma huyu olması gerekir. Çünkü bu sefer en ufak bir anlaşmazlık bile sizi çok farklı yerlere götürebilir. Çoğu ilişkimde malesef anlaşma sorunu çok çektim. Bir iki eski sevgilimle de beraber olmuşluğum var. Ama cinsellik malesef bir çok sorunu çözmüyor. 

Madem anlaşamıyordun neden birlikte oldun ya da neden sevgili oldun diyebilirsiniz elbette. Ama işte olanın önüne geçemiyorsunuz bazen, sanki onu yaşamanız ve tecrübe etmeniz gerekiyormuş gibi. Kötü şeyler de yeri geldikçe yaşanmalı ki daha sonra o konuda tecrübeniz olsun. 

Neyse, asıl konumuza gelirsek en azından benim aklımdaki konuya, ben bu küslüğün daha fazla sürmesini istemedim açıkçası. Zaten Mert'e bazı şeyleri söylemedikçe içimde böyle her şey tam anlamıyla oturmuyordu. Ben de Mert'le hafta sonu buluşmak istediğimi söyledim. Mümkünse Ayşen olmadan yalnız görüşmek istedim. 

Öğrenciler için vazgeçilmez yer olan alışveriş merkezi bizim durağımız olacaktı tabiki. Burada malesef kafe tarzı yerler çok az. 

Daha sonra kahve içtik, bir süre havadan sudan muhabbet ettikten sonra ben Mert'e olan biten her şeyi anlattım. Tahminimden daha da hayret verici bir şekilde karşıladı söylediklerimi. Plan eğer iyi giderse Tolga'yı da çağıracaktım ve uzlaşma sağlanacaktı. Tolga'yı çağırıp çağırmama konusunda kararsız kaldım en sonunda, ama çağırdım. Ne olacaksa olsun kafasındaydım. 

Ve Tolga geldi sonunda.. 

Karşılaşmaları bir garipti. Çünkü Mert belki de Tolga'nın ilişkisinin bitmesine sebep olmuştu. Yani fitili ateşlemiş gibi olmuştu da diyebiliriz. Ama olayların bu raddeye gelmesini tabiki istemezdi. Bu yüzden Tolga'nın biraz kırgınlığı vardı. 

Önce göz göze geldiler, başlarıyla birbirlerine selam verdiler. Sonra tatmin olmamış olacaklardı ki el sıkıştılar. Hala bir huzursuzluk var gibiydi. Ben de arayı bulmaya çalışacaktım ama gerek kalmamıştı. Daha sonra Tolga tekrar ayağa kalktı ve Mert'e sarıldı. Yıllardır hasret kalmış iki kardeş gibi kenetlendiler birbirlerine. 

"Affet beni kardeşim." dedi Mert. 

"İlişkini belki de hayatını mahvettim."

"Affettim kardeşim, sen de beni affet. Çok kötüydüm, çok kızgındım, çok kırgındım sana. Bana bunu isteyerek yapmayacağın düşüncesine kendimi inandırmalıydım." diye karışık verdi Tolga. 

Onları izlerken göz yaşlarımı tutamadım, yanağımdan süzülüp gittiler. Sonra kalkıp ben de sarıldım onlara. Beni sevgiyle kucakladılar. Eminim oradaki insanlar bunların amacı ne tarzında düşünmüş olabilirler. Şu an umurumuzda değildi açıkçası. Birisi sevgilim, diğeri can ciğer arkadaşım. 

Ondan sonraki muhabbetimiz çok güzel geçti, hatta yarın için Ayşen'i de plana dahil ederek sinema kararı aldık. Aradan geçen uzun zamanda kimler neler yaptı neler yaşadı onlar konuşuldu. Ama en uzun bizim ilişkimiz konuşuldu tabiki. Mert nasıl böyle bir şeyin başladığını baya merak ediyordu ve bir de Tolga'dan dinlemek istiyordu. 

Artık kahkahalarımız eksik olmuyordu. Olması gereken de buydu, en azından içimi ısıtan bir huzur tüm ruhumu kaplıyordu artık. İyi şeylere vesile olmak beni fazlasıyla memnun etmişti. Ayrıca durumu Mert'in bilmesi de her şeyin yerli yerine oturmasına olanak tanıdı. 

Her şey gönlünüze göre olsun, olsun ki hayatta sizi geri götüren gam, keder, pişmanlık ve sayamadığım ne kadar kötü şey varsa hepsi sizden uzak olsun. Ben şuan çok mutluyum ve mutluluğuma gölge düşürecek her şeyin ve herkesin karşısındayım. Siz de öyle olun, bu hayatı bir kez yaşayacağız. Sağlığımız yerindeyken ve çok büyük sıkıntılarımız yokken neden mutsuz bir şekilde yaşayalım ki ? 


Bence tahmin etmişsinizdir artık diye düşünüyorum, ama ben yine de söyleyeyim kim olduğumu.. Şöyle yapsam nasıl olur ? 

Ç & T .. 

Çılga'dan sevgilerle..


Evet arkadaşlar, yeni bölümle karşınızdayım. Çok uzun bir bölüm olmadı ama güzel olduğunu düşünüyorum. Ayrıca bu bölümü +18 yazacaktım lakin bu bir sonraki bölüme sarktı. Bu Çılga ve Tolga olayını araya sokmak zorundaydım, tamamen aklımdan çıkmış. Keyifli okumalar dilerim ve değerli yorumları beklediğimi belirtmek isterim. :) 

  

Üniversite (+18)Where stories live. Discover now