Bölüm 17 ✷

12.3K 952 243
                                    

Hepinize merhaba! Bölümü geciktirdiğim için tahmin edemeyeceğiniz kadar üzgünüm. Muhtemelen kitabı unutmanıza sebep oldum. Sırf bu yüzden okumayı bırakanlar da olacak, bundan eminim. Fakat çok sıkıntılı bir dönemdeydim ve parça parça yazmak dışında elimden bir şey gelmedi. Bu yüzden dönüşümü iki bölüm uzunluğunda olan bu bölümle yapmak istedim. Umarım kendimi affettirebilmişimdir. İyi okumalar. ^^

Önemsiz bir detayı hatırlamış gibi takındığı tavrın ardından kelimeler usulca dudaklarından döküldü. "Ah, bu arada anlatacağım efsane Elisya Efsanesi'ydi."

Duyduklarım ile gözlerimin irileşmesine mani olamamıştım. Elisya kelimesi tam bir gizemdi benim için. Dört yıl boyunca bu konudaki sorularıma cevap vermemişti. 'Son hesaplaşma'dan kastının ne olduğunu bile söylememişti.

Ellerini kot pantolonunun cebine koydu rahat bir şekilde. "Dinlemek istemediğine emin misin?" dedi yaşına rağmen havalı duruşundan taviz vermeyerek.

"Öyle bir efsane mi var?" Bana sesleniş şeklini bir efsaneden alıyor oluşumu henüz sindirememiştim. Dört yıllık merakım bir efsanenin içinde saklıydı. Nedenini anlatmayacağını biliyordum fakat belki dinleyerek çözebilirdim. Zaten gereksiz konuşmazdı o. Anlattığı her şey er ya da geç çıkardı karşıma.

Bu yeni bilginin getirdiği heyecanla cevabını zaten bildiğim soruyu yanıtlamasını ve anlatmaya başlamasını bekleyerek izledim onu. Başıyla onaylamıştı yavaşça. Gözleri düşünceli bir hal almıştı. Yatağımın diğer tarafında kalan pencereye kenetlenmişti gözleri. "Masumları, genç kızları koruyan birinin efsanesi..."

Cümlesinin sonuna doğru kısılan sesi tamamen kesildiğinde görüşümün bulanıklaştığını hissettim. Devamını duymayı deli gibi isterken onun sesinin yerini uğultular almış, görüntüsü gözlerimin önünden gitmeye başlamıştı.

Başım zonkluyordu, olanlara hiçbir anlam veremiyordum.

Gözlerimi alan parlak bir ışıkla karşı karşıya kalmamın ardından görüşümü kapatan bir karaltı belirmişti. Zorlukla odaklanmaya, bulanıklığı netleştirmeye çalışsam da her şey daha da karmaşıklaşıyordu. Karanlık bir girdabın içine düşmeden önce son gördüğüm şey belli belirsiz bir çift gri gözdü sadece.

℘ ℘ ℘

Tüm bedenimin sarsıldığını hissettiğimde ağırlaşmış göz kapaklarımı araladım. Görüşüm yavaş yavaş netleşirken yanımdan geçen ağaçların gövdeleri girdi bakış açıma. Çevreme daha iyi bakabilmek için kıpırdandığım esnada ardımdaki bedenin sıcaklığını fark etmiştim. "İyi misin?" dedi sığındığım göğsün sahibi.

Atının üzerindeydik ve kolları iki yanımdan geçip atın dizginlerini tutuyordu. Zihnimdeki yorgunluk neler olduğunu çözmemi zorlaştırırken bu hale nasıl geldiğimizi anlayamıyordum.

Yüzümü ona doğru çevirmeden başımla onayladım. Elimi başıma götürüp ağrıyan yeri ovuşturdum hafifçe. Kendimi toparlamak için birkaç saniyeye ihtiyacım vardı.

"Ne oldu?" dedi aklımdaki soruyu dile getirerek. Sesi gizleyemediği endişeyi barındırıyordu. Bu duygunun benim için olması güzel hissettirse de bulunduğumuz durumda buna hakkım yoktu. Onun... Kaybı büyüktü. Yaşadığı acıdan sonra fazla önemsemediği birine bile bir şey olması onu üzerdi. Bunu tahmin edebiliyordum.

Düşüncelerimden sıyrılarak yanıtladım. "Bilmiyorum. Ben de aynı soruyu soracaktım." En son olan olayları hatırlamaya çalışıyordum. Khairos'un gitmeye çalışması, Jaison'ın onu kışkırtması, kavga... Sonrasında zihnime üşüşen görüntüler ile nefesim kesildi.

ElisyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin