Bölüm 32 ✷

8K 718 134
                                    

Yaşadığı kafa karışıklığı kaşlarını çatmasına neden olmuştu. Bu merakımı giderek kabartırken oraya gidip kapıyı kimin açtığını görme isteği ile dolmuştum. Fakat olası her duruma karşı yerimde kalmam gerektiğini biliyordum ve ben duygularıyla değil mantığıyla hareket eden biriydim. Bunun en büyük örneği Khairos'tu, çektiğim ve çektirdiğim acıya rağmen daha ilerisini düşünerek ondan uzak duruyordum.

"Lycaon?" Yaşlı bir kadının sesi duymak beni bile şaşırtmıştı. Nedense gözümde canlanan bu olmamıştı.

Khairos'un dudaklarından tek bir kelime döküldü. "Benim."

"Buraya neden geldin? Beni nasıl buldun?" dedi yaşlı kadın huysuz sesiyle. Khairos ne diyeceğini veya yapacağını bilemez halde gözlerini kaçırmıştı. O sırada beni görmüş, başıyla yaptığı ufak bir hareketle yanına gitmemi istemişti. Anlaşılan hiçbir sorun yoktu.

"İçeriye geçelim mi?" diye sordu Khairos kadına, ona doğru yürüdüğüm sırada mesefali bir sesle. Düşünceliydi, kafasının içinde dönen çarkları neredeyse görebiliyordum. Fakat hala sorunun ne olduğunu tam olarak çözememiştim.

Kadın kenara çekildiğinde önce Khairos eve girdi. Onu takip ederken üzerimizdeki delici bakışların farkındaydım. İhtiyarın kim olabileceğine dair fikirler yürütürken aklıma ilk gelenlerin doğru olmamasını umuyordum.

Khairos aniden durup döndü ve öfkesinin sesine yansımasına engel olamadan patladı. "Tanık sen misin yani?" Gözlerinde hayal kırıklığı vardı.

Yaşlı kadının kaşları Khairos'unkiler gibi çatılmıştı. "Ne tanığından bahsediyorsun?" Huysuz göründüğü kadar sesi de öyleydi. Hala kapının yanında duruyordu, biz de biraz ötedeydik.

"Yangının olduğu gece neler olduğunu gören sen misin?" diye sordu Khairos.

"Ne söylediğine dair hiçbir fikrim yok."

"Oyuna mı geldik?" dedi kapıda beliren Seth. Söylenenleri duymuş olmanın şaşkınlığı vardı yüzünde.

Khairos kendi kendine kısık sesle bir şeyler mırıldandı, muhtemelen küfür etmişti. "Ya da daha kötüsü." dedi sonrasında bize bakarak. "Büyükannemi öldürmek istiyorlar."

Tahminimin doğru çıkması beni biraz olsun sevindirmemişti. Aksine, duyduğum an istemsizce yüzümü buruşturmuştum. Nicholas, neden bu yaşlı kadının öldürülmesini bu kadar istiyordu? Bunun ona yarar sağlaması için hiçbir neden bulamıyordum. Rehin alması mantıklı olurdu, Khairos'u tehdit ederdi. Fakat onun verdiği emir kesinlikle bu değildi.

Bir kez daha başımın döndüğünü hissederek hemen gerimde bulunan masaya tutundum. Diğerleri durumu fark etmesin diye olabildiğince tepki vermemeye çalışıyordum fakat hiç iyi değildim. Birkaç defa gözlerimi kırpıştırmamın ardından büyükannenin öfkeli sesini işittim.

"Bana neler olduğunu açıklayacak mısınız?"

"Önce oturabilir miyiz?" dedi Seth. Ne ara içeri girdiğini bilmiyordum fakat tam önümde belirmişti. Diğerlerinin onun sayesinde beni görmediğini umarak yanımda duran sandalyeye çöktüm, başımı ellerimin arasına aldım. Baş dönmesi çok kısa sürmüş olsa da sersemliği hala üzerimdeydi.

"Nicholas senin ölüm emrini vermiş." dedi Khairos kısa ve öz olarak. Karşılığında aldığı sadece sessizlikti. Büyükanne nedenini sormamış, hiçbir şey söylememişti. Kafamı kaldıracak gücü bulamadığım için yüz ifadesini de göremiyordum.

O esnada birinin sol tarafımda kalan sandalyeye çöktüğünü hissetmiştim. Kulağıma doğru eğilmiş, fısıldayarak konuşmuştu. "Neyin var, Lettie?"

ElisyaOnde as histórias ganham vida. Descobre agora