Bölüm 34 ✷

8.3K 716 81
                                    

Her şey daha önce olduğu gibiydi. Bir kez daha Khairos ve Jaison evin önünde Nicholas'ın adamlarıyla savaşıyorlardı. Leitha görünürde yoktu, muhtemelen büyükannesiyle saklanmıştı. Ve ben, Seth ile birlikte onlara yardım edecektim.

"Hangimiz evi korusun?" diye sordu Seth saklandığı ağacın arkasından.

"Ben yaparım." dedim. Leitha muhtemelen fazla korkmuştu, onu sakinleştirmeliydim.

Seth başıyla onayladı ve ağaçların arasından sessizce ilerleyerek uzaklaştı. Ondan haberlerinin olmaması bir avantajdı ve o da bunu kullanacaktı. Aynı şekilde ben de evin arkasından dolanıp içeride beklemedikleri bir koruma oluşturabilirdim. Çok fazla düşman vardı, dolayısıyla aralarından içeri girebilen olabilirdi fakat o zaman karşılarında beni bulacaklardı.

Arka tarafa ulaştığımda cama tıkladım. Korkuyla bulunduğum tarafa bakan Leitha beni görünce biraz olsun rahatlamıştı. Koşarak gelip pencereyi açtı ve yardım edebilmek için titreyen elini uzattı. Gerek yoktu fakat bunu belli etmeden tuttum elini, tırmanıp kendimi yukarı iterken beni çekmesine izin verdim. Odaya girdiğimde dönüp camı kapattım, bu koruma sağlamasa da gelecek kişiyi daha erken fark etmemizi sağlardı.

Tekrar ona doğru döndüğümde Leitha kollarını boynuma sardı ve omzumda hıçkırarak ağlamaya başladı. Ona sarılırken bir elimle saçlarını okşayarak konuştum. "Şşt. Sorun yok. Kimse zarar görmeyecek."

Aniden Büyükanne birkaç saniyeliğine kapıda belirdi. "Daha fazlası geliyor."

Leitha korkuyla titrerken ona hatırlamasını söyledim. Önceki seferde onları yara bile almadan atlatmıştık, yine öyle olacaktı.

"Korkuyorum." dedi ağlamaklı sesiyle. Geri çekildiğinde kızaran gözlerini sildi. "Ama haklısın. Git onlara katıl."

Şefkatle yanağına dokundum. "Bana ihtiyaçları bile yok. Her birinin ne kadar iyi birer savaşçı olduğunu sen de biliyorsun."

Başıyla onaylarken sakinleşmeye çalışıyordu. Fakat fazla zaman geçmeden Büyükanne tekrar hızla içeriye daldı. O kapıyı kapatırken ben ise Leitha'yı odanın köşesine iteledim ve yaşlı kadının yanına gittim. Diğer taraftan gelen gürültüyü duyabiliyordum. Büyükanne kilidi takmıştı fakat sadece onun başlı başına yetmeyeceği barizdi. Bu nedenle sandalyeyi kapı kolunun altına yerleştirdim ve Büyükanneye döndüm. "Leitha'nın yanına geç ve olabildiğince uzak durun." dedim. Cevap vermesini beklemeden koltuğu kapının arkasına doğru çekmeye başladım. O sırada diğer taraftan biri açmaya çalıştı ve ben planımı uygulayamadan ahşabı kırdı. Odanın girişinde beliren adam benden en az on santim uzundu.

Dönüp Büyükanne ile Leitha'nın sindiği köşeye göz attıktan sonra korkmuş bir ifadeyle geriledim. "Bizden ne istiyorsunuz?" diye sordum.

Odaya adım atarken çenesiyle Büyükanneyi işaret etti. "Bana lazım olan ihtiyar. Zorluk çıkarmazsanız size dokunmadan çekip gideriz."

İkilinin olduğu köşeden öteye uzaklaşarak ellerimi teslim olurcasına hafifçe kaldırdım. "Alabilirsiniz onu."

Leitha'nın gözleri irileşirken Büyükanne bana öfkeyle baktı ve nereden bulduğunu bilmediğim sopayı kendisini savunmaya hazır bir tavırla tuttu. "Yaklaşma sakın." dedi sertçe.

Adamın dudağının tek tarafı küçümsercesine yukarı kıvrıldı. Yavaş adımlarla kadına doğru yürümeye başlamıştı. O esnada ben de diğer tarafa doğru ilerledim. Muhtemelen kaçmak için bunu yaptığımı düşünen adam beni takmamıştı bile. Göremeyeceği bir açıya geçtiğimde adımlarımı sessizleştirdim ve hızlandım. Büyükanne sopasını adama doğru savururken bileğimdeki bıçağı çıkarıp saniyeler içerisinde öne atılmış, adamın boğazını ses tellerinin olduğu kısımdan kesmiştim. İkiliye doğru sıçrayan kana karşılık Leitha yüzünü hızla diğer tarafa çevirmişti.

ElisyaWhere stories live. Discover now