Final - İlk Kısım ✷

8.9K 652 142
                                    

Finali tek part olarak paylaşmak istiyordum ama beklediğimin iki katı uzunlukta olunca bölmek zorunda kaldım. Neyse ki çoğu hazır, zamanında paylaşacağım.

Bu defa bölüm ithafı eklemeyeceğim çünkü ne yazık ki bir kişiden fazlasını kabul etmiyor wattpad. Oysa ben bu finali tüm okurlarıma ithaf etmek istiyorum, bu bölüm hepiniz için. İyi okumalar diliyorum, lütfen düşüncelerinizi belirtmeyi unutmayın. ^^

Sürekli Nicholas'ın adını haykırıyordum, elimde olmadan hakaretler ediyordum. Muhtemelen onu durduran da bunlar olmuştu. O gerilmiş vücuduyla hareketsiz kalırken tüm gücümle artık ağrıyan kollarımı çekiştirmeye devam ettim. En başından beri ok ucuyla halatı kesmeye çalışmıştım ve çoğu gitmişti ama geç kaldıktan sonra bir önemi olmazdı.

Nicholas ayağa kalkıp tüm öfkesiyle üzerime doğru gelirken gözlerim ardında yerde yatan Khairos'a kaydı. Yüzünün sağ tarafı yerdeki kan gölüne bulanmıştı, sol tarafına da kırmızı izler bulaşmıştı. Saçlarından ıslanmış olan birkaç tutam ise alnına yapışarak kaşlarına doğru uzanıyordu. Gözleri kapalıydı, o an kirpiklerinde minicik bir kıpırdanma olmasaydı kabuslarımın gerçekleştiğini düşünebilirdim. Yine de durum içler acısıydı.

Çenemi sıkarken yapacağım şey üzerine bir an bile düşünmedim ama tam o anda her şey birbirine girdi. Ben iplerden kurtulup elimdeki ok ucunu Nicholas'ın boğazına fırlatmıştım, bundan tam bir saniye öncesinde de Khairos kıpırdanıp "Seth!" diye kalan son gücüyle bağırmaya çalışmıştı. Ardından kapı aniden açılırken ok ucu göz açıp kapayıncaya kadar hedefine saplanmıştı. Nicholas da dehşetle ellerini kan fışkıran boğazına uzatmıştı. Ben adamlarının yaşadığı şok esnasında ayaklarımı iplerden kurtarmak için eğilmişken içeri dalan askerler Nicholas'ın adamlarıyla savaşmaya başladı. Bazıları da koşup etrafında toplandı, o iğrenç adama yardım etmeye çalışıyorlardı.

Aceleyle kendimi Khairos'un yanına attım, dizlerim yere sürtünmenin etkisiyle yandı. "Khairos." dedim onu sırt üstü çevirip yanağına dokunurken. Bacaklarımın altında kanın yapışkan ıslaklığını hissedebiliyordum. "Khairos?" Kalbim hiç olmadığı kadar hızlı atıyordu. Ağzımda korkunun iğrenç tadı vardı. Olası tüm kötü senaryolar gözümün önünden hızla geçiyordu.

Göz kapaklarını kaldırdığında koyu ve uzun kirpiklerinin ardında aşık olduğum gri gözleri gözükmüştü. Tüm kırgınlıkları, öfkeyi bastıran bir yorgunlukla bezeliydi. Dudaklarından "Kızıl." kelimesi yüreğimi sızlatan bir acıyla döküldü.

Korku usulca iliklerime dek sızdı. Gözümden bir damla yaş süzülürken "Yaşayacaksın." dedim. Bunu sadece ona değil kendime de söylüyordum. Yaşayacaktı. Onsuz bir dünya düşünemiyordum, yaralı olması bile boğazımda kocaman bir yumru oluşturuyordu, aldığım nefesler orada takılı kalıyordu. Benden nefret etmesine de razıydım ama ölemezdi. Hayatta kalmak zorundaydı.

Ben gömleğini yırtıp yaralarına bastırırken "Kızıl." dedi bir kez daha ama yüzüne bakacak gücü bulamıyordum.

"Şimdilik kanamayı durdurmalıyız sadece." dedim yarasından gözümü ayırmadan. Çektiği acıyı daha fazla göremezdim. Yitip gidişini izleyemezdim.

Birinin yanımda dizlerinin üzerine çöktüğünü fark ettim ama kim olduğunu görmek için dönüp bakma gereği duymadım. Göz ucuyla kıvırcık saçları ve o tanıdık bedeni seçebiliyordum. Gömleğini çıkarıp yırttı, bir parçayı bana verip kalanıyla diğer yaralarla ilgilendi.

Khairos hala bağlı olan elleriyle elime uzandı, tekrar bana seslenmişti güçsüz olan sesiyle. Sonunda gözlerimi onun grilerine çevirdiğimde kısık sesiyle konuştu. "Ölmeme izin ver."

ElisyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin