Bölüm 38.1 ✷

8K 685 127
                                    

Özlem her bir hücremde yankılanıyordu. Dudaklarımızın buluştuğu noktadan başlayan ateş ise onunla birleşerek kalbimi kavuruyordu. Ondan uzaklaşmayı hiç istemiyordum fakat şaşkınlık anından çıkıp beni itmesinden korkarak geri çekildim ve yüzüne baktım. Beni hala seviyor muydu? Yoksa amacıma ulaşmış mıydım? Korkarak ikincisinin gerçek olmamasını diledim.

Khairos'un kaşları çatılmıştı. Bir an için ne diyeceğini bilemez gibi açtığı ağzını kapattı. Sonra ise iki yana salladı başını. "Gerçekten iyi değilsin sanırım."

Göğsünde duran ellerimi de çekerek bir adım geriye gittim. Ne hissettiğini hala çözememiştim. O da beni anlayamamış gibi görünüyordu, yüzümü inceleyen gözleri kafa karışıklığıyla kısılmıştı.

Derin bir nefes aldıktan sonra konuştum. "Gerçekleri bilmek ister misin, Khairos?"

Kaşları daha da çatıldı. "Gerçekler?"

"Benim hakkımdaki." dedikten sonra eline uzandım ve onu da peşimden çekerek hızlı adımlarla ilerlemeye başladım. Elini çekmemişti, sesini çıkarmamıştı. Sadece beni takip ediyordu ve bu da bana cesaret vermişti.

Odamın önüne geldiğimde kapıyı açıp içeri girdim. Onun koltuğa oturmasını sağladıktan sonra önündeki sehpanın üzerine oturdum. Dizlerimiz birbirine değiyordu.

"Aniden anlatmaya karar vermenin sebebi ne?" diye sordu. Altından başka bir şey çıkacakmış gibi şüpheliydi.

"Çünkü artık gitmek zorunda değilim. Khairos, söyleyeceklerim inanması zor olabilir, biliyorum ama gerçek." dediğimde tepki vermeden dinlemeye devam etti. Nereden başlayacağımı bilemediğim bir duraksamanın ardından ben de konuşmaya başladım. "Ben bir suikastçiyim." Şaşırmış görünmeyince kaşlarımı çattım. "Biliyor muydun bunu?"

Başını olumsuz anlamda iki yana salladı. "Ama bu tarz bir durum olduğunu tahmin etmek zor değil." Haklıydı, kılıç kullanabiliyordum, duvarlara tırmanıp gizlice insanların odasını dinliyordum. Sıradan biri olmadığım açıktı.

"Pekala." dedim. "Diğer kısma gelirsek... Ben gelecekten geldim."

İşte bu, onun donduğu andı. "Ne demek istiyorsun?" diye sordu grilerinde beliren kafa karışıklığıyla.

"Gelecekten geldim." diye tekrarladım. "Yüzyıllar sonrasından..."

Alayla homurdanıp ayağa kalktı, birkaç adım öteye gidip dururken ellerini saçlarından geçirdi. Geri bana doğru döndüğünde yüzünde sinir vardı. "Şimdi de bu şekilde mi oynamak istiyorsun benimle?"

Hissettiğim üzüntüyü saklamadan baktım ona. "Seninle hiçbir zaman oynamadım, Khairos. Sadece gitmek zorundaydım."

"Neden?" diye sordu bana doğru birkaç adım atarken.

Başımı kaldırıp ona baktım. "Beni burada bırakmazlardı. Geri geleceğe götürmek için geleceklerdi."

"Peki neden bana söylemedin o zaman? Neden anlatmak yerine kaçmayı seçtin?"

Ayağa kalkıp karşısında dikildim. "Korktum. Sorunların yetmezmiş gibi benim için savaşmandan korktum. Acılarını katlamaktan korktum. Seth'i kurtarmak için gitmem gerekiyordu ama kendini boş verip benimle gelmenden korktum."

Başını iki yana sallayarak geri adım attı. "Ve benim adıma karar verdin, öyle mi?"

Çenemi dikleştirdim, bu cümleyi duymaktan bıkmıştım. "Benim için kolay olduğunu mu sanıyorsun? Senin acını da yüklendim ben. Hiçbir zaman mutlu olamayacağımı bile bile gittim."

ElisyaWhere stories live. Discover now