Bölüm 31 ✷

9.1K 687 95
                                    

Merhaba, güzel Elisya okurları. Ankete yaptığınız yorumlar için size çok çok teşekkür ederim. Hepsini mutlulukla, yüzümde gülümsemeyle okudum. Her zaman söylediğim gibi, iyi ki varsınız. Güzel günler geçirmeniz dileğiyle, iyi okumalar. *_*

O arkasını dönemeden saldırıya geçen ben oldum, ağırlığını verdiği bacağına, dizinin arkasına tekmemi geçirerek çökmesini sağladım. Benden uzun olduğu için bu şekilde kolumu boğazına sarıp arkasından konuşmayı planlıyordum fakat hızlı davranmıştı. Dizleri yere değdiği an kendisini aşağı atmış, hızla dönerken tekmesini yukarıya savurmuştu. Zamanında geri çekildiğim için ayağı yalnızca teğet geçti. Yuvarlanarak ayaklanmayı denediğinde önlemeye çalışsam da bir kez daha benden çevikti. Son zamanlarda sürekli egzersiz ve alıştırmalar yapıyordum fakat henüz eski formuma kavuşamamış olmalıydım.

Karşılıklı dövüş pozisyonumuzu aldığımızda onu inceledim. Erkekti, hafif çekik olan gözleri alevlerin ışığında tutkulu bir kömür karasını barındırıyordu ve maskesiyle gözleri arasında kalan teni esmerdi. Ne fazla uzundu ne de iriydi fakat bir suikastçinin sahip olabileceği çevikliğe sahipti. Sol elinde tuttuğu bıçak beni öldürmeye hevesli gibi duruyordu.

"Kimsin sen?" dedim sakinliğimi koruyarak. Hala saldırıya geçmediği gibi soruma cevap da vermemişti. "Benden ne istiyorsun?" diye üstelediğimde bıçağıyla bana doğru atıldı.

Geri çekilmemin hemen ardından tekrar metali bana saplamak üzere hamle yapmıştı. Sağ elimle kolunu yakalayarak durdurdum ve diğeriyle yüzüne sert bir yumruk geçirdim. Hız kesmeden ikincisinin ardından üçüncüsünü savurduğumda karşı atakta bulunmaya kalkmıştı. Ona fırsat vermeden ve onu bırakmadan kolunun altından geçtim, döndürdüğüm kolunun acısıyla elini gevşeteceğini umarak bıçağı almaya çalıştım. Fakat buna rağmen benden kurtulmayı başararak uzaklaşabilmişti.

Kılıcım rahat hareket etmemi önlüyordu. Onu canlı yakalamak istediğim için silah kullanmak istemesem de kılıcımı çektim. Bu hareketim karşısında elindeki bıçağı dalga geçercesine bırakmıştı. Metalin yerle buluştuğu an çıkan ses koridorda hafif bir tınıyla yankılanırken kendi kılıcını çekeceğini anlamış, önlemek için kınını tutan kısma saldırmıştım. Yine de zamanında geri çekilip onu eline aldı. Anlaşılan bu işi sessizlikle halletme planım buraya kadardı, çıkaracağımız gürültü muhafızları buraya toplayacaktı. Bu onu yakalamak için iyi bir fırsat sağlasa da ben de dikkat çekmiş olacaktım, belki de beni de sorgulamak isteyeceklerdi. Bu da yola çıkmak için gecikmek demekti.

Bıçağımı değil de kılıcımı çektiğime lanet ettim. Bıçak her zaman için çok daha rahat ve alışık olduğum bir şeydi, suikastçiler için ideal silahlardandı. Ya da en azından benim için öyleydi.

Keskin gözlerin hedefini izleyerek beklediği birkaç sessiz saniye içerisinde zihnim plan yapıyordu. İlk hedefim kılıçlarımızı devre dışı bırakmaktı. Saldırıya hazır pozisyonlarımızla birbirimizin etrafında yavaşça dönerken ikimiz de açık bulduğumuz an fırsatı kaçırmayacaktık. Yüzümde küçümseyen bir gülümsemenin oluşmasına izin vererek "Muhafızlar geldiğinde yakalanacaksın." dedim.

İlk defa o zaman konuşmuştu. "Bunu istediğinden emin değilim." Sesinde kendini beğenmişlik vardı.

"Neden istemeyeyim?"

"Neden seslenmiyorsun?"

Alayla güldüm. "Seni kendime saklamak istiyorum." Söylediğim doğruydu, onunla ben ilgilenecektim. Kimdi, benden ne istiyordu, bunları öğrenene kadar onu bırakmaya niyetim yoktu.

Aniden savurduğum kılıcımı kendikiyle durdurdu. Fakat asıl hamlem o değildi, ufak bir şaşırtmacaydı. Aynı anda sol dizimi kırarak eğilmiş, dümdüz tuttuğum sağ bacağımla ayaklarını yerden kesecek bir hamlede bulunmuştum. Bu sırada kılıcına karşı koymayı da ihmal etmemiştim.

ElisyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin