11- Siyah Gözler

12.4K 916 43
                                    


Sabah erkenden uyandığımdan uzunca bir süredir boşladığım sabah yürüyüşü için hemen siyah eşofmanlarımı üzerime geçirip evden çıktım. Parka geldiğim de her zaman yaptığım gibi önce biraz bankta oturup insanları gözlemledim. O sırada aklıma Aslı'nın kriz geçirdiği anın görüntüleri dolarken başımı iki yana sallayıp görüntüleri zihnimden uzaklaştırmak istedim. Böyle olmayınca da kulaklıklarımı kulağıma takıp tempolu bir şarkı seçtikten sonra yürümeye başladım. Parkuru bir kez dolandığım da kulaklığımdan tempolu bir şarkı yerini hiçte spor yapmaya uygun olmayan bir parçaya bırakmıştı. Şarkıyı değiştirmeye koyulduğum da ekranda yazan 'Siyah Gözler' ismiyle bundan çoktan vazgeçtim. Olduğum yerde durup şarkının melodi kısmından sözlerine geçişini beklerken, kalbime bir ağırlık çökmüştü.

'Nerede şimdi kim bilir ah o siyah gözler'

Bu sözlerle ayakta duracak gücü bulamamış hemen bir banka oturmuştum. Şarkı akıp giderken bende çoktan bulunduğum yerden kopup başka diyarlara yelken açtım. Şarkıda geçen her sözde Ömer'i arıyor, her siyah gözler dediğin de gözümün önünde bir tek o adam beliriyordu. Onun, beni içine hapsetmesini istediğim o siyah gözleri beliriyordu. Ama o bana bir kez bile bakmazken bu nasıl olacaktı? Aramıza koyduğu koca bir engel vardı. Bana karşı sergilediği sert bir duruşu vardı. Bunları düşündükçe içimde çağlayıp duran sel kendini akıtmaya başlamıştı. Bir şarkının beni bu hale getirdiğine inanamazken göz yaşları yavaş yavaş yanaklarımdan yuvarlanıyordu.

Neydi tüm bunlar? Bana bir kere bile bakmayan, herhangi bir umut vermeyen bir adam için girdiğim bu hal neyin nesiydi? Beni bir kez bile bulmayan o siyah gözler için akıttığım bu yaş niyeydi? Kalbim çoktan raydan çıkmış, ne yapacağını bilemez bir haldeyken aklım da dengesini şaşırmıştı. Yoksa böyle bir bankta oturup fütursuzca ağlıyor olmazdım demi?

Şarkı 'Söz unutulur, gözler unutulmaz' sözleriyle biterken hemen kulaklığı kulağımdan çekip çıkardım. Çevremdeki birkaç garip bakışla karşı karşıya kaldığımda kendimi soktuğum bu durumdan nefret ettim. Hemen suyumdan bir yudum içip derince bir nefes alırken, yüzümdeki gözyaşlarını yok ettim.

Gözlerimi kapatıp aldığım birkaç derin nefesten sonra çok daha aklı başında biri olarak gözlerimi açtım. Oturduğum yerden kalkıp evin yolunu tutarken şuanda aldığım tek karar bir daha yürüyüş yapmayacak olmamdı.

Yaptığım şeyi düşünmemeye çalışarak binaya girdiğim de merdiveni birer ikişer tırmandım. Son birkaç basamak kala kapımın önünde zile basmakta olan kişiyi görünce şaşkınlıkla "Yiğit!" diye seslenmiştim. Seslenmemle benden tarafa dönen kumral tenli, uzun boylu ve yeşil gözlü çocuk genişçe sırıtmış ve "Buyurun benim." dedikten hemen sonra yanımda biterek bana sarılmıştı. Ben ise şaşkınlığı ancak atıp kollarımı ona doladığım da gözlerim kolayca dolmuştu ama bu sefer akmamıştı.

Ayrıldığımızda yüzünü buruşturup "Sen spordan mı geliyorsun?" sorusuna "Evet" derken hemen ardından "Belli oluyor. Hasret giderme işlerine sonra devam ederiz artık." deyip burnunu baş ve işaret parmağıyla kapatmıştı. Resmen bana ter koktuğumu hiçbir şekilde gizleme gereği duymadan açıkça beyan ettiğin de omzuna bir tane geçirip "Pislik" demiştim.

Kapıyı açıp içeriye girdiğimiz de onu valiziyle birlikte salonda tek başına bırakıp hemen hızlıca bir duş almaya gittim. Fakat duştan çıktığım da onu salonda değil, mutfakta kahvaltı hazırlarken bulmuştum.

"Sen neden yapıyorsun. Yol yorgunusun otur ben hallederim." deyip sandalyeye oturtmuştum ama çok sevgili kardeşimin dilinden kurtulmak pek mümkün değildi.

AYDINLIĞA HİCRETOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz