43- Seveceksen...

11.5K 902 73
                                    


Yiğit ile aynı anda evden çıkarken o benim için birkaç eve bakacakken ben de Aslı'nın yanına gidiyordum. Ve ben bugün o eve son kez gidiyordum. Bu yüzdendi belki de aylardır aşındırdığım bu yolların bitmesini istememem. Bu yüzdendi adımlarımın geriye doğru gitmesi, bu yüzdendi içimdeki bu huzursuzluk. Ah o evde ne çok şey yaşamıştım. Bahçesinde meyve toplamış, salonundaki koltukta Zehra teyzenin kucağında hüngür hüngür ağlamıştım. Aslı'nın odası ikinci odam gibi olmuştu. O oda da o genç kızla ne çok şey paylaşmıştım. Sonra Ömer'in odasın da ona aşkımı haykırmış, üzerine de Esma teyzeye yakalanmıştım. Ah her yerinde ayrı bir olay yaşadığım o eve gerçekten bu son gidişim miydi? Sona yaklaştığımı biliyordum. Yolun sonunun geldiğini görüyordum ama bu işimi hiç kolaylaştırmıyordu. İçimdeki hüznü, kırgınlığı kenara atıp yoluma devam edemiyordum.

Otobüsten inip bu yollardan son bir kez daha yürürken zihnim bulduğu boşluktan Ömer'i sızdırmıştı yine. İki gündür olduğu gibi yine zihnim de beni düşerken tutmuş olduğu o an canlanıyordu. O an beni sarmalayan kollarının, ellerinin sıcaklığı hiç terk etmiyordu beni. Onun o erkeksi, muhteşem kokusunu unutamıyordum. Onun dokunduğu her bir yanım şimdi onun yokluğun da sızlıyordu. Oysaki saniyelik bir dokunuş nasıl olurda bu kadar içime işlerdi. Nasıl olurda ona ihtiyacım varmış gibi yanıp tutuşurdum. O bana yasaktı. Onunla biz olamazdık. Bunu zaten biliyordum ama bazen bir sözüyle ya da bir dokunuşuyla bütün dengemi bozuyordu. Günlerce uğraşarak oluşturduğum duvarlarımı yıkıyor, beni o enkazın altın da bırakıyordu. Ama bu sefer yıkılmayacaktım. Bu sefer güçlü olacaktım.

Düşüncelerimin ağırlığı ile yolu bitirmiş, Zehra teyzenin mis gibi çiçek kokan bahçesinden geçip kapıya ulaştım. Elimi zile götürdüğüm de bir an öylece kaldım. Aklımda bu eve ilk geldiğim de hissettiğim o garip duygular ile karşılaştım. Ne olacağını bilmeden girdiğim bu evden bir iş sahibi olarak çıkmıştım. Şimdi de bunu sonlandırmak için tekrardan garip duygularla zile bastım.

Biraz sonra genişçe gülümsemesi ile Nisa karşıladı beni.

''Hoş geldin Canım''

''Hoş bulduk''

Onun bu samimi, içten gülümsemesi bana biraz da olsa moral olmuştu. Ayakkabımı çıkarıp vestiyere koyacakken her zamankinden çok daha fazla ayakkabı olduğu dikkatimi çekmişti Daha sonra da içerden gelen sesler ile Nisaya dönüp ''Misafir mi var, yanlış zaman da mı geldim?''

'' Yani pek misafir sayılmaz. Halamlar var. Hem iyi ki bugün geldin. Halam seni aşırı merak ediyor.''

Başımı sallayıp salona doğru yürürken gerilmiştim. Bu aileden bir kişi daha tanıyacaktım. Salona yaklaştığımda Nisa beni kolumdan yakalayıp ''Dur'' demişti. Bu sırada gözlerime değen gece karası gözler yine o sahneyi hatırlatmıştı. Yine o kokuyu almış, yine bedenim de o sıcaklığı hissetmiştim. Yüzümü basan ateş ile kolumu tutan Nisa'ya döndüğüm de beni birkaç adım geriye çekiştirip ''Orada erkekler var biz oturma odasındayız.'' dediğin de birlikte oturma odasına geçtik.

Odaya girdiğim de beni küçük bir kalabalık karşılamıştı. Bir an bu kadar insandan çekinsem de Nisa'nın belimdeki eli ve Zehra teyzenin bana gülerek gelmesi her şeyi normalleştirmişti. Yanıma gelen Zehra teyze beni kucakladıktan sonra sırası ile önce tanıdıklarımı Aslıyı, Asiye teyzeyi ve Esma teyzeyi kucaklamıştım. Sonra da bana bakan 4 çift göze bakmıştım. Hepsinin yüzünde bir tebessüm vardı. Orta yaşlı olanı ayağa kalktığında onun hala olduğunu anlamıştım. Yanına gidip elini öptüğüm de bana sıkıca sarılmış, sonra yüzümü ellerinin arasına alıp '' Nisa'nın anlattığından daha da güzelmişsin maşaAllah'' dedi. Galiba şuanda pancara dönmüştüm. Ben bir şey söylemeden dururken kadın beni dikkatlice inceliyordu. Sonra beni bıraktığında Esma teyze ''Zeynep, Ayşe benim en büyük çocuğum.'' demişti. Ben de Ayşe teyzeye dönüp ''Çok memnun oldum tanıştığımıza'' dediğim de ''Asıl biz seninle tanıştığımıza memnun olduk'' demişti. Sonra da yanında oturan otuzlarında duran bir kadın oturduğu yerden kalkmıştı, ardından ben yaşıtlarında biri daha ve sonunda da Aslı yaşıtlarında bir kız daha ayağa kalkmıştı. Bunun üzerine Ayşe teyze ''En büyük kızım Aysun, sonra Rabia, bu da en küçük numaramız Tuğba'' hepsiyle tek tek kucaklaşmıştım. Ayşe teyze beni yanına çağırıp oturttuğunda yerde Kübra'nın yanında 5 yaşlarında güzel bir kız çocuğu ile 2-3 yaşlarında bir erkek çocuğunu gösterip ''Bunlarda benim torunlarım. Gözümün nurları.'' demişti.

AYDINLIĞA HİCRETWhere stories live. Discover now