06

1.4K 175 19
                                    

İyi okumalar, iyi bayramlar!~

Sahne arkasında telaşla koşuşturuyordum. Koşan tek kişi olmadığımı da ekleyebilirdim. Çünkü sonunda beklediğimiz gün gelmişken hepimizin son hazırlıklarımızı yapmak için acelemiz vardı. Her kafadan bir ses çıkıyorken hızlı adımlarla kostümümün takılan fermuarını çekecek bir gönüllü arıyordum. Takılıp kalmıştı ve sırtımda olduğu için bir türlü kendi başıma halledemiyordum. Gördüğüm kadarıyla herkesin bana yardım edemeyecek kadar acelesi vardı. Hızlı adımlarımı biraz daha hızlandırıp sahne arkasındaki koridorda koşmaya başlayınca zeminden kalkan bir parkeye takılıp düşmek üzereydim ki Chanyeol'un yardımıyla yere kapaklanmaktan son anda yırtmıştım.

"Sakin ol biraz işimi halledeyim derken başına daha büyük bir iş getireceksin."

Takıldığım parkeye ayağımla vurup Chanyeol'a döndüm. O niye bu kadar sakindi ki? Biraz bizim gibi telaşlanması filan gerekirdi.

"Teşekkür ederim. Daha sakin olmaya çalışacağım."

Koşuşturup durmamdan anlamış olacak ki sordu. "Yardım edebileceğim bir şey var mı?"

"Aslında, evet." Elimle sırtımı gösterince omzumdan tutup arkamı çevirdi. "Takılıp kaldı. Çekemiyorum."

Ona bakmıyorken konuşurken oldukça rahat bir şekilde söyledi. "Hallederiz şimdi. Merak etme."

Başımı sallayıp bekledim. Elleri sırtımdaki fermuarı bulduğunda ilk baştan biraz zorlandı ama hemen sonra kolaylıkla fermuarın yukarıya doğru çekiliş sesi gelmişti. "Oldu işte."

Ona doğru dönüp teşekkür ettim. Tam tekrar hızla uzaklaşmak üzereyken bileğimden yakaladı. Bileğimdeki eline sonra yüzüne baktım.

"Baekhyun yavaş! Az önce düşecektin. Biraz sakin ol."

Hızla başımı salladığımda bileğimi serbest bıraktı ben de yavaş adımlarla yanından uzaklaştım. Zaten hızla uzaklaşmamı gerektiren şeyin ne olduğunu unutmuştum.

¤¤¤

"Ondan, benden bizden uzak durmanı söyledim sana. Kardeşinle aramda olan yıllar önce yaşanmış ve zamanın derinliklerine gömülmüş bir şey, bitti."

Chanyeol söyleyip tuttuğu elimle bir adım önümde durmuş ve birkaç metre ileride arkasında Luhan'la beraber durmuş Sehun'a söylüyordu. Sehun öfkeyle bakan gözlerini üzerime diktiğinde Luhan'ın sevgiyle bakan gözleri Chanyeol'daydı. Bir oyun olmadığını bilseydim Sehun'un gerçekten benden nefret ettiğini Luhan'ın da Sehun'u değil de Chanyeol'u sevdiğini filan düşünebilirdim.

"Bitmedi." dedi Sehun. "Hiçbir şey bitmedi. Sen halen kardeşime aşıksın ve o da sana aşık. Ona baksana! Sana nasıl baktığına da bir bak. Sen de onu seviyorsun."

Sehun, Luhan'ı, Chanyeol'a daha net göstermek için onun önünden çekilip roldeki kardeşini süzerken Chanyeol repliğini ezberden söylemeye başladı.

"Hayır, Sehun. Yanılıyorsun. Ben Luhan'ı sevmiyorum. Ona aşık değilim. Ben sadece Baekhyun'u seviyorum. Sadece ona aşığım. Hep öyleydim. Bunu kabul etmeyen sadece sizsiniz."

Evet oyunlarımızda her zaman gerçek isimlerimizi kullanırdık ve bu isimlerle her seferinde farklı bir role bürünürdük. Bu da bu tiyatro ekibinin bir kuralı gibiydi. Sehun, Chanyeol'un söylediğine çok sinirlenmiş gibi güçlü bir şekilde bağırdı. Yapmam gerektiği gibi yerimden sıçradım ve Sehun'un beline sıkıştırdığı kuru sıkı silahı çıkarışını izledim. Silahı bana doğrulturken izleyiciler böyle bir sahnenin üzüntüsüyle mırıldandılar. Chanyeol ise korumacı bir şekilde önüme atladı.

TEATROHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin