35

977 131 44
                                    

Y/N: selammm :(( bölüm çok kısa o yüzden en baştan üzgünüm... çok yazacak bir şeyim kalmadı aslında bir kaç bölüme final yapmayı düşünüyorum ama o birkaç bölüm tam olarak kaç tane kestiremiyorum. Uzun zamandır bölüm atamıyordum hiç zaman bulamadım diyemeyeceğim ama bu bölüm kısalığından  da belli oluyordur ki çok zorlanarak yazdığım bir bölümdü. Bir türlü ne yazsam bilemedim. İdare edin olur mu? Sonraki bölüm de telafi edeceğim çünkü🌸  öyle işte sizi seviyorum gerçekten seviyorum iyi okumalar🧡

————

Min Sung'la birlikte biz de çocuk olup bütün jetonlar bitene kadar üçümüzün binebileceği ne varsa binmiştik. Yetmemiş bir daha binmiştik. Bir ara Min Sung'un sevinç çığlıkları eşliğinde bir daha hep buraya gelmek istediğini söylediğini hatırlıyordum. Sonunda o da çok yorulmuştu biz de yorulmuştuk. Eve gitmek istediğini bile biz söylemeden kendisi söylemişti. Bir de su istemişti. Chanyeol ona su almaya gittiğinde yanımda ve ayakta uykulu bir şekilde salınıyordu.

"Hyung?" dedi. "Efendim, Min Sung?"

"Beni kucağına alır mısın? Çok yoruldum."

Gülümsedim ve başımı sallayarak onu koltuk altlarından kavradım. Zıplatarak kucağıma aldığımda bacaklarını belime kollarını boynuma dolayarak başını boynuma gömmüştü.

"Kokun çok güzelmiş hyung." Baba oğul benim kokumla alıp veremedikleri neydi, çözememiştim ama ona teşekkür bile edemeden kucağımda uyuyakalmıştı.

Chanyeol geri dönüp onu öyle görünce yorulmamam için almayı teklif etmişti ama onu geri çevirdim. Daha yeni dalmıştı. Uyanmasını istemiyordum. Chanyeol'un attığı kaçamak bakışlar eşliğinde evime kadar yürümüştük. Chanyeol her ne kadar ona gitmemiz için ısrar etse de Min Sung bu gece onda kalacaktı ve ben onların baba oğul geçirecekleri geceye hemen dahil olmak istemiyordum. Min Sung ile biraz daha birbirimize alışmalıydık. Chanyeol onu gitmek üzere kucağımdan aldığında uyanıklıkla uyku arasında çok rahat olduğumu ayrılmak istemediğini mızmızlanarak söylemiş yine de bana dolandığı gibi babasına da hemencecik dolanmıştı.

"Umarım, oğlum sevgilime aşık olmaz. İçimde öyle olacakmış gibi bir his var ve bunu kaldırabilir miyim, emin değilim."

Gülüp dudaklarını öptüm.

"Merak etme, kalbim sana ait. Onun beni tavlamasına izin vermeyeceğim."

Oğlunun saçlarını severken söyledi.

"Siz ikiniz bugün pek öyle bir izlenim vermediniz ama öyle umacağım sevgilim."

"Haydi, gidin. Çok yoruldu."

Tekrar gülüyorken söyledim ve arkasından hafifçe ittirdim. Beni umursamadan durdu ve bir başka bir öpücüğü daha dudaklarımdan alıp iyi geceler dedikten sonra yürüdü. Bir süre onları izledim. Chanyeol ve onun kucağında ona dolanarak uyumuş bir çocuk. Bu tabloyu gerçekten çok sevmiştim. Sanırım onun da az önce bana bakarken gördüğü böyle bir şeydi.

Yürüyerek sokağın sonunda kaybolduklarında ben de evime girebilmiştim. Bir çocuk gibi eğlenip yorulduğumu yatağıma uzandığımda sızlayan uzuvlarım sayesinde anlamıştım. Geçirdiğim en güzel günlerden biri olmuştu bugün. Düşüncelerim bu yönde aklıma dolarken yorgunluğumun etkisiyle uyuyakalmıştım.

Sabah alarm çalmaya başlayınca çatık kaşlarımla gözlerimi açtım. Alarmla birlikte uyandığım zamanlar aslında sınırlıydı. Ben hep o alarmdan önce kalkan insanlardandım ki dün gece fazla yorulduğum alarmla aynı anda kalkmamdan bile belli oluyordu.

TEATROOnde histórias criam vida. Descubra agora