23

1.1K 136 42
                                    

Y/N: Güzel güzel okuyun, ben de okuyorsunuz diye mutlu olayım. Yorum yaparsanız daha mutlu olurum. İyi okumalar~
••••••


O gün çalışmaya erken başlamıştık çünkü öğleden sonra Kris'in doğum gününü kutlamak için erken çıkacaktık. Zaten çok fazla üstünde duracağımız bir çalışmamız kalmamıştı ama belki de beni en çok geren kısma gelmiştim. Belki de değil, beni en çok gerek kısım zaten buydu. Küçük de olsa Min Jae ile öpüşmek! Hem de Chanyeol buradayken! Uzatmadan en kısa şekilde provaları bitirmeyi diliyordum.

Keşke dileklerim gerçekleşebilseydi. Çoktan dokuzuncu denememize geçmiştik ve Kris sürekli yeterince duygulu olmadığını ve Chanyeol ile denediğimiz de böyle olmadığımı hatırlatıp duruyordu. Haydi ama! Tanrı aşkına en baştan beri Chanyeol'a bir şeyler hissediyordum, tabi ki onu duygulu bir şekilde öpüşmem kolay olmuştu ama şimdi hem karşımda sevmediğim biri vardı hem de biz denedikçe kızarıp bozararak bizi izleyen bir Chanyeol vardı.

"Tamam, haydi bu son. Bu kadar oluyorsa daha fazla üstelemeyeceğim."

Sonunda Kris hayırlı bir karar verince derin bir nefes verdim. Ellerimi gelişi güzel Min Jae'nin omzunun üstüne yerleştirince o da sıkıca belimi kavradı ve biraz daha kendisine çekti. Bu kadarına gerek yoktu aslında ama bozup aynı şeyleri tekrar yaşamamak için itiraz etmedim.

Sonra gözlerimin içine baktı ve yaklaşıp dudaklarımı öptü. Chanyeol bir yabancıyken bu şey bu kadar zor gelmemişti. Birkaç saniye sonra bitecek, diye kendime hatırlatıp konsantre olmaya çalıştım. Fakat bu şey birkaç saniyeden biraz fazla sürüp nefesimin kesildiğini hissettiğim de gerilen sinirlerimle geri çekilmek için hamle yaptım ama tutuşu fazla sıkıydı. Chanyeol da fazla uzadığını fark etmiş ve söylenmişti.

"Bu kadarı yeterli değil mi?"

Fazlaydı bile ama geri çekilemiyordum. Daha fazla kuvvet kazanıp onu geriye doğru itebilmem dudaklarımı ısırması ve acıyla inlemem sonucu oluşmuştu. Hayır, bu yoktu. Hiçbir sayfada böyle bir şey yoktu! Böyle bir şey yazılmamıştı senaryoya. Öfkeyle karşımdakinin suratına bakıyordum ve zaten Chanyeol çoktan yanımda belirmişti.

"Baekhyun, ne oldu?" Suratına bakmaya cesaretim yoktu. Az önce yaşadığım iğrenç şey gözlerimi doldurmak üzereydi ve sanırım dolmuştu bile. Bu şekilde Chanyeol'a bakmaya cesaret bulamıyordum. Çenemi tutup ona bakmam için zorladı ve kafamı kaldırdığında dolu gözlerimle karşılaştı. "Ne olduğunu sordum. Cevap ver!" Bana ilgiyle baktıktan sonra kolumu ve çenemi tutuyorken Min Jae'ye kötü bir bakış atmıştı.

"Baekhyun'un acıyla tıslamasına ve gözlerinin dolmasına sebep olacak ne yaptın. Söyle ki hemen seni öldüreyim."

Bir adım ona doğru atmış ama beni bırakmamıştı. Hayır, bir şey söyleyemezdi. Söylerse kötü şeyler olurdu ve ben Chanyeol'un başını belaya sokacak bir şey yapmasını istemiyordum.

"Chanyeol," dedim. Bana döndü ve konuşmamı bekledi. "Bir şey yok. Ben sadece faz-" Gözleri dudaklarıma kayıp çenemdeki eli alt dudağıma uzanmış onu aşağı doğru çekerken konuşmam yarı da kesilmiş bana tuhaf bir ifadeyle bakmasını izlemiştim. "Kan...I-ısırdı mı?"

İnanamıyormuş gibi suratıma bakıp tekrarladı. "I-ısırdı."

Üstümdeki elleri aniden kaybolmuş ve Min Jae'nin boğazına yapışmıştı. Kris ve Sehun hemen atılıp araya girdiklerinde hıçkırmıştım. Omuzlarım düşerken Luhan yanıma gelip koluma girmişti.

"Chanyeol sakin ol!" Sehun söylediğinde Chanyeol çoktan diğerinin yüzüne sağlam bir yumruk geçirmişti. "Ne yaptığını sanıyorsun, sen he? Ölmek mi istiyorsun!" Sehun ve Kris onun Min Jae'yi hırpalamasına engel olmaya yetemeyince Kyungsoo da araya girmişti. "Chanyeol, Baekhyun'un zaten kötü."

TEATROOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz