36

1.1K 132 31
                                    

Y/N: Heyyoo 36 bölüm olmuuşş, duygulandım bir saniye mendili olan? Yaa hatırlarsınız belki önceki notlarda ilgi görmüyor diye çok hüzünçlüydüm ama sonra işte buradayız sayenizde🧡 yorumlardan güç alan biriyim ben iyi veya kötü de olsa🐻bakın yine söylüyorum bir iki bölüme kalmaz biter hikayemiz ama başka hikayelerde buluşmaya devam edeceğiz. Mevcut olanlarda da sizleri görmeyi beklediğimi bilin. Şimdi iyi okumalar bebeklerim🧚🏼‍♀️

———

           

Gözlerimi gerginlikle televizyondan ayırmıyordum çünkü olur da canavar bir yerlerden fırlar ve ben boş bulunup çığlık atarsam Chanyeol bunu benimle uğraşmak için fırsata çevirebilirdi. Dikkatle Chanyeol'un seçtiği filmi onun evinde, onun koltuğunda ve o yanı başımda otururken izliyordum. Chibi ortalıklarda görünmüyordu. Gözlerimi bir an olsun ekrandan çevirmeden elimi Chanyeol'un kucağında olduğunu bildiğim üzüm kasesine uzattım.

Birkaç tane üzüme ulaşmak isterken elim Jaime'nin tüylü kafasıyla buluşmuştu. Onun üzüm kasesinin içinde ne işi vardı?

"Hey, oğlum. Üzüm sana göre değil!" Kafasını soktuğu yerden uzaklaştırmaya çalışırken Chanyeol durdurdu. "Üzümü çok sever."

Şaşırmıştım. Mamasının ona yeteceğini düşünmüştüm bu zamana kadar ki zaten mama dışında bir şey yediğini de görmemiştim. Başını severek Chanyeol'un kucağındaki kabı yere koydum. Madem seviyordu, keyfini çıkararak yiyebilirdi.

"Sana başka bir tabak getirmemi ister misin?"

"Hayır, böyle iyiyim." Cümlemi bitirmemle televizyon gelen çığlık yerimden sıçramama sebep olmuştu. Dikkatimi oradan ayırmamam gerektiğini daha az önce söylemiştim. "Korktun mu?" Kumandaya uzanıp televizyonun sesini kıstıktan sonra Chanyeol'a döndüm. "Boş bulundum." Chanyeol kıkırdadı. "Tabi, her zaman öyle oluyor zaten."

Dalga geçiyordu, tahmin ettiğim gibi dalga geçiyordu ama ben acısını ondan çıkarmasını bilirdim.

"Ne kadar cesur olduğumu sana eve giderek göstermemi ister misin?" Kolumdaki saate baktım. "Saat biri geçiyorken?"

Tek kaşımı kaldırmıştım ki saatimle birlikte bileğimi kavrayıp beni kendisine doğru çekti.

"Şöyle yapsak, ben sussam ve konuştuğumuz gibi bu gece birlikte uyusak?"

İşte böylesi daha iyiydi.

"Peki madem, öyle olsun. Şu aptal filmi de kapatır mısın? İzlediğim en saçma filmlerden biriydi."

Deli gibi gülmek istiyordu, biliyordum ama ikiletmeden televizyonu kapattı ve zaten ışıkları sönük olan oda da bizi karanlığa gömdü. Gözlerim henüz karanlığa alışmadığı için hiçbir şey göremiyordum. Sadece yanımda Chanyeol'un sıcaklığını hissediyor, Jaime'nin nefes alışverişlerini duyuyordum. Birazcık da az önce saçma bulmakla eleştirdiğim filmden dolayı korkuyordum.

Bunun korkak bir insan olmakla alakası yoktu. Her insan ne kadar gerçek olmadığını bildiği şeyler olsa da korkabilirdi.

"Chanyeol." Adını mırıldandığımda nefesi boynuma vurmuştu. Oldukça yakınımdaydı. "Söyle güzelim."

"Neden konuşmuyorsun?"

"Nefes senini dinlemek güzel geldi."

Dudaklarım yukarı kıvrıldı ama muhtemelen görememişti. Gözlerim de yavaş yavaş karanlığa alışıp bazı şeyleri seçmeye başlamıştı. Mesela Chanyeol'un dudakları hemen burada yakınımdaydı. Gülümseyen dudaklarımı yanağını kavrayarak dudağına bastırdım. Korktuğumu unuttuğum andı bu.

TEATROWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu