21

1.1K 138 12
                                    

Prova odasındaydık. Arkamda duran Chanyeol'a yaslanmış o kollarıyla beni sararken Jongin'in anlattı saçma hikayeye hep birlikte gülüyorduk. Az önce çalışmaya ara vermiştik ve Chanyeol'un bana hazırladığı o mükemmel sürprizin hemen ertesi günüydü. Min Jae ile yaptığımız denemeden olumlu sonuç çıkmıştı. Yola bu oyunda beraber devam edecektik bu sebepten senaryo çalışmalarına hemen başlamıştık. Jongin'e gülerken Chanyeol gülmesinin ortasında yanağıma bir öpücük kondurmuştu. Ona doğru başımı çevirince görüş açıma Min Jae girdi. Dikkatle bizi izliyordu. Alışık olmadığından olsa gerek ifadesizdi. Bakışlarımız kesişince ona bir gülümseme sunup önüme döndüm. Kyungsoo, Jongin gülerek anlatmasını bitirince onun gülmesiyle daha çok gülmüş ve omzuna yatmıştı. Kris de böylelikle ellerini çırparak tekrar toparlanmamızı sağladı. Çalışmaya devam etme vaktiydi.

Uzunca birkaç saat daha çalışıp yeni bir ara verdiğimizde lavaboya gideceğimi söyleyip çıkmıştım. İçeri girip işimi gördükten sonra çıkınca kapıda Min Jae yaslanmış bekliyordu ve kimseyi görmeyi beklemediğim için sıçramıştım.

"Korkuttun." Dedim.

"Affedersin, sıra bekliyordum."

Kollarımı sıyırmış ellerimi yıkamaya koyulurken o da yaslandığı yerden doğruldu.

"Konuşmaya pek fazla fırsat bulamadık, sen ne zamandır ekiplesin Baekhyun?"

Ellerimi yıkarken aynadan ona bakıyordum.

"Mezun olduğumdan beri buradayım."

"Bayağı zaman olmuş olmalı, Chanyeol'un yeni olduğunu söylediniz. Peki ya diğerleri, onlarda Chanyeol gibi yeni mi?" Musluğu kapatıp ona döndüm. "Hayır, ben geldiğimde herkes buradaydı. Sehun dışında o benden sonra katıldı ama uzun bir zaman değil. Bir ay kadar sonra olması lazım."

"Ah, anladım. Ya peki-"

Bir soru daha soracaktı ki kapı açıldı ve sevgilim içeriye girdi. Bakışları aramızda gidip geldi ve kaşlarını kaldırdı. Sonra ifadesini düzeltip sordu.

"Gelmiyor musun? Bir şey soracağım."

"Geldim, Min Jae ile laflıyorduk da." Başını salladı. "Kapıdayım."

"Ben de işimi halledeyim artık."

Min Jae ikimize gülümseyip kabine girince Chanyeol ile dışarı çıktım. Elimi alt kata inerken tuttu.

"Ne laflıyordunuz?"

"Sorun bu muydu?"

"Hayır, bu ekstra bir soru asıl sorum başka. Beraber sana gidip Chibi'yi de alarak bana gidelim, diyorum. Ne dersin? Çocukları tanıştırmak istiyorduk zaten."

Fikrin güzelliğiyle gülümseyip başımı salladım. Elbette kabul edecektim.

"Olur."

"Şimdi diğer soruma cevap ver."

Prova odasının önüne gelmiştik ama girmeme izin vermeyerek durdurdu. Kolunu beyaz, boyası dökülmüş koridor duvarına yaslamıştı.

"Burayla ilgili birkaç soru sordu. Alışmak istiyor sanırım. Ekiple ilgili filan sordu işte."

"Alışmasına gerek yok, oyundan sonra gidecek zaten." Sessiz söylemişti ama ben yine de biri duyar diye tedirgin olmuştum. "Chanyeol, çok ayıp."

Omuzlarını silkti. Çocuk gibiydi ve gülme isteğimi ortaya çıkarıyordu. Yine de kendimi tutup omuzlarını kavrayarak içeriye yönlendirdim. Kris'ten azar işitmek istemezdik ki zaten içeriye girer girmez sorgulamaya başlamıştı bile.

TEATROTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon