28

1.1K 137 24
                                    

Y/N: Geç mi geldi bölümcüğüm sanki azcıkkk. Sonuca bakalım bence geldi çünkü🌸 Okuyun güzelce ben de fırsat bulduğum ilk an yb yazarım size derslerden zaman olursa tabii öptüm sizi😙
—————

Ellerimin arasında telefon gözlerim halının olmayan desenlerini tararken annemle konuşmayı yeni bitirmiş Chanyeol gittikten sonra olan düşünme süreme devam ediyordum. Anneme olanları anlatıp Chanyeol ile konuştuğumu anlatmıştım. O ise bana bundan sonrasının benim elimde olduğunu söylemişti. Kapatmadan önce de yarın Chibi'yi sürekli şehre gelen komşularımızdan biriyle verdiğim adrese göndermesini söylemiştim. Benim için en yakın komşumuzdan rica edecekti. Annemi kırmayacaklarından emindim.

Bundan sonra ne yapacağım konusunda da fikrim yoktu.Düşünüyordum ama ne yapılırdı, cidden bilmiyordum.

Bir çocuğu olması hiçbir zaman ben onu sevdikçe sorun olmazdı. Fakat bunu bana en başından söylememiş olmasını kabullenemiyordum. Eğer bilseydim, tüm o berbat duyguları yaşamamış olurdum. Gergin bir nefes verdim ve dizlerimden destek alarak ayağa kalktım.

Odama girdim ve telefonumu komodine bıraktıktan sonra yatağımın örtüsünü kaldırdım. Elimi saçıma atıp dağıtırken arkamı döndüm ve aynadaki görüntümle karşılaştım. Bu görüntü bana onun balı olmaktan kaçarken gecesi olup tekrar ağına düşmüşüm gibi hissetirmişti. Kendime bakmaya cesaret edemez olmuş ışığı söndürmüştüm. Tamamen geceye gömülüp başımı yastığa bıraktım.

Gündüz olursa daha iyi hissedebilirdim. Bu yüzden hemen uyudum. Sabah ise beklediğimden çabuk olmuştu ama ben başımın üstünde bir gece taşıyorken geceden tam olarak kaçabilmiş değildim. Aynalardan kaçmayı denedim evden çıkana kadar. Ayaklarım beni dört duvarı aynalarla kaplı olan işime götürürken aynalardan da kaçmamın bir faydası olmayacağını anlamıştım. Ben zaten kendi ayaklarımla bana kaçacak yer aratan adamın yanına yürüyordum.

Bugün nasıl olacaktı? Konuşmuştuk da. Sırada ne vardı? Akışına bırakmıştım ama akıntıda boğulmamak için bir noktada çabalamam gerekecekti. O nokta geldiğinde durumun farkına varabilmeyi diliyordum.

İçeriye girdiğimde oradaydı. Her zamanki yerinde Chibi ile birlikteydi. Demek ki annemin ricasını komşumuz kırmamış sabah erkenden kızımı getirmişti. Sadece iki gündür görmüyordum ama onu özlemiştim. Ben Chibi'ye odaklanmışken gülen gözleri üzerimdeydi. Bunu artık kolaylıkla anlayabiliyordum.

"Kızım, anne geldi!"

Chibi'ye söylediği şeye kızabilirdim ama onu duymamış gibi yaptım. Chibi'yi kucağından yere bıraktığında direkt bana gelişini izlerken yere diz çöküp onu karşıladım. Kucağıma aldığım an bana sırnaşmış ben ona sarılırken Chanyeol bizi izlemeyi sürdürmüştü.

"Seni orada bıraktığım için üzgünüm Chibi. Özledin mi beni?"

Chibi bana sırnaşma işlemini kısa tutup ilk defa geldiği bu yeri keşfetmek için yanımdan uzaklaşmıştı. O uzaklaşınca ben de ayağa kalktım.

"Baekhyun." Dedi Chanyeol. Sustum, cevap vermedim. "Konuşamaz mıyız?"

Sesindeki çekimserliği duyabiliyordum.

"Konuşmak istedin ve dün konuştuk, konuşacak başka bir şeyimiz kalmadı."

"O zaman bu pastayı yesek?" Yanıma yaklaşıp arkasına sakladığı saklama kutusunu masanın üstüne bıraktı. "Bu ne?"

"Bana yaptığın pasta. Çok dağılmıştı ama bir kısmını kurtarabildim. Seninle yiyebilmek için de bekletiyorum."

Kutuya tekrar bir bakış attım. Benim yaptığım pastayı anımsatıyordu ama tanınmaz haldeydi. Benimle yemek istemesi ve yiyebilmek için bir kısmını kurtarması çok şeydi. Şey işte! Nasıl anlatabilirdim, bilmiyordum.

TEATROWhere stories live. Discover now