34

1K 130 31
                                    

Y/N: Merhabalar çoook sevgili okuyucularım size sevgi kusarak giriş yapmak istedim çünkü sizi sevdiğim için sevgi kusmamak hiç bir engellim yok💞

Yb getirdim size alır mıydınız bir dal?? Ay bir de bazı okuyucularım kaybolmuş ben kayıp ilanı çıkarmadan bana geri dönün iki çocukla -chanbaekimiz- beni ortalıkta bırakamazsınız nasıl beslicem ben bu yavruları shkskskskks neysem saçmalıyorum kimse bir yere gitmesin ama ben gideyim, sevginizi beklemeye🌸🌸
———
           

Chanyeol hafta içi çalışırken yanıma gelip hafta sonu oğlu ile geçireceği zamana katılıp katılmak istemeyeceğimi sorduğunda ilk anda kararsız kalmıştım. Onların oyun parkında geçireceği baba-oğul zamanına katılma hakkım olup olmadığını bilmiyordum. Oğlunun beni sevip sevmeyeceğini de bilmiyordum ama Chanyeol bir cevap bekliyordu. Bu duruma hazır olup olmadığım da bir bilinmemezlikti gerçi. Karar verişim ise Chanyeol'un istek dolu gözlerini bana dikmiş olmasıydı.

Kabul ettiğim an ona dünyaları verecekmişim gibi bakıyordu bana. Nitekim başımı aşağı yukarı hareket ettirdiğimde aynen öyle olmuş ve mutlulukla onlara katılacağım için sarmıştı kollarını bana.

Pazar günü evimden çıkıp Chanyeol'a gitmeden önce dakikalarımı aynanın karşısında küçük bir çocuğa nasıl davranmam gerektiğini prova ederek geçirmiştim. Çocuklar beni severlerdi ama bu çocuk öylesine bir çocuk değildi. Chanyeol'dan bir parçaydı ve Chanyeol için değerli olduğu kadar benim için de öyleydi.

En son kendimle birlikte Chibi'yi de yanımda götürmeye karar vererek evden çıkmış Chanyeol'un evine doğru yürümeye başlamıştım. Eve vardığımda ise karşılaştığım tablo bana kısa bir süre öncesini hatırlatmıştı.

Min Sung, Chanyeol'un yanında aynı boya gelmek için önünde diz çökmüş annesine sarılmıştı. Kısa süreliğine vedalaşıyor gibilerdi. Yu Jin oğlunu son defa öpüp onlara el sallayarak bahçe kapısına yönelirken çitlerin yanından onları izlemeye devam ediyordum. Yanımdan beni fark etmeden geçip giderken Chibi'nin miyavlayışıyla olduğum yerde dikilmeyi bırakıp yürüdüm. Bahçeden içeri girdim ve hazır görünen Chanyeol ve oğluna doğru ilerledim.

"Ben geldim," dedim neşeli çıkan sesimle. Chanyeol sesimle bana dönüp kocaman gülümsedi. Oğlu ise utangaçça bakınıyordu. "Babacığım bu sana bahsettiğim senden sonra en sevdiğim kişi. Haydi tanışmaya gel."

Chanyeol oturdukları bahçe içindeki banktan kalkıp oğlunun elini tutarak ona biraz yüksek gelen banktan yere zıplamasına yardımcı oldu. Onlar yaklaşırken ben de yaklaştım ve az önce annesinin yaptığı gibi Min Sung'un önünde diz çökerek gülümsedim.

"Merhaba," dedim. "Benim adım Baekhyun." Ona uzattığım elime minik elini uzatıp biraz çekindi ama gülümsedi. "Ben Park Min Sung."

Konuşunca minik dişleri oldukça sevimli görünüyordu.

"İsmin çok güzelmiş Min Sung. Bak bu da Chibi." Yanıma koyduğum Chibi'nin kutusunu işaret edince yere çömeldi. Bu çömeliş de aynı dişleri gibi sevimliydi. Poposuyla çimler neredeyse birbirine değecekti. Başını Chibi'yi görebilmek için iyice eğmişti. "Chibi baban ile ikimizin kedisi. Onu yakından görmek ister misin?"

Başını sallayınca Chanyeol'a baktım. Bizi hoş bir gülümsemeyle izliyordu. Sonra kutunun kapağını açtım ve Chibi'yi kucağıma aldım. Min Sung ayağa kalkıp kucağımdaki Chibi'ye yaklaştı ve minik elleriyle onun tüylerini sevdi. Chibi aniden miyavlayınca da geriye kaçıp babasının bacağına sarılarak güldü. Kaçışını kendisi de komik bulmuş olmalıydı.

TEATROWhere stories live. Discover now