5. Bölüm

5.9K 413 90
                                    

Keyifli Okumalar...

🌼Hifa'dan🌼

Üstümü giyinmiş ve aşağı inmiştim. Lobide Meriç'in gelmesini beklerken aklıma çantamdaki yüzük gelmişti. Çantamdan yüzüğü çıkarıp incelemeye başladım. Tek taş yerine lotus çiçeği almıştı, öyle güzel görünüyordu ki hayran kalmıştım. Yüzüğü yavaşça parmağıma takıp tekrar hayranlıkla izlemeye koyuldum. Telefonum titreyince irkilmiştim, hemen ayağa kalkıp çıkışa yöneldim. Arabada ön koltuğa geçip kemeri taktım.

" Selamünaleyküm." Meriç'in sessizce selamımı aldığını duymuştum. Gözleri parmağımdaki yüzüğe kayınca bir süre sadece yüzüğe baktığını gördüm. Hiçbir şey söylemeden bende ona bakıyordum, zaten gergin olduğum için böyle daha da çok geriliyordum. Bakışları gözlerimle buluşunca gözlerimi kaçırmıştım.

Arabada ikimiz de çok sessizdik. Meriç'in ailesi hakkında bana biraz bilgi verebileceğini umuyordum, ama şimdiye kadar bununla ilgili tek bir kelime bile etmemişti. Gözlerimin önümde durması için çok fazla çaba harcıyordum, Meriç'in olduğu tarafa bakıp bir şeyler söylemek istesem de henüz aklıma bir şey gelmediği için bir türlü bakamamıştım. Öylesine bakmak da çok mantıksız olurdu, sanki onu dikizliyormuşum gibi. Böyle bir şey düşünmesine asla izin veremezdim. Gözlerim yavaşça Meriç'e doğru kaydı, bu şekilde ona gizlice bakmaya çalışıyormuş gibi olmuştu. Onun da gözleri beni bulunca gözlerimi çekememiş ve sadece aptalca gülümsemek aklıma gelmişti.

" Biraz gerginim, bu şekilde çok sessiz olman beni daha da geriyor." Derin bir nefes alıp gözlerimi üzerinden çektim.

" İstersen konuşabilirsin, bir şeyler söylemek istiyorsan lütfen durma." Anlamsız gözlerle ona baktım, tabii ki sormak ve söylemek istediğim çok fazla şey vardı. Hepsinin yeri ve zamanı şuan değildi tabii.

" Ailenle ilgili bir şeyler anlatabilir misin?" Gözlerini yoldan ayırmadan başını salladı.

" Üzgünüm, aslında sana bunları çoktan söylemiş olmam gerekiyordu. Senin bilmediğin bazı şeyler var, mesela bir yıldır birlikte olmamız gibi." Bunu söylerken birkaç saniyeliğine gözlerini bana çevirmişti. Yüzünde garip bir ifade belirmişti, emin olduğum şey ise benim yüz ifademin daha da karışık olduğuydu. Şaşkınlıkla kızgınlık arasında saçma bir yüz ifadesi takınmıştım. Kaşlarım çatık, ağzım açık.

" Neden şaşırıyorum ki, sadece tek bir şeyden haberdar olduğum bir zaman mı vardı ki." Kollarımı birbirine bağladım ve bu sefer tek bir mimik bile oynatmadım.

" Seninle çok sık olmamakla birlikte sadece telefonla konuşuyorduk. Bir yıl boyunca da sadece beş defa ben senin yanına geldim. Egemen sayesinde tanıştık, ailelerimiz de çoktan tanıştı. Babaanneme Selda Sultan diyoruz, babamın adı Said, annemin adı Meltem, kız kardeşimin adı da Sude. " Söylediklerini dinlerken şaşırmayı bir kenarı bırakmıştım artık.

" Pekala, kendin hakkında bir şeyler anlatmak ister misin? Çünkü hala ismin haricinde bildiğim bir şey yok. " Bu sefer uzun bir şekilde gözlerimin içine bakmıştı, ürpertici hallerinden nefret ediyordum.

" Benim hakkımda bilmen gereken bir şey yok." Kaşlarım havalandı ve başımı salladım.

" Tabi neden bir şeyler bilmem gereksin ki, alt üstü seninle evleniyorum!" Sesim sonlara doğru iyice gergin çıkmıştı, başımı cama çevirdim ve sakinleşmeye çalıştım. Meriç'in de bana söyleyecek bir şeyi olmadığından susmayı tercih etmişti.

Arabadan indiğimizde derin nefesler aldım. Sakin olduğumu ve kalbimin o kadar hızlı atmadığını kendimi inandırmaya çalıştım. Meriç kapıyı çalarken suratıma hafif bir tebessüm kondurdum. Evin hizmetçisi olduğunu düşündüğüm birisi kapıyı açıp bizi içeriye almıştı. Eve girmeden önce bize ayakkabı verip yanımızdan ayrıldı. Büyükçe bir salonda, babaanne hariç herkesin bizi ayakta beklediğini fark etmiştim.

HÜZNÜN SESİTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang