12. Bölüm

4.8K 325 168
                                    

Keyfli Okumalar...

🌼Hifa'dan🌼

Düğünümüze bir hafta kalmıştı, bütün eşyalarımızı almıştık. Bugün kızlar ve Egemen'le bizim evimize gidecektik. Boya yapacak ve evi yerleştirecektik. Bahçemiz için de alışveriş yapmayı unutmamıştık. Bahçe işleriyle de ayrıca ilgilenecektik. Bahçedeki müştemilat epey bakımsız, dış boyası dökülmüştü. Tek odası olan müştemilatın içini ve dışını boyayacaktık. Resimlerimi artık burada yapmaya karar vermiştim. Düzene soktuktan sonra bütün eşyalarımı buraya taşıyacaktık. Ellerimi belime koymuş, karşımda duran beş kişiye bakıyordum. Meriç ve Egemen bu işleri neden bizim yaptığımızdan şikayet edip duruyorlardı. Biz kızlar ise gayet mutlu ve hevesliydik. Kızlarla üstümüzde kot tulumlar vardı, Meriç ve Egemen'e de zorla turuncu tulumlar giydirmiştim. Sırıtarak iş takımıma baktım.

" Zümra ve Sude, siz müştemilatın içini boyayacaksınız. Bir tarafı mavi bir tarafı da siyah olacak, ben gelip renklendireceğim sadece. Bukre ve ben dışını boyadıktan sonra her zamanki gibi duvara bir şeyler çizeceğim." Meriç ve Egemen'e bakıp ellerimi birleştirdim

" Sizde bahçedeki pisliği temizleyecek, bahçeye konulacak olan koltuk takımını ve masaya güzel bir yer bulacaksınız." İkisi de bu işten memnun olmadığı belirten sesler çıkarmaya başlamıştı.

" Hadi ama, zaten stresli bir işiniz var. Toprakla enerjinizi, stresinizi atarsınız hem fena mı olur." Daha fazla bir şey demeden malzemeleri alıp bahçeyi temizlemeye koyuldular.

Bizde kızlarla işlerimizi yapmaya koyulmuştuk. Dışını kırık beyaza boyadıktan sonra ben resim yapacaktım. Farklı birkaç resmi birbirine uyumlu olacak şekilde yapmayı düşünüyordum. Boya yaparken bir yandan da sohbete dalmıştık. Sude ve Zümra da bize içeriden katılıyorlardı. Daha önce hiçbirimiz boya yapmamıştık. Sude ve Zümra duvarlara komik şeyler çizmeye çalışarak boyuyorlardı. Sude bir adam çizmiş, Bukre de kendi tarafına bir kız çizmişti. Ellerinde bulunan ince fırçalarla detaylandırmaya çalışıyorlardı. Yaptıkları çizimleri birbirleriyle konuşturmaya bile başlamışlardı. Bukre ve ikimiz gülmekten boya yapamıyorduk. Bize bakan Meriç ve Egemen muhtlemen deli olduğumuzu düşünüyordu. Gülerken boya fırçam Bukre'ye dokunmuş, tulumunu batırmıştı. Bununla birlikte daha çok gülmeye başlamıştık. Dışarıdan bakınca komik bir şey yoktu, ama bize sorarsanız gülmek için her zaman bir neden olması gerekmiyor.

Öğlene kadar nasıl geçtiğini anlayamadığım bir şekilde boyayı bitirmiştik. Kızlar da bizim gibi boyayı bitirince, boyalarımı alıp içeriye girdim. Büyük bir özenle bulutları çizmeye başladım. Ben bulutları çizerken kızlar ve bahçe işini bitiren Meriç'le Egemen dinleniyordu. Çok iştahlandığım için ne kadar çok acıktığımın veya yorulduğumun farkında değildim. İstediğim tek şey bir an önce duvar boyamı bitirmekti. Sonra güzelce temizlik yapacak, malzemelerimi de buraya aldığım eşyalara yerleştirecektim. Son halini görmeyi çok istiyordum. Merdivene çıkmış son bulutumu çiziyordum ki Meriç yanıma geldi.

" Yemek siparişleri geldi." Ona dönmeden tamam demiştim. Çizdiğim bulutu hızlı bir şekilde bitirip merdivenden indim.

Herkes yemeğine gömülmüş çıt çıkmıyordu. Meriç'in yanındaki boş yere oturup yemeğimi aldım. Oturunca yorulduğumu daha iyi anlamıştım. Yine de durmak istemiyordum, bugün iç boyayı bitirmeliydim. Daha temizliğini yapacak, gelen eşyaları yerleştirecektik. Herkes yedikleri yemekle birlikte oturdukları yere daha fazla sinmişti. Hiçbirinin kalkmaya niyeti varmış gibi görünmüyordu. Gözlerimi devirip ayağa kalktım, böyle yığılıp kalacaklarını bildiğim için hazırlıklı gelmiştim. Getirdiğim radyoyu bahçedeki masanın tam ortasına koydum. Telefonuma bağlayıp bir müzik açtım, sesini yükselttim ve ellerimi çırptım.

HÜZNÜN SESİWhere stories live. Discover now