18. Bölüm

3.9K 297 150
                                    

Keyifli Okumalar...

🌼 Hifa'dan 🌼

Başıma kadar çektiğim yorganın içinde zorlukla nefes alıp veriyordum. Yine odamda benim haricimde bir nefes daha vardı. Tam karşımdaki koltukta oturmuş beni seyrediyordu. Buna hâlâ nasıl cesaret ediyordu? Meriç bir daha asla bunun olmasına izin vermeyeceğini söylemişti. Şimdi neden bu adam benim odamdaydı, yine! Birkaç adım sesi duyduğumda sımsıkı gözlerimi kapattım. Adımlar gittikçe bana doğru yakşalıyordu. Bir süre sessizlik oldu, hâlâ kendimi çok fazla sıkıyor ve zar zor nefes alabiliyordum. Birisi yorganı üstümden çekmeye çalışınca gözlerimi açtım. Yine aynı adam tam karşımda duruyordu, yattığım yerde doğrulup sırtımı başlığa dayadım. Adam gülümsedi ve bana bakmaya devam etti. Çığlık atamadığımı fark etmiştim o an. Sadece hiçbir şey yapamadan adama bakıyordum. Hiç acele etmeden elini bana doğru uzattı. Boğazımı kavradı ve kuvvetle sıkmaya başladı. Nefesim kesilmişti, adamın elini çekmeye çalışırken, ayaklarımı yatakta debelendiriyor ve kurtulmaya çalışıyordum. Adam elini daha da fazla sıkmaya başladı.

Birinin beni kuvvetli bir şekilde sarsmasıyla ter içinde gözlerimi açtım. Ellerim boynumda, sırtımı başlığa dayamış bir şekilde kendimi boğuyordum. Yüzümün her yeri hem terden hemde ağlamaktan sırılsıklam olmuştu. Gözlerim ellerime kaymıştı, kendi kendini mi boğmuştum? Bunu nasıl yapmış olabilirdim ki? Şaşkınlıkla tekrar bakışlarımı Meriç'e çevirdim. Hâlâ ayaklarımı sımsıkı yatağa bastırıyordum. Bütün vücudumu öyle kuvvetli sıkmıştım ki, acısını hissetmeye başlıyordum. Ellerimi yavaşça boynumdan çektim, bacaklarımı sağ tarafa doğru yatırdım ve kendimi serbest bıraktım. Hâlâ ağlıyordum.

" Odamda birisi vardı, beni izliyordu. Sonra beni boğmaya çalıştı, ben değildim. Ben bir şey yapmadım, o tekrar geldi ve beni boğmaya çalıştı." Öyle şiddetli ağlamaya başlamıştım ki, kendimi boğmadığıma inanmak istiyordum.

" Tamam sorun yok, kabus görmüş olmalısın." Başımı Meriç'in göğsüne yasladım. Gözlerim koltukta takılı kalmıştı.

" Oradaydı, beni izliyordu." Sessizce fısıldadım. Meriç bana daha da sıkı sarıldı.

"Yanındayım, sadece ben varım. Güvendesin Hifa, sorun yok." Meriç'in kollarından kurtuldum ve yaşlı gözlerimle ona baktım.

" Kendi kendimi boğmuş olamam." Meriç dudağını ısırmıştı.

" Kabus görüyordun ve ne yaptığının farkında değildin Hifa." Gözlerimi kapattım, harika bir tatilden sonra bu odada tek başıma kalmak berbat bir fikirdi. Meriç'le birlikte yatmayı kabul etmeyip, bununla baş edebileceğimi düşünmüştüm. Bir kabus görmüş, üstüne kendimi boğmaya kalkmıştım. Her şey o kadar gerçekçi gelmişti ki, bütün her şeyimle rüyanın içindeydim. Hepsini hissetmiştim.

" Çok gerçekçiydi, ben gerçekten hissettim." Elim boynuma gitmiş, takılı kalan gözlerimi koltuktan çekip Meriç'e diktim.

" Kendini boğuyordun Hifa, gerçekten çok kuvvetli bir şekilde kendini boğuyordun." Meriç'in sesi fazlasıyla boğuk çıkmıştı. Ağlamam bir anda şiddetlendi. Tabii ki bu yüzden bu kadar çok hissetmiştim.

" Bunu yaptığıma inanamıyorum." Ellerimle ağzımı kapattım.

" Gerçekten çok üzgünüm, bu odada tek başına kalmana izin vermemeliydim." Omuz silktim.

" Sürekli böyle olamam, baş edebilirim sanmıştım."

" Olayı çok yeni yaşadın Hifa, sonrasında burada değildik. Bu odada onun olması bilinç altına yerleşmiş olmalı." Başımı salladım.

HÜZNÜN SESİWhere stories live. Discover now