31. Bölüm

2.8K 212 216
                                    

Keyifli Okumalar...

🌼 Hifa'dan 🌼

Sonunda pes ederek masaya oturdum. Normalde midem bulanır, yemek yiyemezdim. Şimdiyse tam tersine fazlasıyla acıktığım hissettmiştim. Yemeklerin kokusu karnımı iyice acıktırmıştı. Önce çorbadan bir kaşık aldım, daha sonra kopardığım ekmeği kabak yemeğinin suyuna batırdım. Üzerimde bir çift gözün varlığını hissettiğimden yavaşça kaşığı yerine bıraktım. Ağzımdaki lokmayı yutup bana gülümseyerek bakan kadına döndüm. Fazla ürkütücü duruyordu böyle.

" Rica etsem ben yemek yerken odamdan çıkar mısınız?" Yüzündeki gülümseme yavaşça soldu, önünde birleştirdiği ellerini çözdü ve arkasını dönüp odadan çıktı. Derin bir nefes aldım ve yemeklere geri döndüm.

Karnımın doyduğunu hissettiğim zaman yemeyi bırakıp yatağa geri dönmüştüm. Kendimde kolumu kaldıracak gücü bile bulamıyordum. Fazlasıyla sakin olmak canımı sıkmaya başlamıştı. Babamın gerçekten burada kalacağımı düşünmesine inanamıyordum. Hiç ayrılmamışız gibi, ben bu evde büyümüşüm gibi davranamazdım. Üstelik benim kendi ailem vardı artık, benim bir çocuğum olacaktı. Babam hamile olduğumu kesinlikle biliyor olmalıydı ve ben buna nasıl tepki verdiğini bile bilmiyordum. Bütün duvarların üstüme üstüme geldiği bu odada nefes alamıyordum artık. Sürekli düşüncelerimle birlikte kalmak beni delirtmek üzereydi. Ellerimle yüzümü kapatıp derin nefesler almaya çalıştım. Midem bulanmaya başlamıştı, yine. Yataktan kalkıp banyoya koştum, yediğim her şeyi kusmuştum. Ellerimi yüzümü yıkadım ve aynada kendime baktım.

Hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyordum, yüzüm nasıl olurda bu kadar duygusuz görünüyor olabilirdi. Evimi özlemiştim, Meriç'i özlemiştim. Ailemi, arkadaşlarımı özlemiştim. Artık burada kalmak, düşüncelerimle boğuşmak istemiyordum. Bu odada biraz daha kalırsam delirecektim artık. Birkaç derin nefes alıp odaya geri döndüm, her zaman olduğu gibi yatağıma oturdum. Kalbimi delice sıkan bir şey vardı, nefes almamı engelleyen. Ağlamam, rahatlamam gerekiyordu. İçimde kopan fırtınanın dışarıya çıkması gerekiyordu. Biraz rahatlamak adına bağlı olan saçlarımı açtım. Düşüncelerimin de açtığım saçlarımdan kayıp gitmesini ne çok isterdim. Ellerimle başıma biraz masaj yaptım. Ben kendimle boğuşurken sonunda birkaç ayak sesi yankılandı. Bakışlarım anında kapıyla buluşmuştu. Kapı kilidi birkaç kez döndü ve birisi kulpu aşağı indirdi. Beklenti içinde gelene baktım, bu sefer o kadını görmek istemiyordum.

Üstüne giydiği markalı tişörtü ve kot pantolonuyla oldukça tarz duran babam kapıdan içeriye gülümseyerek girmişti. Onu bilmeyen birisinin düşüneceği tek şey kibar bir beyefendi olduğu olurdu. Yavaşça yanıma yaklaştı, gözlerimi bir saniye ondan ayırmadan dikkatle izledim. Yatağın hemen yanında duran tekli koltuğa oturdu, rahat bir şekilde bacak bacak üstüne attı.

" Sonunda yemek yediğine sevindim kızım, umarım karnını iyice doyurmuşsundur." Konuşmam için yüzüme baktı, tek kelime etmeden bende onun yüzüne bakıyordum. Derin bir nefes verdi, bacaklarını açtı ve ellerini önünde birleştirdi. Öne doğru biraz yaklaştı ve yüzüme baktı tekrar.

" Bundan sonra benimle yaşayacaksın, kapın kilitli olmayacak. Senin için bir resim odası dizayn edildi, istediğin kadar orada vakit geçirebilirsin. Bahçeyle ilgilenmen için bir sürü çiçek getirttim, senin için bir bölüm de ayrıldı. Spor salonu var orada istersen yoga da yapabilirsin. İstersen havuza yada jakuziye girebilirsin. Hatta film izlemek için bir sinema salonu bile var. Burada istediğin her şeye sahip olabilirsin, sana hizmet edecek bir sürü insan var. " Babamın söyledikleri karşısında yutkundum. Şimdi ne kadar takıntılı bir insan olduğunu anlayabiliyordum. Sırf dışarı çıkılmasını engellemek için her şeyi olan bir eve sahipti.

HÜZNÜN SESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin