32. Bölüm

2.6K 210 244
                                    

Keyifli Okumalar...

🌼Hifa'dan🌼

1 Ay sonra...

Her gün biraz daha içime kapanmıştım. Hâlâ hiç kimseden bir ses olmayışını içime sindirmeye çalışıyordum. Ve sürekli kendime aynı soruyu soruyordum. Neden? Neden bir türlü gelmemişti Meriç, sadece Meriç'e değildi kırgınlığım. Hiç mi kimse beni merak etmiyor, aramıyordu. Ailem, arkadaşlarım, kardeşim. Neden hiçbirini yanımda göremiyordum, oysaki ben hepsini çok özlemiştim. Bu kadar uzun sürmemeliydi benim burada kalışım. Onlara ihtiyacım vardı ve burada olan hiçbir şeyle daha fazla vakit geçirmek istemiyordum. Düşünmemeye çalışmakla günlerimi geçirmek istemiyordum. Her gün bir şey olacak ve Meriç gelecek diye beklemekten yorulmuştum.

Elimi karnıma koydum, yine bir sürü göz yaşı birikmişti. İyice kendi içime gömülüp kendime sarıldım. Sürekli yutkunuyor ve dişlerimi sıkıyordum ağlamayayım diye. Her ağladığımda karnım daha çok kasılıyor, canım daha çok yanıyordu. Bütün duvarlar üstüme üstüme gelirken burada güçlü kalmak gittikçe zorlaşıyordu. Neden bu kadar uzun zaman geçmişti ki, neden buradan çıkamıyordum. Sadece birkaç gün için burada kalacağımı düşündüğümden, günlerimi dolu dolu geçirip fazla düşünmemeye çalışmıştım. Ama zaman geçtikçe daha az odamdan, daha az yatağımdan çıkmaya başlamıştım. Kendimi yorgun hissetmekten, güçsüz hissetmekten nefret ediyordum. Böyle yatağa çakılıp kalmak bana göre değildi, toparlanmak istiyordum artık.

Açılan kapıyla daha çok kendime sarıldım. Uzun süredir duymadığım bir ses kulaklarıma ilişince, kastığım vücudumu yavaşça gevşettim. O kadar uzun süre sonra cesaretini toplamış olsa gerekti. Olduğum yerde doğruldum, dizlerimin üstüne çıkıp tam karşımda ayakta duran babama baktım. Gözlerimin aksine boğazım fazlasıyla kuruydu. Bir şey söylememe gerek olmadan bakışlarımda olan duyguyu görmesini istiyordum. Beni burada nasıl boğduğunu görmesini istiyordum. Dişlerimi sıktım, bir elimi yumruk yapıp havaya kaldırdım. Tam göğsüne indireceğim anda elimi havada yakaladı. Elimi kurtarmak için debelendim, ona karşı olan bütün kinim dışarıya çıkıyordu. Diğer elimi tutmasına izin vermeyip göğsüne geçirdim. Biraz afallayıp diğer elimi de bırakmak zorunda kalmıştı. Havada kalan diğer elimi de göğsüne geçirip bağırdım.

" Senden nefret ediyorum!" Kollarım tekrar havaya kalkamayana kadar vurdum. Sonrasında olduğum yere oturup kollarımı iki yana açmıştım.

" Hayal kırıklığına uğramış gibi görünüyorsun." Göğsüm hızla inip kalkıyordu.

" Kurtarıcının gelememiş olmasına içerleme sakın. " yatakta sabitlediğim bakışlarımı babama çevirdim.

" Yine ne yaptın, bana çektirdiğin acılardan zevk mi alıyorsun?" tam karşımda duran koltuğa oturup bacak bacak üstüne attı.

" Cinayetten suçlanmakla meşgul, bu sefer kurtulması biraz meşakkatli olacak." Ne diyeceğimi bilmez bir şekilde olduğum yerde donup kalmıştım. Bunun koca bir şaka olması gerekiyordu.

" Sırf bize acı çektirmek için bunları yapıyorsun. Benim bu evde yaşamamı istediğin, geçen yılları telafi etmek istediğin için değil. Sen babanın sana söylediklerini yapıyor sadece bize acı çektirmeye devam ediyorsun." Yutkundum, biraz geriye gidip sırtımı başlığa dayadım. Dizlerimi de kendime doğru çektim.

" Kendime her zaman iyi biri olacağıma dair sözler verdim. Kimseyi kırmayacak, herkesin ikinci bir şansı olacağına her zaman inanacaktım. Kimseyi yargılamayacak, aksine herkese elimi uzatacaktım. Vazgeçmekse asla benim kelimelerimin arasında bulunmazdı." Ağlamamak için dişlerimi sıksam da sesim boğuk çıkıyordu.

HÜZNÜN SESİTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon